MÜZİK SAHNESİNDEKİ 'FÜTÜRİSTİK' TASARIMLAR
MÜZİK SAHNESİNDEKİ 'FÜTÜRİSTİK' TASARIMLAR
MÜZİK SAHNESİNDEKİ 'FÜTÜRİSTİK' TASARIMLAR
MÜZİK SAHNESİNDEKİ 'FÜTÜRİSTİK' TASARIMLAR
MÜZİK SAHNESİNDEKİ 'FÜTÜRİSTİK' TASARIMLAR
MÜZİK SAHNESİNDEKİ 'FÜTÜRİSTİK' TASARIMLAR
MÜZİK SAHNESİNDEKİ 'FÜTÜRİSTİK' TASARIMLAR
MÜZİK SAHNESİNDEKİ 'FÜTÜRİSTİK' TASARIMLAR
MÜZİK SAHNESİNDEKİ 'FÜTÜRİSTİK' TASARIMLAR
MÜZİK SAHNESİNDEKİ 'FÜTÜRİSTİK' TASARIMLAR
MÜZİK SAHNESİNDEKİ 'FÜTÜRİSTİK' TASARIMLAR
MÜZİK SAHNESİNDEKİ 'FÜTÜRİSTİK' TASARIMLAR

MÜZİK SAHNESİNDEKİ 'FÜTÜRİSTİK' TASARIMLAR

İNOVASYON   29.07.2020

Dezeen tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen sanal tasarım festivali, VDF Virtual Design Festival, müzisyen Imogen Heap’in piyano, vokal ve Mi.Mu eldivenleri ile sergilediği özel, canlı performans ile kapandı. Performansın en dikkat çekici unsuru, İngiliz müzisyenin birkaç yıl önce kullanmaya başladığı ve elin değişik hareketlerini algılayarak müziğe dönüştürmek üzere tasarlanan özel eldivendi.

Sanatçının ilk versiyonuyla 2012 yılında Wired Conference etkinliğinde performans sergilediği eldivenler, kullanıcıların el hareketleri yoluyla uzaktan bilgisayarla etkileşim kurmalarını ve böylece elektronik müzik için yeni olasılıklar denemelerini sağlıyor. Heap’in, West England Üniversitesi’nde müzik sistemleri bölümünden Thomas Mitchell ile birlikte tasarladığı eldivenler, içindeki devre sayesinde ellerin havada yaptığı hareketleri algılıyor ve bilgisayar programı eldivenden gelen hareket bilgilerini toplayıp önceden kurgulanmış bir şekilde müzik yapmayı sağlıyor. Eldiven, kullanıcının elinin konumunu, yönünü, hızını, parmaklardaki bükülme derecesini ve parmaklar arasındaki mesafeyi izleyen bir dizi sensör içeriyor.  Aynı zamanda açık avuç içi, parmak ucu veya kapalı yumruk gibi ‘duruşları’ da algılayabiliyor. Ortaya çıkan veriler kablosuz olarak bir bilgisayara, klavyeye ve diğer elektronik müzik cihazlarına gönderilerek, müzisyenin klavye çalmak veya düğmelere basmak yerine ellerini hareket ettirerek müzik oluşturmasına olanak tanınıyor. Bileklerin üzerine yerleştirilmiş LED ışıkları ise kullanıcının eldivenlere yüklü olan farklı modlardan hangisinde olduğunu gösteriyor. Heap Dezeen’e verdiği röportajda projeyi nasıl hayal ettiğini anlatırken “hareket halindeyken kablosuz bir şekilde bilgisayarını manipüle edebileceği bir cihaz yaratmak istediğini, böylece müziğin düğmelere basılan robotik bir gösteriden ziyade bir dans performansı haline gelebildiğini” söylüyor. Eldivenlerin, müzik dışında başka alanlarda da kullanılabileceğini belirten Heap projenin ilk aşamalarında, gelecekte daha geniş bir taderik planlanan sınırlı bir açık kaynak üretimi geliştirmek üzere 200.000 £ toplamak amacıyla bir Kickstarter kampanyası başlatmış. Birkaç yıldır geliştirilmeye devam edilen eldivenin son sürümü, hareket sensörlerinin kumaşa entegre edildiği bir e-tekstil teknolojisine sahip.

