DOĞA’NIN BİLGELİĞİNİ YANSITAN MİMARİ

Çin’deki Song Hanedanlığı mimarisiyle ortaya çıkan ve 12. Yüzyılda Japonya’ya ulaşan Zen tasarım stili, sadeliği ön plana çıkaran minimalist tavrıyla yaşam alanına sakinlik, denge ve uyum getirmeye odaklanıyor. Günümüzde küresel ısınma, salgın hastalıklar gibi etkenlerden kaynaklanan doğa ile yeniden bağ kurma ihtiyacı, Zen stilinin yeniden yorumlanmasına karşılık geliyor.

Yaşam alanlarında huzurlu ve meditatif bir ortam sağlamaya odaklanan Zen stilinde, mekanda denge oluşturulması ön planda tutuluyor. İşlevselliğin göz önünde bulundurulduğu bu yaşam stilinde, mobilyalardan objelere; iç mekan tasarımı minimalize edilerek denge sağlanıyor. Açık alanlar olabildiğince arttırılarak doğa ve iç mekan bütünleştiriliyor. Böylelikle gün ışığının oluşturduğu enerji ile ev ve doğa arasında organik bir akış sağlanıyor. Temiz çizgiler ve nötr tonların birlikteliği zarif bir estetik oluştururken, doğal malzemeler ve bitkiler sıcak bir ortam yaratıyor.

Hyogo’da sakin bir yerleşim alanı olan Nishinomiya şehrinde, Japonya’nın kiraz çiçeklerine karşı konumlanan F Residence, her detayında Japon minimalizmini gördüğümüz dinamik örneklerden biri.

Gosize Mimarlık Ofisi’nin kurucusu Go Fujita için tasarlanan yapı; hem ev hem ofis olma özelliğiyle Gosize için ayrı bir önem taşıyor. Mimarlık ofisi, yaşam alanıyla çalışma alanını kendi yerel pratiğiyle bir araya getirirken, sadeliğin ve boşluğun ön planda olduğu Japon estetiğini vurgulamayı amaçlıyor. Yapının iç ve dış cephesinde kullanılan düz betonlar, temiz görüntüsüyle yalın bir mekan oluşumuna zemin hazırlıyor.

3 kata ayrılan yapının zemin katında ofis bulunuyor. 2. ve 3. katı ise Go Fujita için kişiselleştirilmiş bir yaşam alanı olarak tasarlandı. İki alanı birbirinden ayırmak üzere zemin kattan diğer alanlara ayrı bir iç kapı ile geçiş sağlanıyor.

Farklı malzemeleri bir araya getirerek Japon minimalizminin estetiğini yakalamayı hedefleyen mimarlık ofisi, yapının girişinde kullanılan fayans karolar, yapının etrafını saran doğal taşlar ve ahşap mobilyalarla binayı karakterize ediyor. Dingin bir ortam yaratmak için yüksek tavan oluşturmaya özen gösterilirken, üst katlarda geniş açıklıklar ve çatıda pencereler konumlandırılıyor. Böylelikle, yapı gün ışığını en verimli şekilde içeri alıyor ve dingin bir ortam oluşuyor.

Yapının mimarları, F Residence’ın kullanıcılara Japon kültürü ve geleneklerinden gelen doğa temelli bilgelik ve manevi değerler ile yeniden bağ kurdurmasını hedefliyor.