HAN TÜMERTEKİN
HAN TÜMERTEKİN

HAN TÜMERTEKİN

VitrA'dan Haberler   22.05.2017

Çatalhöyük Müzesi projeniz bugün hayata geçse, 1990'ların sonunda tasarladığınız müzeyi 2010'ların sonuna gelirken içerik ve programsal olarak nasıl dönüştürürdünüz?
 

VitrA ile Kentin Hayalleri etkinliği için arşivden müzenin malzemesini çıkarıp bir seçki hazırlamaya çalışırken ben de kendime aynı soruyu sordum. Bir sponsor bulunup o projenin hayata geçirileceğine dair hala ümidim var. Bu nedenle işin gerçek tarafını zihnimde diri tutuyorum. Ve o temelde kendime sorup ciddi bir şekilde sorguladım; "Biri bana gelse ve projeyi hayata geçiriyoruz dese, projeyi bu haliyle sunabilir miyim" diye kendi kendime sordum. Proje ile ilgili en temel bir başka sorum ise biraz farklı bir çerçeveden... Tasarım eğilimim genel olarak olabildiğince zamansız yapılar ve mekanlar kurmak üzerine. O noktadan yola çıkıp kendime "Bu yapıyı ne zaman inşa ederdik" ve "Üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin, acaba hala o mekan kalitelerini barındıran bir yapı olarak hayatını sürdürür müydü" diye iki farklı boyutta sorduğumda, her iki soruya da cevabım aynı oldu. Sanırım tek fark, günümüz enformatik ve dijital teknolojileri ile donatılması olur. Ve zaten binanın buna olanak veren bir fiziksel altyapısı var. Bina diyorum ama bütün bu zamansızlığı sağlayan şey aslında onun bir bina olmaması. Bu bir yolculuk tasarımı, dolayısıyla o yolculuk üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin aynı yolculuk olarak kalacak. "İnsanları, günümüzden 10.000 yıl önceye nasıl taşırım" sorusuna cevap olarak tasarlanmış bir mekanlar dizisi aslında. Bu soru hep aynı şekilde sorulacak ve soru değişmedikçe cevabı aynı şekilde kalacak gibi görünüyor. 

 

Konya gibi kültürel birikimi zengin kadim kentler, kendilerini nasıl ve nerelerde ifade etmeliler?

 

Ben, Konya özelinin de dışında, bütün yerleşmelerin gündelik hayatları ile nasıl birbirlerinden farklılaştıklarına dikkat eden, bunu izleyen biriyim. Bu nedenle benim için gündelik hayattaki kültürel mirasın, alışkanlık ve davranış şekillerine olan etkisi önemli. Tüm bunları seçki olarak bir yapının içine toplamak, şu ya da bu şekilde tartışılır da olsa... Fakat önemsenmesi gereken şey, bir kente özgü gündelik hayat davranışlarının kentliler tarafından sürdürülmesi; Konya için de geçerli, İstanbul için de. Bunlar çok farklı ve özel davranışlar olmayabilir. Mesela bugün böyle bir şey görüp bayıldım, bu belki geleneksel bir şey değildi. Öğleyin yemek yediğimiz yerde, garsonun etli ekmeği bize servis etme biçimi özgündü. O uzun etli ekmeği bir kağıt üzerinde masaya getirdi ve ekmeği kağıttan kaydırarak önümüze koydu. Bu benim için müzelik bir gündelik hayat davranışıydı. Çok gezen biriyim ve bu servis etme şekline herhangi bir yerde rastlamadım. O etli ekmek; boyutu, sıcaklığı ve yenme şekliyle en doğru böyle servis edilebilirdi...
#VitrA ile Kentin Hayalleri #Konya #Han Tümertekin #VitrA


Sayfanın Başına Dön