Heap’in canlı performanslarında kullandığı bu özel eldiven, müzik dünyasında sahne gösterilerini daha etkileyici hale getiren ve farklılaştıran başka bir takım ‘fütüristik’  tasarımları akla getiriyor. Bunlardan biri, Björk’ün 2017 Ütopya dünya turnesi için tasarlanan sahne ve kostümler. Björk, görsellik konusundaki yenilikçi tarzını, kendi kemiklerini ve dokularını kullanarak yaptığı bir tür dijital yorumlamaya dayanarak ona özel bir maske tasarlayan Neri Oxman ve Paris’teki bir sergi için dikenli bir başlık tasarlayan Maiko Takeda ile olan işbirlikleri üzerinden göstermişti. Ütopya dünya turnesi de sanatçının sevdiği ‘fütüristik’ görsellik örneklerinden biri oldu.  Björk bu turdaki sahne ve kostümler için yapılan tasarımların “klasik İzlanda resimlerine bakılarak ve günde 24 saate kadar gün ışığı olan yaz gecelerinin etkisiyle yaratıldığını” belirtiyor. Ütopya albümü sanatçının anlatımıyla, “teknoloji ve doğanın uyum içinde olduğu, gelecekteki bir ütopya üzerine yoğunlaşıyor.” Set tasarımcısı Heimir Sverrisson ve 12 parçalı flüt topluluğu için özel başlıklar tasarlayan James Merry’nin çalışmaları sonucu ortaya çıkan sahnenin “ütopik bir bahçedeki bir trans anını canlandırması, böylece doğa ile insanın birleşimini anlatması” amaçlanmış. Sahnede kullanılan rüzgar makinalarının havada uçuşuyormuş hissi yaratması, tasarlanan özel başlıkların ‘fütüristik’ bir estetiği yansıtması ve izleyenlerin onları “müzisyenlerin daha kuvvetli rüzgar sesi yapmalarına yardımcı olmak için adeta kafatası kemiklerinin birer uzantısıymış gibi hayal edilmeleri” istenmiş. Bu arada, Threeasfour tarafından tasarlanan flütçü kostümleri için beyaz geri dönüştürülmüş plastik kullanılmış.

Gelecek referanslı müzik sahnesi tasarımlarına dikkat çekici bir diğer örnek de İngiliz tasarımcı Es Devlin’in müzik grubu The Weeknd’in 2018’deki Coachella müzik festivalindeki sahne performansı için tasarladığı ‘afrofuturist’ maske. Sahnede yer alan 9 metrelik devasa, parçalı görünümlü yüz heykeli şeklindeki maskenin üzerinde performans boyunca, özel animasyonla, projeksiyon ile yansıtılan ‘light mapping’ gösterisi sunulmuş. Abel Tesfaye (The Weeknd), Devlin’den müziklerini yaptığı Black Panther filmindeki çalışmalarına referans verecek ‘afrofuturist’ bir heykel tasarlamasını istemiş. Çünkü Tesfaye'ye göre film “Afrika kültürünü, kimliğini teknoloji ve bilim kurgu ile birleştiren kültürel bir hareket olan afrofuturizme gönderme yapan kostümler ve setler içeriyor” . Sanatçıların sahnedeki alter-egolarını ortaya çıkarmaya yönelik ilgisini çeşitli işleri üzerinden ifşa eden Devlin ise, bu proje için çizgiler ve büyük bir yara izi ile detaylandırdığı, müzisyenin kendi yüzünden oluşan bir maske yaratmış. Sahnedeki maskeyi oluşturmak için The Weeknd’in yüzüne üç boyutlu bir tarama uygulanmış ve ardından ortasındaki yara izi görünümündeki çatlağı eklemek için bilgisayarda modelleme yapılmış. Daha sonra büyütülmüş versiyon CNC kullanılarak kesilmiş ve bu şekilde, ‘fiberglass’ son parçayı dökmek için kalıp oluşturulmuş. Sahnede bu yüz maskesine, yanına dikilmiş olan büyük bir pençe el heykeli eşlik ediyor. Performansın en başında, The Weeknd’in maskenin ortasındaki yara izinin içinden sahneye çıkması için orada geniş bir aralık bırakılmış. Performansın devamında ise projeksiyonlarla yansıtılan ve sürekli değişen “light mapping” ile, gösterinin ve sahnenin etkisi kuvvetlendirilmiş. Bu amaçla Strange Loop Studios isimli prodüksiyon firması tarafından, mekansal artırılmış gerçeklik olarak da bilinen, düzensiz yüzeyler boyunca hareketli görüntüler yayınlamak üzere programlanmış, video projeksiyonlarından oluşan bir teknik kullanarak çeşitli animasyonlar oluşturulmuş.

#müzik #tasarım #sahne #performans #Imogen Heap #Björk #Es Devlin #The Weeknd #sahne performansı #Dezeen #Virtual Design Festival #VDF #e-tekstil #Neri Oxman #coachella #Coachella Festivali #light mapping


Sayfanın Başına Dön