ANTİK BİR ŞEHRİ ANLAMAK: ANGKOR
ANTİK BİR ŞEHRİ ANLAMAK: ANGKOR
ANTİK BİR ŞEHRİ ANLAMAK: ANGKOR
ANTİK BİR ŞEHRİ ANLAMAK: ANGKOR
ANTİK BİR ŞEHRİ ANLAMAK: ANGKOR
ANTİK BİR ŞEHRİ ANLAMAK: ANGKOR
ANTİK BİR ŞEHRİ ANLAMAK: ANGKOR
ANTİK BİR ŞEHRİ ANLAMAK: ANGKOR
ANTİK BİR ŞEHRİ ANLAMAK: ANGKOR
ANTİK BİR ŞEHRİ ANLAMAK: ANGKOR

ANTİK BİR ŞEHRİ ANLAMAK: ANGKOR

MİMARİ   1.06.2021

9. yüzyıldan 15. yüzyıla dek Khmer İmparatorluğu’nun başkenti olan Angkor’un, günümüzde Kamboçya, Laos, Tayland ve Vietnam’ın bulunduğu bölgeleri kapsayan dev bir alana yayıldığı hâlihazırda biliniyordu. Ayrıca meskûn bölgelerdeki evler ahşap gibi kolayca çürüyebilir malzemelerden üretilmiş, kentin dokusu ise zamanla yoğun bitki örtüsünün arkasında kaybolmuştu. Antik kentten geriye yalnızca Angkor Wat ve Angkor Thom adlı tapınaklar kalmıştı. Öte yandan, eldeki bu bilgilere rağmen Angkor’da tam olarak kaç insanın yaşadığı arkeolojinin bugüne dek cevabını bulamadığı sorulardandı. Bu ay insanlık, bu sorunun cevabına da ulaştı.

Leiden Üniversitesi’nin arkeoloji bölümünden Sarah Klassen, ekibiyle birlikte neredeyse yüz elli yıllık veriye başvurarak yaptığı kapsamlı analizin ardından Angkor nüfusunun 13. yüzyılda 700.000 ila 900.000 arasında olduğunu tespit etti. O sıralar Avrupa coğrafyasında bu nüfusa yaklaşan tek kent İstanbul, o zamanki adıyla Konstantinopolis’ti.

Klassen’e göre nüfus sayısına erişmek, Angkorluların tükettiği kaynaklara dair tahmin yürütmeyi de kolaylaştırıyordu. Tabii bu aynı zamanda kentin gelişimine, kent peyzajının değişimine dair fikir sahibi olmamız anlamına geliyordu. Nitekim Klassen ve ekibinin Angkor’un nüfusunu tespit ederken kullandığı araştırma yöntemi, peyzajı geride bırakılmış bir "palimpsest" olarak okumaya dayalıydı. Lazer darbeleri kullanılarak nesnelerin veya yüzeylerin uzaklıklarını anlamaya yarayan lidar teknolojisini kullanan araştırmacılar, Khmer Kralı 7. Jayavarman’ın 12. yüzyılda sarayının etrafına yollar inşa etmek için birkaç mahalleyi boşalttığını fark etti. Lidar verilerine bakıldığına yol ve geçitlerin bulunduğu pek çok noktada bir zamanlar evlerin yer aldığı oldukça netti. İşin içinde endüstriyel kapitalizmin teknolojik makineleri yoktu, ama yerinden edilmeye ve ardından gelen büyümeye dair hikâye tanıdıktı.

Bu bulguların ardından Angkor’un nüfusuna ve kent gelişimine dair bazı sorular cevaplandıysa da geride cevaplanmayı bekleyen hayli önemli bir soru daha var: Mutenalaştırma ya da soylulaştırma dediğimiz sürecin kökenlerini Angkor’da bulmak, Klassen ve ekibinin kullandığı yöntemleri başka peyzajlara da uyarlamak mümkün mü? Arkeolog Sarah Parcak bu çalışmanın değerini yadsımasa da genel olarak her peyzajın farklı olduğunu, belirli bir kültür ya da mekânı anlamak için farklı nüansları kavramak, özetle konuya ihtiyatlı yaklaşmak gerektiğini vurguluyor. Yine de Angkor’da bilindik bir hikâyenin farklı araç ya da mecralar üzerinden işlediğini görmek, kentler için alternatif hikâyeler bulmamızı, mutenalaştırmanın tarihini daha iyi anlayarak onun için yeni gelecekler tahayyül etmemizi kolaylaştırma potansiyeli taşıyor.

Kaynak: The Atlantic

- Can Koçak

#Angkor #Arkeoloji #şehircilik #peyzaj


Sayfanın Başına Dön