MÜZE GAZHANE: 130 YILLIK ENDÜSTRİYEL MİRAS
MÜZE GAZHANE: 130 YILLIK ENDÜSTRİYEL MİRAS
MÜZE GAZHANE: 130 YILLIK ENDÜSTRİYEL MİRAS
MÜZE GAZHANE: 130 YILLIK ENDÜSTRİYEL MİRAS
MÜZE GAZHANE: 130 YILLIK ENDÜSTRİYEL MİRAS
MÜZE GAZHANE: 130 YILLIK ENDÜSTRİYEL MİRAS
MÜZE GAZHANE: 130 YILLIK ENDÜSTRİYEL MİRAS
MÜZE GAZHANE: 130 YILLIK ENDÜSTRİYEL MİRAS
MÜZE GAZHANE: 130 YILLIK ENDÜSTRİYEL MİRAS
MÜZE GAZHANE: 130 YILLIK ENDÜSTRİYEL MİRAS
MÜZE GAZHANE: 130 YILLIK ENDÜSTRİYEL MİRAS
MÜZE GAZHANE: 130 YILLIK ENDÜSTRİYEL MİRAS
MÜZE GAZHANE: 130 YILLIK ENDÜSTRİYEL MİRAS
MÜZE GAZHANE: 130 YILLIK ENDÜSTRİYEL MİRAS
MÜZE GAZHANE: 130 YILLIK ENDÜSTRİYEL MİRAS
MÜZE GAZHANE: 130 YILLIK ENDÜSTRİYEL MİRAS
MÜZE GAZHANE: 130 YILLIK ENDÜSTRİYEL MİRAS
MÜZE GAZHANE: 130 YILLIK ENDÜSTRİYEL MİRAS

MÜZE GAZHANE: 130 YILLIK ENDÜSTRİYEL MİRAS

MİMARİ   26.05.2022

Osmanlı döneminde İstanbul Anadolu Yakası’nın havagazı ihtiyacını karşılamak amacıyla açılan, toplumun kent ve kültür belleğinde yer etmiş olan Hasanpaşa Gazhanesi, 1993’te İstanbul’a doğalgazın gelmesiyle birlikte üretime son vererek atıl halde bırakılmıştı. Haydarpaşa Gazhanesi, yaklaşık çeyrek asır sonra, mimari proje müellifleri Afife Batur, Deniz Aslan, Gülsün Tanyeli, Yıldız Salman ve Feridun Çılı ile birlikte Gazhane Çevre Gönüllülerinin çalışmaları sonucunda bir sosyalleşme ve kültür alanı olarak yeniden işlevlendirildi. Proje müelliflerinden Deniz Aslan ile Müze Gazhane projesinin detayları ve süreci üzerine konuştuk.

Röportaj: Bahar Turkay

Bu yılın kent ve kentte yaşayanlar için en heyecan verici projelerinden biri Müze Gazhane oldu. Çok uzun soluklu bir çabanın sonunda hayata geçen projenin sürecinden bahseder misiniz?

"Müze Gazhane" hoş bir isim olmakla birlikte biz "Komşumuz Gazhane" ya da yeri ile ilişkili olarak “Gazhane Hasanpaşa” gibi biraz daha samimi bir oluştan bahsetmek istemiştik. 

25 senelik çok uzun soluklu proje sürecinde birçok belediye başkanı değişti ve her biriyle proje yeniden ele alındı. Anıtlar Kurulu, diğer resmi süreçler ve bununla birlikte ilerleyen tasarım süreci o günden bu güne hiç durmadı. İlk günden son güne kadar Afife Batur muazzam bir performans gösterdi. Kendisini de bu süreç içinde kaybettik. Aynı zamanda Feridun Çılı strüktür danışmanı olarak bu projenin hep arkasında ve yanındaydı, soluğunu hep hissettiğimiz beraberliğimizin bir parçası olarak bizimleydi. Gülsün Tanyeli, Yıldız Salman, Sevim Aslan ve ben bu süreç içinde birçok rolü değişik halleriyle paylaştık. 

Burada muazzam bir envanter çalışması söz konusu. Öncesinde İTÜ Mİmarlık Fakültesi Restorasyon Bölümü öğrencileri envanter çalışmaları yaptı. Tüm bunların bileşkesinde bir makina külliyesi ile karşı karşıya idik. Sistemin nasıl çalıştığını anlamak, daha sonrasındaki projelendirme süreci için çok önemliydi. Dolayısıyla oranın kömürünü, kömür tozunu, cürufunu, kokusunu koruyan bir gazhane için çok emek sarf ettik diyebilirim. 

Bu sürecin en önemli aktörleri olarak Gazhane Çevre Gönüllüleri Derneği çok önemli bir rol üstlenen ve projeyi hayata geçiren sivil toplum kuruluşudur. Hiç yılmadılar ve 10 sene boyunca burada sanatsal faaliyetlerin gündemden hiç düşmemesi için mahalleli ile birlikte bir çok ortak fırsatlar, ortamlar yarattılar. Sonunda İTÜ ile İBB'nin buluşmasını sağladılar. Bizim de bu projenin sürecine dahil olmamız Gazhane Çevre Gönüllüleri'nin muazzam hassasiyetiyle ilgiliydi diyebilirim. 

