YÜZ TANIMA SİSTEMLERİNİN ARDINDAKİ ANLATI
YÜZ TANIMA SİSTEMLERİNİN ARDINDAKİ ANLATI

YÜZ TANIMA SİSTEMLERİNİN ARDINDAKİ ANLATI

TASARIM   13.02.2021

‘Veri’, son yılların önemli tartışma konularının başında geliyor. Bu başlık elbette bir hayli geniş bir alana yayılıyor ancak tartışmaların odağında daha çok verinin nasıl toplandığı, ne için kullanıldığı, ne şekilde işlendiği ve yaygınlaştırıldığı, veri üzerinden yaratılan spekülasyonlar ve veri teknolojilerinin büyük bir hızla gelişmesi var. Teknolojik gelişmelerle birlikte veri toplamak için geliştirilen alt yapı ve ara yüzlerin gündelik hayatımızda, kullandığımız nesnelerde, bulunduğumuz yapılarda, fiziksel ortamlarda ve kentlerde kapladığı alan, bir yandan geniş bir veri ağına erişim potansiyeline sahip olmamız, bir yandan da her birimizin birer veri haline gelmiş olması nedeniyle düşündürücü. Bu tartışmalar ve gelişmeler, veri teknolojilerini ve sistemlerini geliştiren ve kullanan alanlar arasında olması nedeniyle tasarım ve mimarlığı da içine alıyor elbette. 

Veri teknolojileri tartışmalarında akla gelen en yeni uygulamalardan biri yüz tarama ve tanıma sistemleri. Bu sistemler, yapay zeka programlarının da gittikçe daha fazla işin içine girmesiyle birlikte hızla gelişti. Artık örneğin insanların duygu durumları gibi pek çok veriyi takip ve kayıt altına alan programlar haline geldi ve kurumlar, markalar tarafından talep edilmeye başladı. Bu sistemlerin arka planındaki veri siyaseti ise meselenin sorgulamaya açık tarafı.

Tasarımcı Ibiye Camp tarafından yapılan ‘Behind Shirley / Shirley’nin Ardında’ video çalışması tam da bu konuya odaklanıyor. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, VitrA sponsorluğunda geçtiğimiz yıl ‘Empatiye dönüş: birden fazlası için tasarım’ başlığıyla gerçekleşen 5. İstanbul Tasarım Bienali kapsamındaki Empati Seansları programında gösterimi yapılan Shirley’nin Ardında, ‘yüz tanıma sistemlerinin geliştirilmesinde ortaya çıkan sömürgeci anlatıları, film kimyasında koyu tenin nasıl hesaba katılmadığını ve şimdi de yüz tanıma yazılımlarınca koyu tenin nasıl görmezden gelindiğini araştırarak yapısöküme uğratıyor ve yeniden değerlendiriyor.’

Proje metninde yer aldığı gibi; ‘fotoğrafçılıkta ten renginin dengesini ayarlarken referans olarak kullanılan Shirley kartlarındaki kimyasallar kırmızı, sarı ve kahverengi tonlarını bozduğundan, koyu tenli insanların fotoğrafları hatalı çıkıyordu. Mobilya ve çikolata üreticilerinin ahşap damarlarını ve çikolata çeşitlerini ayırt etmenin imkânsızlığı nedeniyle şikâyet etmeye başlamasına kadar kullanılan bu film uzun yıllar geliştirilmedi.’ Bugün bu teknolojide halen çoğunlukla açık ten rengi standart olarak kabul ediliyor ve yüz tanıma sistemleri kimi zaman beyaz olmayan insanları kaydetmiyor.

Yüz tarama ve tanıma sistemlerinde kullanılan yapay zeka algoritmaları, diğer alanlarda olduğu gibi insan zekasının bir yeniden üretimi olarak değerlendirilebilir. Bu şekilde bakıldığında insanların önyargılarının bu algoritmalara yansıması söz konusu. ‘Shirley’nin Ardında’da belirtildiği haliyle, ‘dijital görüntüleme teknolojisinde var olan algoritmik sapma insanların önyargılarına dayanıyor.’

 

BehindShirley_IbiyeCamp_2020 from Ibiye Camp on Vimeo.

#veri teknolojileri #yüz tanıma teknolojisi #yüz tarama #5.İstanbul Tasarım Bienali #İstanbul Tasarım Bienali #Empatiye Dönüş #Empati Seansları #Ibiye Camp #yapay zeka


Sayfanın Başına Dön