KAPILARINI DENEYİME AÇAN MAĞAZALAR

Tek bir ‘tıkla’ istediklerimize erişebildiğimiz teknoloji çağında, farklı online alışveriş platformları ve sanalda yoğun deneyimler sunan metaverse dünyaları hayatımızı pek çok yönden kolaylaştırsa da, satın aldığımız ürün ve objelerle bağımız git gide zayıflıyor.

Günümüzde birçok tasarımcı, mekan tasarımının ötesinde deneyim tasarlamayı amaçlıyor ve bu şekilde kullanıcıyı yeniden ürünlerle fiziksel, görsel ve duygusal bağ kurmaya teşvik ediyor. Bizi yeni alışveriş deneyimlerine davet eden bazı mağazaları sizin için derledik.

JACQUEMUS - LE BLEU
Londra, İngiltere
Selfridges‘da Corner Shop alanını devralan  marka, "Le Bleu" olarak adlandırılan pop-up deneyimi kapsamında, satışa çıkarılan her parça da dahil olmak üzere, mekandaki her şeyi maviyle kaplayarak suyla ilişki kuran deneyimler sunuyor. Random Studio tarafından, Jacquemus'un kurucusu Simon Jacquemus'un kişisel banyosunun sürrealist bir yaklaşımla yorumlanarak oluşturulduğu mekan; minimalist fayans ve karo tasarımları, soyunma odası dolapları ve yarattığı hijyenik, samimi atmosferiyle dikkat çekiyor. Üstelik mağaza, otomat mantığıyla çalışan dolapları sayesinde 24 saat boyunca hizmet verebiliyor.

DIOR
Seoul, Kore
Dior’un bu pop-up mağazası, yeni sezon koleksiyonlarında lüks moda tasarımlarıyla Kore kültürünü entegre ediyor.

Bir bahçede yer alan Dior pop-up'ı, markanın Paris'teki 30 Montaigne binasının ikonik cephesini hatırlatıyor. Aynı zamanda genç nesil tüketiciler arasında bir topluluk duygusu oluşturmak için kaykay kültüründen ipuçları alan Dior'un Seul'deki ilk defilesine atıfta  bulunuyor. Mekan, bir kaykayın kıvrımlarından ilham alan  mimari modüle ev sahipliği yapıyor. Hafif kontrplaktan inşa edilen yapı, parlak bir cam vitrinle tezat oluşturarak Dior'un marka evrenini oluşturan çok yönlü sembolleri ortaya çıkarıyor. Mağaza ayrıca Koreli sanatçıların çeşitli eserlerini de sergiliyor. Kwangho Lee, polistiren köpükten heykelsi mobilyalar geliştirirken, Jeonghwa Seo'nun mobilyaları, metaller ile ahşap veya saman gibi doğal malzemeleri birleştiriyor. Mağaza sadece yeni sezon ürünleri satışa çıkarmıyor;  Fransız ve Kore kültürünü bir araya getirirken, aynı zamanda lüks modayı, sokak kültürüyle kombine ederek genç kitlelere de hitap ediyor.

The Bananain Konsept Mağazası
Çin
Some Thoughts isimli mekansal araştırma ve tasarım stüdyosu tarafından tasarlanan mağaza, geleneksel perakende tasarımından kaçınarak kendi yorumunu bize deneyimletiyor. İçinde bulunduğumuz doğayı, çevrenin soyut bir tasviriyle mekana yansıtan tasarım firması, tasarım sürecini “Gerçek dünyanın yapısı ve kısıtlamaları, belirsizliği belirli bir düzende temsil eden ve koordinatları olmayan bir ızgara gibi olması bize ilham vererek, perakende alanına yaklaşımımızı yönlendirdi” diye açıklıyor.

Mekanın siyah, beyaz ve metalik griden oluşan bir renk skalası ve;  mermer, metal, opak cam gibi malzemelerle doku kazanıyor. Taş kütleler, mağazanın duvarlarını kısmen kaplayan sütunlar ve rafları oluşturuyor. Mekanı saran alüminyum ızgaralar, mağazanın tavanlarını kaplayarak modüler sergi rafları gibi kesintisiz hizmet veriyor. Bu sırada bombeli tavan panelleri, her iki tarafta dikey mermer kolonlar ve açılı metal kirişlerle kesişiyor.  Aynı zamanda mekanın materyal potansiyeli, alan boyunca dekonstrükt edilip yeniden bi araya getirilen ve cilalanma sürecinde ortaya çıkan kalıntılar ile araştırılıyor. Mermer ve metal malzemeler arasındaki çarpışma yoluyla "doğa, doğal" yeniden tanımlanıyor ve oluşan formlar ile organik öğelerin yapı ve yapı-söküm arasında bir "süreç estetiği" oluşturması sağlanıyor.

Shanghai Sabun Fabrikası
Shang Hai Shi, Çin
London Craft Week (9 – 15 Mayıs 2022) kapsamında Yinka Ilori, The Conran Shop'un South Kensington ve Marylebone perakende mağazaları için renkli bir enstalasyon yarattı. Bu proje için Ilori, LG'nin OLED Evo televizyonunun potansiyelini araştırdı ve cihazları kaplayacak göz şeklinde heykeller ve ekranda sergilenen bir dizi cesur grafik tasarımlar yarattı. Enstalasyonun yanı sıra Ilori'nin ev eşyaları koleksiyonu (yastıklar, tabaklar, mobilyalar ve kilimler) The Conran Shop’ta satılıyor.

Projenin 'Dünyanızı Aydınlatın' konsepti için Ilori; "Temayı keşfetmeye başladığımda, insan gözleri ve mekanik bir perspektiften ışık ve duygunun göz bebeği genişlemesi üzerindeki etkisi hakkında düşünmeye başladım" diye açıklıyor. ‘'Gözlerimiz, insan bağlantısının ve iletişiminin çok önemli bir parçasıdır. Heyecanlandığımızda veya mutlu olduğumuzda, bunu birinin gözlerinde görebilirsiniz. Karantina sırasında, hepimiz maske takarken gözlerimizi kullanarak iletişim kurmak zorunda kaldık.'’ diyor.

Mekanda IIlori tarafından tasarlanan animasyonlar her ekranı aydınlatıyor ve tuhaf ama büyüleyici bir sergi alanı oluşturuyor. Aynalı zeminler ve daha küçük, ekransız göz şekilli kutular, yemyeşil bir orman ortamı oluşturuyor fakat bu etkiyi yaratsa da, alışveriş yapanlar ve izleyicilerde kaçış duygusunu tetiklemek için canlı ve neredeyse yapay bir renk paleti kullanıyor. Conran Shop ekibi, “Canlı bir renk paleti ve eğlenceli grafikler, iki yıllık küresel pandeminin ardından gelecek için keşfedilen yeni bir umut ve iyimserliği temsil ediyor” diyor. Günümüzde, dünya pandeminin etkisinden hala çıkamamışken, gündemimiz savaş ve belirsiz ekonomik koşullarla ilgili sorunlarla doluyken, tasarım yoluyla anlık, fanteziye dayalı kaçışlar hepimizin ihtiyaç duyduğu bir mola yerine geçebilir.