Süreç boyunca da defalarca mahallede sunuşlar ve toplantılar yaptık. Birçok toplantıyı da İBB’nin her döneminde ayrı ayrı gerçekleştirdik. Tüm bu süreçte Anıtlar Kurulu ile ilişkimizi hiç kesmedik. Sonuçta kent içinde kalmış bir endüsrtriyel miras alanını yeniden bir üretim alanı olarak dönüştürmeyi başardık. Bunda bugüne kadarki bütün iBB yönetimlerinin, özellikle de imalatta Gür Yapı'nın, İTÜ akademistemlerinin ve aynı zamanda da özel sektör katılımı olarak da baktığımızda DS Mimarlık'ın önemli katkıları oldu. Herkes rolünü olabildiğince hakkını verdi.

 

Bu tip endüstriyel yapıların çeşitlenen içeriklerle kent yaşamına yeniden kazandırılması kent ve kentlilere nasıl bir katkı sunuyor sizce?

Bu çok önemli bir konu. Bir önceki yüzyılın birçok meselesiyle yüzleşme ve karşılaşma olanağı sunuyor. Bunun içinde strüktür, mimarlık, üretimler, sosyal hayat, donanımlar gibi birçok katman var. Ve bu tip yapıların yeniden hayat bulmasıyla bu katmanları bugünün gözüyle okumamız sağlanıyor. Bunlar özellikle mimari değerleri için yapılmış yapılar değil, birer makina yapı. Çok değerli ve özgünler, tekrar edilmemiş örnekler... Tabii ki uluslararası anlamda bilgi birikimleri, makinaları, teknikleri ve teknolojileri kullanıyorlar ki bu aynı zamanda bir açıdan da teknoloji müzesi envanterinin bir parçasının içinde yaşamak anlamına geliyor. Bence en önemli kazanımı bu. 

İkinci katkı bu yapıların yeniden hayat bulmaları. Daha önce insanların hiç içine girmedikleri kentte bu ortamlar artık kentlinin içinde yaşadığı, performanslara ev sahipliği yapan, yeni deneyimler aktaran ve üretimlerini hala sürdüren yapılar. Örneğin Gazhane bir zamanlar enerji ile havagazı üretiyordu, şimdi de bu muazzam sosyal alan sosyalleşme ve kültür üretimine ev sahipliği yapıyor. Daha önce paylaştığı enerjiyi başka bir paylaşımla yeniden sunuyor. Bence bu çok değerli!


Bu bağlamda sizce dünyada iyi örnekler hangileri? Ve İstanbul'u sahip olduğu potansiyel ve hayata geçirilen bazı projeler üzerinden nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dünyada birçok örnek var tabii ancak ilk dönüşüm projeleri Avrupa'da ve komşu kıtalarda ilk olarak İngiltere ile başladı. Bunlardan en önemlisi de İngiltere'deki rıhtım alanlarının dönüştürülmesi. Daha sonra Amsterdam ve özellikle Rotterdam limanlarının dönüştürülmesi geliyor. Bunlar çok önemli ve tetikleyici işlerdi. Şu anda bütün Hamburg belki de dünyadaki en önemli ve büyük dönüşümü yaşıyor. Ama endüstriyel yapıların dönüşümü ile ilgili kanımca en kayda değer ve anlamlı dönüşüm veya güncelleme Almanya'da Ruhr Bölgesi'ndeki sanayi ve enerji yapılarının neredeyse tozuna kadar yerinde tutulduğu, in-situ veri olarak değerlendirildiği ve anlamlandırıldığı örnekler diye düşünüyorum. 

İstanbul birçok değere sahip, çok katmanlı ve muazzam bir tarihi serüvenden geçmiş bir şehir. Ortaçağ'dan sanayileşme dönemine, oradan modernleşme sonrasında bugünümüze kadar pek çok deneyimi yaşamış ve  birçok üretim sürecinin içinde olmuş bir kapital şehir. Aynı zamanda bir üretim şehri. Bütün bunlar birçok tipolojiyi dile getiriyor. Buna yönelik farkındalık gittikçe artıyor. Tek sorun bu dönüşümlerdeki bazı programların bir tür AVM'leşme tehlikesi içinde gereğinden şık ve giydirilmiş olarak tekrar sunulması. Ben bu örneklerde daha  önemli ve olumlu olmakla birlikte tam da görevini yerine getiremiyor görüşünde olanlardanım. 

Bununla birlikte İstanbul'ın halen birçok konusu ve ele alınmış iyi projeleri var. Mesela arada küçük eleştiriler yapsak dahi Bilgi Üniversitesi (SantralIstanbul Kampüsü) bunlardan biriydi. Bu ve benzeri birçok projenin halen hayata geçeceğine inanıyorum. 


Böyle projelerde hem mimari olarak hem de süreç boyutunda özellikle dikkate alınması gereken hususlar nelerdir?

