BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ
BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ

BULUNDUĞU BÖLGEYE DEĞER KATAN MÜZE MİMARİLERİ

MİMARİ   23.06.2022

20.yüzyılın başlarından itibaren yaşanan teknolojik, politik ve ekonomik gelişmeler müze kavramının her bakımdan farklı bir döneme girmesine sebep oldu. Bugün, müzelere yüklenen anlam, ulusal kimliğin inşası ile sınırlı kalmayıp, bulundukları bölgenin prestij unsuru oluyor, tekil bir yapı olarak değil çevresiyle birlikte çözümlenen, dikkat çekici çoğu zaman da ikonlaşmış bir mekâna evriliyor.

'Müze’ kelimesinin kökenine bakıldığında Yunanca, ilham perilerinin (muses) tapınağı olan mouseiondan geldiği görülüyor. Müzelerin biçimi ve fonksiyonu yüzyıllardır farklılık göstermekte; içerikleri, misyonları, işleyiş ve yönetim biçimleri nedeniyle çeşitlilik sergilemekte. Müze kelimesinin keskin bir tanımı olmamakla birlikte Uluslararası Müzeler Konseyi (ICOM) tarafından 2019 yılında yapılan tanıma göre geçmiş ve geleceği değerlendirebileceğimiz, bu amaçla diyalog kurmamızı sağlayan, demokratikleştirici, kapsayıcı ve çok sesli alanlardır. Müzeler, bugünün çatışma ve zorluklarını tanıyıp tanımlayarak, toplum adına korumakla yükümlü oldukları eserleri ve kültürel örneklerini gelecek nesiller için güvence altına alıyor ve her kesimden insanın bu kültürel mirasa erişimi için eşit haklar sağlıyor.

20.yüzyılın başlarından itibaren yaşanan teknolojik, politik ve ekonomik gelişmeler müze kavramının ve müzecilik anlayışının her bakımdan farklı bir döneme girmesine sebep oldu. Başta işlev, amaç ve program olmak üzere, toplum ile ilişkilerde ve müze mimarlığında değişimler görüldü. Müzeler ‘bir yer’dir fakat herhangi ‘bir yer’ değildir. 2000li yıllardan itibaren müzelere yüklenen anlam, ulusal kimliğin inşası ile sınırlı kalmayıp, bulundukları bölgenin prestij unsuru oluyor, tekil bir yapı olarak değil çevresiyle birlikte çözümlenen, dikkat çekici çoğu zaman da ikonlaşmış bir mekâna evriliyor.

Müzeler; müze yapısı, iç mekân tasarımı, sergilediği eserler ve sergileme teknikleri ile dikkat çekebilir.

Teknoloji ve insanı bir araya getiren, malzemenin tüm olanaklarını kullanan ikonlaşmış müzelere örnek olarak toplum için izlenmeye değer bir sanat eseri konumuna yükselen, Frank Gehry ile özdeşleşmiş Bilbao Guggenheim Müzesi örnek verilebilir. Bilbao şehrinin endüstri bölgesini bir çekim merkezi haline getirmek amacıyla 1993-1997 yılları arasında inşa edilmiş yapı, tam anlamıyla şehrin logosuna dönüşerek medyatik etki yaratıyor. Nervion Nehrinin yakasına kurulmuş olan müze, yarattığı kamusal alanlar nehrin kıyısındaki insan trafiğini yönlendirerek ve insanları yapının yarattığı kamusal alanlara çekerek kent ile güçlü bir ilişki kuruyor.

Parisin mimari ikonlarından biri olan Pompidou Center, Renzo Piano ve Richard Rogers’ın ortak tasarımı. Dünyanın farklı noktalarından gelen çağdaş sanat eserlerini bulundurması ile günümüzde Paris’in önemli sanat merkezlerinden biri oluyor. Pompidou Center, bir yapının iç sistemlerini yapının dışına yerleştirip kocaman kesintisiz bir iç mekân yaratmaya dair radikal bir fikrin yanı sıra, verilen proje alanını yaklaşık olarak ikiye bölüp bir tarafını açık bir meydan, bir toplanma alanı olarak kurgulaması ile de dikkat çekiyor. Bu özelliğiyle yoğun yapılı çevre içinde bir nefes alma alanı yaratmakla beraber müzeyi toplumsal yaşantıdan kopuk bir nesne olmaktan çıkarıyor.

Norveç başkentinin son birkaç yılda giderek artan hareketli sahilinde Klaus Schuwerk imzalı yeni Oslo Ulusal Müzesi Haziran ayında açıldı. Yapının önünde bulunan 19. yüzyıldan kalma, biri Nobel Barış Ödülü Müzesi olarak çalışan iki eski demiryolu binasıyla ortak çalışarak bir meydan oluşturacak şekilde  birleşiyor. Bu sayede Oslo’da yaşayanlara yeni bir kamusal alan sunuyor.

