ÖZGÜN BİR YEME-İÇME MEKANI: RAWSTERS COFFE

Rawsters Coffee & Supply Co. mekân tasarımı ile, MIMARSIV tarafından düzenlenen ARCHIST İç Mimarlık yarışmasının ‘yeme içme kategorisi’nin kazananı olan Wangan Studio sorularımızı yanıtladı.

Bu projenin öne çıkan tasarım unsurları nelerdir?

Şu an Rawsters’ın bulunduğu alan, projeye ele almadan önce, alışveriş merkezine ait bir depo olarak kullanılan 35 metrekarelik dağınık bir duvar yapısına ve cephesinde epey büyük bir perde duvara sahip, kullanımı oldukça elverişsiz bir hacimdi. Yapının kullanıma elverişli hale getirilmesi için aldığımız en önemli kararlardan biri, mevcut duvar yapısını reddetmeden, bu duvarların önüne tüm dükkanı dolaşan amorf bir ahşap kabuk yerleştirmek ve bu kabuk ile duvar kırılımları arasında kalan alanları depolama ya da teşhir olarak kullanmak oldu. Diğer bir önemli karar ise, cepheyi bu tarafta bulunan perde duvarın önünde, üzerine yerleştirilen 60 paslanmaz not panosu ve A4 kağıtlardan oluşan grafik enstalasyon ile kurgulamak ve bu perde duvarı Rawsters’ın tüketiciyle güncellenebilir bir iletişim içinde kalmasını sağlayan bir alan haline getirmekti. Mekan, bu iki karar ile kullanıcı dostu bir yapıya kavuştu.

Genel tasarımda, zıtlıkları ön plana çıkarmak üzerine bir kurgumuz oldu. Paledyen zemin ve dokulu duvarlar önünde konumlandırılan amorf formlu ahşap iç kabuğun yarattığı sıcak ve feminen yapı ile, asimetrik mat paslanmaz bar modülü, keskin hatlı sergileme üniteleri ve koyu lacivert cephenin yarattığı soğuk, maskülen yapıyı dengeli bir kontrast içinde bir arada kullandık. Projenin tasarım hedefi malzeme ve renk paletleriyle dinamik bir duruş yaratmak ve kullandığımız formlarla zıtlık ve aykırılık kavramlarına yeni bir kimlik kazandırmaktı.

Kapı kolları ve sabit oturma ünitesi gibi birçok detayı markaya özel olarak tasarladık. Projede kullanılan koltuklar ve kanepe ise Edida Ödüllü dış mekân koleksiyonumuz olan Punto serisine ait.

Yarattığınız mekanların ve objelerin ortak tasarım dilini nasıl tarif edersiniz?

Tasarladığımız mekan, marka ya da objeler için keskin bir ortak tasarım dilinden söz edemesek de, her tasarımımızın benzer düşünce metotlarıyla, ince detaylarla kurgulanarak ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Mekân, marka ya da ürün projelerinde sahip olduğumuz yaklaşımımıza göre, her tasarımın ayrı bir hikayesi, kurgusu ve kendine özgü hedefleri var. Bir projenin ihtiyacı olan dil, diğer projeye hiç uygun olmayabilir. Nitelikli ve özgün işler ortaya çıkarmanın en iyi yolu o işlerin temelini oluşturan hikayeleri iyi anlamak ve doğru anlatmak. Bu nedenle projelerimize, bizimle bütünleşmiş kesin bir tasarım dilini entegre etmek yerine, projeyi kendi hikayesi üzerinde kurgulayarak başlıyoruz.

Sizce mekanların veya mobilyaların cinsiyeti var mı?

Bir mekanı ya da mobilyayı bir cinsiyet ile etiketlemek, kesin ve sabit bir fikre bağlamak bizim tasarıma yaklaşımımız ve ele alış biçimimizle örtüşmüyor. Çünkü, bir mekan, marka ya da ürün tasarlanırken, belli çizgiler, tonlar ya da malzemelerle daha feminen ya da maskülen hissedilebilecek olsalar da, ürünün cinsiyeti bu mekan ya da mobilyaların sağlayacağı deneyimlerle ve bu deneyimi yaşayanların algılarıyla bağlantılı ve sürekli devinen bir kavram. Bizce, bu denli yaşayan, hareket eden ve evrilen sınırlar, cinsiyet gibi keskin çizgilerle belirlenemez.

Kullanmayı çok sevdiğiniz bir malzeme veya vazgeçemediğiniz bir form var mı?

Birçok malzemeyi farklı şekillerde kullanmayı seviyoruz. Diğer yandan tasarımlarımızın malzeme ve form bakımından tek olmazsa olmazı ‘yenilikçilik’. Bunun dışındaki her kurala esneyebilir gözüyle bakıyoruz. Dolayısıyla, hem projelerimizde hem de ürünlerimizde daha önce denenmemişi denemeyi ve kendimizi, malzemeyi ve detayları zorlamayı seviyoruz.

Alışılagelmişi yıkmak için araştırmak ve çalışmak Wangan’ın en önemli değerlerinden biri. Her tasarımınızda bunu hedeflediğinizde, hem stüdyonuz hem de işleriniz özgünleşiyor. Daha da önemlisi, markanız ve ekibiniz için süregelen bir gelişim sağlıyorsunuz.