DOĞU KARADENİZ MİMARİSİ
DOĞU KARADENİZ MİMARİSİ
DOĞU KARADENİZ MİMARİSİ
DOĞU KARADENİZ MİMARİSİ
DOĞU KARADENİZ MİMARİSİ
DOĞU KARADENİZ MİMARİSİ
DOĞU KARADENİZ MİMARİSİ
DOĞU KARADENİZ MİMARİSİ
DOĞU KARADENİZ MİMARİSİ
DOĞU KARADENİZ MİMARİSİ

DOĞU KARADENİZ MİMARİSİ

MİMARİ   10.10.2021

Doğal çevredeki birçok insan faaliyeti iklime ve topoğrafyaya göre şekillenir. İnsanların yerleşik hayata geçmeleriyle birlikte artan barınma ihtiyaçları ile doğan yapı inşa etme, tasarlama becerileri de bulundukları bölgenin topoğrafyasına göre şekillendi. Topoğrafya yapıların tasarımı, malzeme kullanımı, işçiliği gibi konulara da yüzyıllar boyunca doğrudan etki gösterdi. Geçmişten günümüze deneme yanılma yoluyla öğrenilen yapı yapma sanatı bilgisi nesiller boyunca aktarılarak devam etti.

Doğu Karadeniz mimarisinin kendine has özelliklerine baktığımız zaman iklim ve topoğrafyanın etkisinin büyük öneme sahip olduğunu görebiliyoruz. Türkiye’nin kuzey doğusunda yer alan bu bölgede, her mevsim yağışlı, denizel termik özellikler gösteren ılıman karakterli bir iklim tipi var. Bölgenin topoğrafyasına baktığımız zaman, dağlık bölgenin deniz kıyısından itibaren dik bir şekilde yükselmesi, kıyı kuşağında yerleşmelere alan tanıyor. Ancak yüksek bölgelerden alçak bölgelere doğru hızlı bir şekilde inen akarsuların uygun koşul buldukları yerlerdeki küçük delta alanları yerleşmeler için en uygun alanları oluşturuyor. Bu yerleşme alanlarının belirlenmesini sağlayan iklim ve coğrafya, yerleşmelerdeki yapıların mimari özelliklerini de belirliyor.

Bölgenin gür bitki örtüsü içerisinde barınan, inşa eylemine uygun ağaçlar da mimariyi şekillendirmiş. Akarsu yataklarında bol miktarda bulunan taş malzemeler ahşap ile bir araya getirilerek Karadeniz mimarisinin kendine özgü dokusunu oluşturmuş. Doğu Karadeniz bölgesinin vadiler ile bölünmüş dik yamaçlarının yerleşim yerleri olarak seçilmesi de mimari eserlerin şekillenmesinde önemli bir yere sahip. Yamaç profiline oturtulan yapılar genellikle iki katlı olarak gelişme gösteriyor.

Bölgesel mimari planlama geleneğinde konut yapılarına ek olarak ihtiyaca yönelik geliştirilmiş serender, paska, meydan odası, ocak odası gibi yöreye özgü yapılar da gözlenir. Bu yapılar arasındaki serender, diğer yardımcı yapılardan öne çıkmakta ve bölge mimarisinin görünüşünü tamamlayan bir öğe olarak değerlendirilmeli.  (Orhan Özgüner, 1970).

Ahşap ve taş malzeme binlerce yıldır yapılarda taşıyıcı eleman, döşeme, çatı elemanı ve dış cephe kaplaması olarak kullanıldı. Doğu Karadeniz’de de yaygın olarak kullanılan ahşap ve taş malzemeleri pek çok farklı alanda kullanılmış. Bölgedeki yapılarda yaşama katını zeminden ayıran duvarlarda, ahır ve depo mekânlarının duvarlarında taş malzeme, üst katlardaki yaşama alanlarında ise ahşap malzeme kullanımı görülüyor. Yüksek nemlilikteki bölgedeki yapıların tabakalarına baktığımız zaman; sulu ya da nemli zeminden, nemi çok daha az tutan doğal taş duvara, bu malzemeden de neme dayanıksız ağaç malzemeye geçiş görülebilir.

Doğu Karadeniz Kırsal Mimarisi’ni yapım teknikleri açısından iki ana grup altında inceleyebiliyoruz. Yığma tekniği ve karkas tekniği olarak adlandırılan bu iki ana başlık da kendi içerlerinde bölümlere ayrılmakta. Yığma tekniğini taş yığma ve ahşap yığma şeklinde görebiliyoruz. Karkas tekniğini ise göz dolma ve muskalı dolma şeklinde görebiliriz.

Yapıların plan şemalarında merkezde yer alan sofa cepheyi de etkileyen bir diğer önemli bir öge.(Ögel 1979/1980:227; Batur vd 2005:19). Geleneksel Türk evi plan şemasını oluşturan temel plan unsurları yani sofaya (eyvan, hayat) açılan odalar bazı bölgelerde bazen farklı adlar altında fakat aynı amaç ve gereksinimlere yönelik olarak planlanmış. (Başkan 1988:8).

Kaan Çorbacı

#DoğuKaradenizMimarisi #Mimari #Tasarım


Sayfanın Başına Dön