'FEYEZAN' VE BİZİ İÇİNE ALAN SERGİ TASARIMI
'FEYEZAN' VE BİZİ İÇİNE ALAN SERGİ TASARIMI
'FEYEZAN' VE BİZİ İÇİNE ALAN SERGİ TASARIMI
'FEYEZAN' VE BİZİ İÇİNE ALAN SERGİ TASARIMI
'FEYEZAN' VE BİZİ İÇİNE ALAN SERGİ TASARIMI
'FEYEZAN' VE BİZİ İÇİNE ALAN SERGİ TASARIMI
'FEYEZAN' VE BİZİ İÇİNE ALAN SERGİ TASARIMI
'FEYEZAN' VE BİZİ İÇİNE ALAN SERGİ TASARIMI

'FEYEZAN' VE BİZİ İÇİNE ALAN SERGİ TASARIMI

MİMARİ   5.10.2020

Murat Germen’in ‘Feyezan / Overflow’ başlığını taşıyan ve Ferda Art Platform’da yer alan sergisi 10 Ekim tarihinde sona eriyor.  Necmi Sönmez’in küratörlüğünde gerçekleşen serginin tasarımı Kerem Piker’e ait.

10 Eylül tarihinde açılan ‘Feyezan / Overflow’ sergisinde, 1170 adet fotoğraftan oluşan ‘Beraberlik Manzaraları’ serisi, bunun etrafını çevreleyen ve iş dünyasına bir eleştiri olarak sunulan ‘Başka Tas Başka Hamam’ serisi ve Germen’in bu alandaki ilk çalışmaları olan ‘Düşünce Heykelleri’ olmak üzere üç farklı medyumda işleri bir arada sunuluyor. Ayrıca “Dünya dönüyor sen ne dersen de!” adlı 2 dakikalık tek kanal video çalışmasında, salgının başından bu yana çeşitli şekillerde görmeye alıştığımız virus görselinin bir temsili üzerinden meselenin merkezine inilmesi hedefleniyor. Bu seriler, sergi metninde yer aldığı gibi; “içinden geçtiğimiz pandemi süresince deneyimlediğimiz ‘şimdiki zamanın’ bireyler üzerindeki çelişkili etkilerini sorgulayan bu seriler hem farklı bir görselliğin kapılarını aralıyor, hem de günümüzün politik manzaraları karşısında sanatçının sözünü sakınmadan geliştirdiği reflekslerini içeriyor.

‘Düşünce Heykelleri’ sanatçının deyimiyle, “küresel ölçekte egemen şebeke örgüsü ve bu örgünün bireyselleşme üzerinden direttiği sosyal mesafe” algısını temsil ediyor. Serginin temelini oluşturduğu gözlenen ‘Beraberlik Manzaraları’ fotoğraf serisi, ise, “sosyal ve fiziksel mesafelerle yaşadığımız bu zamandan uzaklaşarak yüzlerce kişinin dil, din, ırk, cinsiyet, kimlik ve yönelim fark etmeksizin bir arada olabildiği bir ideali sunuyor.”

Pandemi sürecinin etkileriyle birlikte ‘dönüşmeye’ başlayan hayatlarımız için bir hayli tartışmalı olan ‘yeni normal’ teması sergide de yerini buluyor. Germen’in sergisi “eski ve yeni normal arasında sıkışmış olan günlük hayatın ne kadar sürdürülebilir olduğunu sorguluyor. Sanatçının üç farklı medyumla ortak bir eleştiriyi izleyiciye sunduğu sergi, pandemi dönemi yaşam gerçeklerinin de hafızası olarak bir araya geliyor.” Bu yaşam gerçeklerini German tarafından çekilen 1170 fotoğraftaki gündelik yaşam anlarında ve o anlardaki yüzlerde okumak mümkün. Bu okumayı akıcı ve insanı içine alacak bir şekilde kurgulayan ise serginin Kerem Piker tarafından gerçekleştirilen tasarımı.

İzleyicileri sergi mekanına girer girmez karşılayan tasarım bu kadar fazla adette fotoğrafın yer aldığı serinin doğal ve keyifli bir akışla görülmesine yardımcı oluyor.  Sergiyi tasarlarken hem içerik, hem de akışı nasıl bir araya getirdiğini sorduğumuzda Piker şunları aktarıyor; “Murat Germen’in işleri, en azından son dönemdeki denemeleri diyelim, fotoğrafın iki boyutlu dünyasını salt içerik olarak değil, aynı zamanda fiziksel olarak da üçüncü boyuta taşımaya çalışan işler. Kürator, sanatçı, galerici ve sergi tasarımcısı olarak biraraya geldiğimiz ilk toplantıdan itibaren işlerin bu yönünü nasıl öne çıkarabiliriz diye konuşmaya başladığımızı ifade etmeliyim. Sergi mekanı sürekli bir sergi kurgusu oluşturmak bakımından kolay bir mekan değil; T planlı sergi alanına T’nin uzun bacağından giriyorsunuz ve başladığınız yere sergiyi yeniden görmeden dönmeniz için en kestirme çözüm içeride etrafından dolaşabileceğiniz bir duvar inşa etmek. Bu duvarı bildiğimiz anlamda bir duvar olarak inşa etmek yerine, fotografların kendisini biraraya getiren bir bütün olarak tasarlamak mümkün olabilir miydi? Bir başka deyişle fotoğraflar mekanın kurucu öğesi olarak kullanılabilir miydi diye düşünerek sistemi kurmaya çalıştım.”

Kullanılan form ve malzeme tercihleri de sergi tasarımının yarattığı etkiyi kuvvetlendiriyor. Örneğin bu ölçekte bir sergi tasarımında görmeyi beklemeyeceğimiz, hem birleştiricilik anlamında kolaylaştırıcı, hem de istenilen sonucu vermesini sağlamanın her zaman kolay olmadığı, gündelik hayatımızda kullandığımız en eski nesnelerden biri olan ‘ataş’ gibi bir malzemenin kullanılmış olması dikkat çekici. Tasarımın bütünüyle ilgili olarak Piker, ‘işleri bir araya getiren düzenlemenin, sergi kurulumu açısından bakıldığında epeyce yoğun emek gerektirdiğinin’ altını çiziyor. Piker, tasarım ve üretim detaylarını şu şekilde paylaşıyor; “Tasarımın alan unsuru olan tavana asılı çatkı, hata payı en aza indirilecek şekilde, cad tabanlı bir yazılım aracılığı ile lazerle kesilmiş ve üzerine asılacak panellerin montaj delikleri de yine lazerle açılmış. Üç sıra halinde tasarlanmış toplam 1170 adet panel bu strüktüre asılı. Bu noktada her panelin eş yükseklikte asılmasını kolaylaştıran bir araç olarak ataş devreye giriyor. Üretim mantığı gereği hepsi standart boyutlarda olan ataşları düşeyde üç paneli biribirine bağlamak için kullandığınızda eş yükseklikte 390 panele sahip oluyorsunuz; dolayısıyla montaj sırasında hata payınız önemli ölçüde azalıyor. Ataş ucuz, erişimi kolay ve standartları belirli bir araç; karmaşık bir strüktürün kurulumunu bu kadar kolaylaştırması, sanırım en önemli tercih sebebim oldu.

#sergi #sergi tasarımı #Murat Germen #Kerem Piker #Necmi Sönmez #fotoğraf #pandemi #salgın #gündelik yaşam #Ferda Art Platform


Sayfanın Başına Dön