MİMAR ERTUĞ UÇAR İLE KİTAPLARI ÜZERİNE...
MİMAR ERTUĞ UÇAR İLE KİTAPLARI ÜZERİNE...
MİMAR ERTUĞ UÇAR İLE KİTAPLARI ÜZERİNE...
MİMAR ERTUĞ UÇAR İLE KİTAPLARI ÜZERİNE...
MİMAR ERTUĞ UÇAR İLE KİTAPLARI ÜZERİNE...
MİMAR ERTUĞ UÇAR İLE KİTAPLARI ÜZERİNE...
MİMAR ERTUĞ UÇAR İLE KİTAPLARI ÜZERİNE...
MİMAR ERTUĞ UÇAR İLE KİTAPLARI ÜZERİNE...

MİMAR ERTUĞ UÇAR İLE KİTAPLARI ÜZERİNE...

MİMARİ   7.10.2020

Mimar Ertuğ Uçar, ‘Ayrılığın Haritası’, ‘Dünyayı Seyretmek için Bir Yer’, ‘Gece Yolculuğu’, ‘Woolf’un İzinde’, ‘Bir Çift Ayak’, ‘Yalnızlığın 17 Türü’, ‘Ormanda Kaybolmak’ ve ‘Rüya Arızaları’ kitaplarının yazarı. Uçar’la bu kez kitapları üzerinden konuştuk...

Bir mimar nasıl bir yazardır sence?

Detaycı. Mimarın mimarlığı yazarken ayağına dolanabilir. Dikkatli olması gerekir. Mimarlığı sağdan soldan ‘pört’leyebilir. Ana karakter pencere yerine doğramadan dışarı bakabilir. Bu olmamalı. (Ben yapmıştım.)
 

Deniz fenerlerinin senin için özel olduğunu anlıyoruz. İstanbul Tasarım Bienali kapsamında da bir ‘Fener Yürüyüşü’ olmuştu. Fener nasıl bir yapı?

Tuhaf. Gizemli. Yerine göre sevimli. Aslında bir ışığa sönmemesi, devamlı yanması için kaynak sağlayan ve onu hava şartlarından koruyan gayet teknik bir altyapı. Fenerlerin çoğu birbirine benzer. Ama şu resimdeki gibi fantastik örnekleri de yok değil.

Adziogol Feneri / Rus matematikçi Vladimir Shukov'un tasarladığı paraboloid deniz feneri kulesinde, fenerin bekçi evi, çelik paraboloid strüktürün içinde kalmaktadır.

Ada, pansiyon, kasabalar, fenerler, orman... Mekanların kitaplarında nasıl bir yeri var? Hikayenin bütünlüğü anlamında 'o mekan'da olmak ne kadar önemli?

Çok önemli. Coğrafi, mimari ya da hayali olsun, mekanı neredeyse ana karakterlerden biri yapmayı seviyorum. Bunu sevmemin en önemli sebebi, mekanı anlatmayı becerdiğimi düşünmem. Bir mekanla bağdaşık olduğunda karakterleri ve olay akışını daha rahat anlatıyorum. Hayatımızdaki gibi... O da bir mekanda geçiyor, değil mi?

Kitapların ortak bir teması var mı?

Yok. Ama uyku, gece, rüyalar, yaşlılık, yolculuk, ya da deniz fenerleri, adalar ve haritalar gibi etrafında dolaşmayı sevdiğim yan temalar var.

Kurgu / hikaye / anlatım ve mimari arasındaki ilişkiyi nasıl tanımlarsın? Birbirlerini ne şekilde etkiliyorlar

Başka biri için yazmak, bir ilham işi, başından aşağı boşalıveren bir sağanak gibi başka türlü bir tecrübe olabilir. Her an, her yerde başına gelebilecek bir şey. Benim içinse daha planlı programlı, ve özünde bol antremana dayalı bir şey. Yazacaklarım ancak yazdıkça, sildikçe ve yeniden yazdıkça oluşuyor bende... Tasarım ve yazı, şu özellikleriyle mesela, tabii paralellikler içeriyor; ikisinde de birçok farklı ölçeği ve konuyu aynı anda düşünüp ilerletiyorsunuz. Böylece bir yandan alanınızı kuşbakışı kontrol ederken öte yanda detaylarla ilgileniyorsunuz. Hepsi birbirini etkileyen birçok karakter, yan karakter, konu ve tema, sizin yönetiminizde -diyelim- gelişiyorlar. Bu, kitap yazma sürecinin ve pekala tasarlama sürecinin de tanımı olabilir; tanımı olabilir.

Hikayelerinde, yazdığın kitaplarda mimar oluşun ne kadar ve ne şekilde var?

Ne şekilde olduğunu okuyanlar tartabilir. Ama dengeli bir şekilde var olması için çaba gösteriyorum. Mimarlık bilgimin gereksiz terminoloji ve bilgi şeklinde kitapta belirmesini kontrol etmeye çalışıyorum.

Kitaplar ve hikayelerin yanı sıra eskizlerin de var... Eskiz nasıl bir anlatım yolu senin için? Ve mimarlık pratiğinde eskizi nasıl kullanıyorsun?

Eskiz benim için uzun bir süredir, anlatmaktan çok anlamanın bir yolu. Karışık bir mekanı sadeleştirerek zihnime yerleştirmek için, ilk kez gördüğüm bir coğrafyayı daha iyi hatırlamak için çiziyorum. 

İnsanlar yazmak isteyip, kişisel ya da mesleki pek çok sebepten dolayı bu isteğini bir şekilde unutma veya görmezden gelme eğiliminde oluyor. sende nasıl tersine işledi bu?

Başkalarının engellerini bilemem tabii. Belki bazı işler, hobiler, başka istekler bunun önüne geçiyor olabilir. Benim için mimarlık, ailem ve arkadaşlarım dışında sadece yazmak var. Bir başkası için de seyahat etmek, bir spor yapmak veya film seyretmek olabilir. O da onu yapar. Ben kendim için yazıyorum öncelikle. Zaten benden kimsenin yazmamı istediği falan yok.

Yazı ve eskiz anlamında ürettiklerin, mimari pratikteki bir boşluğu dolduruyor mu

Hayır, sanmam. Ancak bir tür rahatlama sağlıyor. Hayatın koşuşturmasından uzaklaştırıyor beni. Tabii yazının da kendisine göre bir programı, takvimi var; ancak ritmi daha rahvan. İki taraf da diğerine iyi geliyor bence.

Röportaj: Bahar Turkay

#kitap #roman #öykü #deneme #mimar #Ertuğ Uçar


Sayfanın Başına Dön