Burada kastedilenin bu anlamdaki sanayi yapıları/endüstri miras alanları olduğunu varsayarak, en önemli konunun külüne kadar yerinde korunmasının sağlanması ve hayata geçiş süreci içinde de o bulaşıklığın kaybolmaması olduğunu düşünüyorum. Mimarlara, yapımcılara, karar vericilere bence bu görüşü iletmek önemli. Orada yaşanmış olan bir hayat var, kokular, dokular, kirlilikler, paslar mevcut ve bunlar da o yaşanmışlığın parçaları. Dolayısıyla buranın manzarası, peyzajı bitkiler ya da yeşil değil, buradaki kir pas. Bunun kaybolmaması ve ortamın sterilleşmemesi gerekiyor. Bu tip yapıların bence en kritik konusu bu; yaşam değerinin farkına varmak, burayı sadece bir yapı olarak algılamamak. 

Kültürel mirasın yenilikçi ve katılımcı bir prensiple geleceğe taşınması ve kamusal alana kazandırılması sizce neden önemli? Ve içinde bulunduğumuz güncel koşullar ve son yıllarda hızla gelişen yeni teknolojiler ışığında geleceğe taşınması bağlamında en kritik konu nedir sizce?

Kültürel miras her anlamda hayatın devamıyla ilgili çok önemli, kritik bir konu. Bugüne bakarken anlamamız gereken çok şey var. Kültürel miras bu anlama yolundaki en önemli unsur. Buradaki kritik konu kültürel unsurların başka bir yaşantıyı, bugünü benimseme düzeylerini anlamak ve ona göre bir ilişki kurmaya çalışmak. Bazı alanlar veya miras mekanları bu buluşmayı isteyebilirler. Sadece kendisinden ibaret olarak kendisinin ele alınmasını talep ediyor olabilir. Hasanpaşa örneğinde olduğu gibi bazıları ise tam tersi bu buluşmaya çok açık olabilir. Güncellenmek onları daha da geliştiriyordur ya da en azından hayatlarının sürmesine dair yeni bir fırsat veriyordur. Bunların hepsi çok farklı düzeyler. Ele aldığımız tarihi mirasın ne olduğuna, nasıl kullanılacağına, kentsel, kamusal hatta evrensel değerinin ne olduğuna bağlı olarak nasıl yaklaşılacağı kararıyla ilgili bir yaşantı sürecekler. Bu nedenle özellikle katılımcılık bu konuda çok önemli. 

Yenilikçi olan şey ise, tarihin bugünü kabul etmesidir. Tarih zannedildiği gibi dokunulmaz değil. Ama dokunulmazlığının olduğunu bilerek hareket etmeyi veya bu anlayışı haklı kılar. 

Güncel koşullarda özellikle son yıllarda birçok yeni teknoloji var, ancak bu her şeyin yenilenmesini veya yeni bir işleve büründürülmesini haklı kılmıyor. Dolayısıyla biz aslında sanal olarak da bunları yaşıyor olabiliriz. Veya bir önceki kaybedilmiş özellikleri dijital teknolojilerle tamamlayabiliriz. Hatta içinde olup o dönemin yaşantılarını da algılayabiliriz. O nedenle de bu koruma meselesi gün geçtikçe yeni anlamlar kazanacaktır. Başta da söylediğim gibi neyi koruduğumuzla, neyi güncellediğimizde, neyle ilişki kuracağımızın bilinciyle ilgili bir durum diye düşünüyorum meseleyi. 


Masanızda heyecan verici, yeni projeler var mı?

Pek çok ulusal ve uluslararası proje halen hayatiyetini sürdürüyor, ancak şu anda çok hoşlandığım iki proje var. Bir tanesi Dikili'de çok sevdiğimiz bir aile için yaptığımız bir çalışma. Bu proje birkaç yerleşim biriminden oluşuyor. Yalnızca bir konut üretiminden öte bir anlamı var. Özellikle coğrafyanın, yerin muhteşem bir önemi var ve oradan doğuyor proje. O nedenle de bizi çok heyecanlandırıyor. Şu anda halen yapımı sürüyor. Diğer bir çalışma ise uzun yıllardır yapımını sürdürdüğümüz, Bodrum'da bir ada projesi. Bu, anladığımız anlamda bir proje olmadan ürettiğimiz bir iş diyebilirim. Daha ziyade yerinde gelişen, orada aldığımız kararlarla hayat bulan, sadece oradaki malzemeleri kullandığımız, dışarıdan malzeme getirmemek için büyük gayret sarf ettiğimiz, bir anlamda doğa restorasyonu diyebileceğim bir proje. Aynı zamanda bu da bir güncelleme. Yaşantının adaya, adanın da yaşantıya adapte olmasının sağlanması söz konusu projede. 

Bu tür projeleri çok seviyoruz. Hem kontrol edilebilir ölçeklerde olmasının, hem de tekrar irticalen çalışmanın da çok heyecan verici olduğunu düşünüyorum. 

#Müze Gazhane #Deniz Aslan #kadıköy #mimari #tasarım #röportaj


Sayfanın Başına Dön