Farklı bir coğrafyaya gidecek olursak güneşin hareketini takip ederek sinematografik bir efekt yaratan kubbesi, geceleri hem içeriden hem de dışarıdan görülebilen ışık yağmuru ile Jean Nouvel’in Abu Dhabi Müzesi incelenebilir. 55 bireysel bina, 23 galeri alanı, binaların aralarında oluşturduğu sokaklar ve geniş bir plaza alan kurgusu ile küçük yapılar ve aralarındaki dar sokaklarla adeta bir müze şehri.

Türkiye’den örneklere baktığımızda, Yalın Mimarlık’ın yapmış olduğu Ömer Selçuk Baz imzalı Troya Müzesi, UNESCO Dünya Mirası listesindeki yerini bulan Troya antik kentinin tarihini konu alan arkeolojik bir müze. Kullanılan malzeme paslanmış çelik kaplamayla elde edilen görünümüyle  antik kentin yanındaki arazide kazı alanından çıkarılmış bir eserhissi veriyor. Müze iki tasarım problemine odaklanıyor; biri müze yapısı ve onun çevresiyle kuracağı ilişkileri düzenlemek. Diğeri ise savaşlar yıkımlar geçirmiş, yağmalanmış, buluntuları çalınmış, yok olmaya yakın, destanlarda yaşayan bir uygarlıktan geriye kalanların ötesinde bölgeyi hissettirebilmek. Bu noktada da tasarımda tercih edilen yol, yapının girişinden itibaren belirli eşiklerle ziyaretçiyi fiziki bağlamdan koparmak ve tekrar bağlamak.

Japon mimar Kengo Kumanın tasarımı Eskişehir’de bulunan Odunpazarı Modern Müzesi‘nin (OMM) ana tasarım fikri  yapının, bölgenin tarihine ve hafızasına dair bir söz söylemesi. Kentin yeni gelişen kısmıyla, geleneksel Osmanlı ahşap evlerinden oluşan küçük ölçekli bölgenin arasında bir çeşit eşik yaratmayı amaçlayan OMM, müzeyi çevreleyen evlerin ölçeğinde okunarak, yapı ve çevresini kentte yeni bir kültür odağı haline getirmek için kurgulanmış.

İngiliz mimarlık ofisi Grimshaw Architects imzasını taşıyan Arter, şehirle olan bağlantılarını koparmaksızın farklı mekânsal ve sanatsal deneyimler sunuyor. Yapıyı, ziyaretçilerin sanatı keşfedebileceği bir yer haline getirmesi için tasarımlarını iki tema etrafında şekillendiriyor: açıklık ve akışkanlık. İstiklal Caddesi’ndeki eski yerinden taşındıktan sonra birçok programı ve imkanı bünyesinde barındırabilecek kadar büyük tasarlanan yapı; şehrin hareketli noktalarından biri olan Dolapderede bulunuyor. Bölgeyi değiştirmeden entegre olmayı, kültürel etkinliklere yer açmayı hedefliyor.

Bayburt’ta bulunan Baksı Müzesi, Sinan Genim tarafından, yerin sosyo-kültürel özelliklerini yaşatmak ve bunu çağdaş sanatla desteklemek amacıyla 2010 yılında açıldı. Doğu Karadeniz’de bulunması, özellikle kış aylarında gerçekleşen yoğun kar yağışına karşı korunma sağlanması ve form olarak, dağlara uyum sağlaması amacı ile eğik hatlarla tasarlanan müze hem geleneksel hem de çağdaş ürünleri bir arada bulunduruyor. Bir kültürel merkez niteliğindeki Baksı Müzesi çağdaş kültürün yalnızca şehirde, geleneksel kültürün ise kırsalda bulunduğuna dair tabuları yıkıyor.

İstanbul, Topkapı’da hala inşaası devam eden, Salon Alper Derinboğaz tarafından tasarlanan İstanbul Kent Müzesi, şehrin 8500 yıllık tarihini farklı perspektiflerden günümüze taşıyarak bir bellek mekanı yaratırken, aynı zamanda İstanbul’a değerli bir kamusal alan kazandıracak.

#mimari #tasarım #müze #Bilbao Guggenheim Müzesi #Pompidou Center #Oslo Ulusal Müzesi #Abu Dhabi Müzesi #Troya Müzesi #Odunpazarı Modern Müzesi #Arter #Baksı Müzesi


Sayfanın Başına Dön