DUNE ÜZERİNE
DUNE ÜZERİNE
DUNE ÜZERİNE
DUNE ÜZERİNE
DUNE ÜZERİNE
DUNE ÜZERİNE
DUNE ÜZERİNE
DUNE ÜZERİNE
DUNE ÜZERİNE
DUNE ÜZERİNE
DUNE ÜZERİNE
DUNE ÜZERİNE
DUNE ÜZERİNE
DUNE ÜZERİNE
DUNE ÜZERİNE
DUNE ÜZERİNE

DUNE ÜZERİNE

MİMARİ   26.12.2021

Frank Herbert'in altı kitaplık bilimkurgu serinin 1965’te yayımlanan aynı adlı ilk kitabından uyarlanan, Denis Villeneuve yönetmenliğindeki ‘Dune’ filmi duyulduğu ilk andan itibaren merak, gösterime girdiği günle birlikte de büyük bir ilgiyle karşılandı. Bu, 1984 yapımı ve David Lynch yönetmenliğindeki ilk uyarlamanın ardından gelen ikinci uyarlama. Elbette olası gelecek senaryoları ve ütopik/distopik dünyalar üzerine kurulu her filmde olduğu gibi Dune da senaryo, oyunculuk, metin, kurgu gibi temel başlıkların yanı sıra, yaratılan dünyanın tasarımı üzerinden de değerlendirildi ve değerlendirilmeye devam ediliyor. Benzer serilerde olduğu gibi burada da yaratılan dünya gelecekte olsa da içinde geçmişten fazlasıyla referanslar taşıyor. Hikâye 10.000 yıldan daha uzak bir gelecekte geçse de  tam da bu nedenle hiç de ‘uzak’ görünmüyor…

Teknolojinin tüm nimetlerinden faydalanılmış olsa da filmin yönetmeni Villeneuve’ün yaklaşımı özel efektlerle dolu bir hikâye ortaya çıkarmaktansa, fiziksel yaratımın öne çıkması yönünde olmuş. Oyuncuları bu şekilde yönlendiren yönetmenin bu yaklaşımı sonuçta yapımın tasarımında da kendini gösteriyor.

Filmin çöl sahneleri ve dış mekân çekimleri, gezegenlerin de birbirinden farklı özellikte olmasından ötürü, Abu Dabi, Ürdün, Norveç olmak üzere birden fazla yerde gerçekleşmiş. Üç farklı gezegende yer alan saraylar ise yönetmenin Blade Runner 2049 filminin de bir kısmını çektiği Budapeşte’deki sdevasa tüdyolarda kurulmuş. Yapımın tasarımcısı Patrice Vermette’in verdiği bilgiye göre iç tasarımları son derece sade ancak yapı olarak çok görkemli, oldukça köşeli, kalın taştan yapılmış ve ışık alan kuyuların dikkat çektiği bu sarayların tasarımında kitapta yer alan izlerden yararlanılmış. Bu sarayların tasarımları ve özellikle iç mekânlar orta çağ Japonya’sını çağrıştırıyor. Tasarım ekibi için en öncelikli mesele mimarlık ve tasarımın, hikâye anlatımını destekler ve hatta kuvvetlendirir nitelikte olması. Vermette verdiği röportajda, yarattıkları bu yepyeni evrende, İkinci Dünya Savaşı’nda kullanılan sığınaklardan, Mısır ve Aztek piramitlerinden, brutalist mimariden ya da ’60-70’lerin önemli İtalyan kolektifi Superstudio’dan etkiler olduğunu belirtiyor. (kaynak: architecturaldigest)

Karakterlerin bir yerden bir yere gitmek için kullandıkları helikopter benzeri ‘ornitopter’ ise çok özgün bir tasarım. Yaratılan dünyanın en temel unsuru olan şiddetli rüzgâr ve kum fırtınalarına dayanıklı bir formda olması esas olan yusufçuk benzeri ‘ornitopter’den film için 2 adet üretilip, post-prodüksiyon sırasında özel efektle yalnızca kanat kısmı eklenmiş. Filmdeki diğer tasarım detaylarından biri de film boyunca kullanılan kilimlerin hepsinin Danimarka’da yapılmış olması.

#DUNE #FrankHerbert


Sayfanın Başına Dön