Hareket Halinde Anlatılan Hikayeler
Hareket Halinde Anlatılan Hikayeler
Hareket Halinde Anlatılan Hikayeler
Hareket Halinde Anlatılan Hikayeler
Hareket Halinde Anlatılan Hikayeler
Hareket Halinde Anlatılan Hikayeler
Hareket Halinde Anlatılan Hikayeler
Hareket Halinde Anlatılan Hikayeler
Hareket Halinde Anlatılan Hikayeler
Hareket Halinde Anlatılan Hikayeler
Hareket Halinde Anlatılan Hikayeler
Hareket Halinde Anlatılan Hikayeler
Hareket Halinde Anlatılan Hikayeler
Hareket Halinde Anlatılan Hikayeler
Hareket Halinde Anlatılan Hikayeler
Hareket Halinde Anlatılan Hikayeler

Hareket Halinde Anlatılan Hikayeler

KONUK YAZAR   5.05.2016

Bu sene Milano Tasarım Haftası’nda moooi 2016 koleksiyonu dahilinde Perch Light çalışmanızı sergilediniz. moooi ile işbirliğiniz nasıl başladı?
 
Perch Light serisinin el yapımı versiyonlarını ilk defa 2014 yılında Londra’daki Design Junction’da sergiledim. Burada moooi’den Casper ile tanıştım, çalışmalarımla ilgilendi ve iletişimimiz bu şekilde başladı. moooi ile olan işbirliğimizde bu çalışmayı yine aynı el yapımı kalitesini koruyarak nasıl bir aileye dönüştürebiliriz diye düşündük.
 
 moooi sergisi için çalışmanızı yeniden yorumladınız mı?
 
mooooi sergisinde Perch Light’ın farklı varyasyonları yer aldı. Aydınlatmalardan dallar ve bir ağaç meydana getirdik. Tek bir ürün yerine daha çok bir ürün ailesine dönüşmesini istedik.
 
Mimarlık eğitimi aldınız. Tasarım üzerine çalışmalarınızın hikayesi nasıl başladı?
 
Bartlett School of Architecture’da aldığım mimarlık eğitimi beni daha çok kendi ilgi alanlarımda gelişmeye teşvik etti. Bartlett bu anlamda öğrencilerine oldukça yaratıcı bir alan sağlayan bir mimarlık okulu. Zamanımın çoğunu obje ve yerleştirmeler yaparak, yeni malzemeleri ve bu malzemelerin nasıl bir araya geleceğini keşfederek geçiriyordum. Özellikle kinetik objeler ve bu objelerin hareket halinde hikaye anlatma potansiyelleri ile ilgilenmeye başlamıştım.
 
Son yıllarda, herhangi bir bina tasarlamadım, bina tasarlamak yerine kinetik yerleştirmeler tasarladım. Benim için duyarlı objeler yapmaya devam etmek doğal gelişen bir süreç. Mimarlığı aynı zamanda tasarım, obje ve mekan disiplini olarak da görüyorum. Bir obje tasarımının, bir alan ya da bina detayını nasıl beslediği ile ilgileniyorum.
 
Hareket ve duyarlılıktan söz etmişken, formlarınız arkasında nasıl bir matematik var?
 
Serbest bir şekilde hareket edebilen ama aynı zamanda aydınlatma işlevi ile birleşen bir obje yaratmakla ilgiliyim. Bir şey dengelenmişse, dokunmak için oldukça duyarlı bir hale gelmiştir. Aynı zamanda mekana karşı da duyarlıdır, örneğin hafifçe esen bir rüzgara ya da açık kalmış bir pencereye karşı… Cansız, duyarsız bir obje canlandırıldığı, anime edildiği anda yaşamaya başlar. Bu davranış belki de mimariye olan ilgimden kaynaklanıyordur.
 
Yalnız ilk amacınız kinetik bir obje yaratmaktı. Bu obje sonra bir aydınlatma ürününe doğru evrildi.
 
Evet doğru. Bu proje aslında kinetik bir heykel çalışması olarak başladı ve aydınlatma işlevi yoktu. İlk çalışmalarım tamamen heykelsiydi, aydınlatma, sonradan objeye eklemlendi.
 
Her sene tasarım etkinliklerinde yeni bir mobilya ya da aydınlatma serisi görüyoruz. Üretimin bu denli hızlandığı tasarım dünyasının mevcut durumu ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
 
Bence bir çok insanın yeni bir şey tasarlaması için bu kadar çaba göstermesini görmek çok heyecan verici. Kişisel olarak, bu sene moooi’nin bir parçası olmaktan gurur duyuyorum. Umuyorum ki dünyaya bir yenilik getirip, eşsiz bir parça sunabilmişizdir.
  
Çok teşekkürler.

Röportaj: Dilek Öztürk

#perch light #Umut Yamaç #Milano Tasarım Haftası #tasarım #londra #koleksiyon #sergi #Salone del Mobile #mimari


Sayfanın Başına Dön