İKONİK BATTERSEA ELEKTRİK SANTRALİ RESTORASYONU

Londra’da konumlanan ikonik yapı Battersea Elektrik Santrali, 30 yıl atıl halde bırakılmanın ardından WilkinsonEyre mimarlık ofisi tarafından yeniden hayata kazandırıldı.

Mimarlık ofisi, restorasyon sürecinde yapının tarihi dokusunu korurken, çağdaş eklemlemeler yaparak günümüze entegre etti.

WilkinsonEyre mimarlık ofisi, önemli binalar olarak anılan yapıların yerleştirildiği Grade II* listesinde yer alan ikonik yapı Battersea Elektrik Santrali’ni yeniden hayata kazandırdı.

1930 yılında İngiliz mimar Giles Gilbert Scott tarafından tasarlanan yapı, sonraki yıllarda dört baca formunun eklenmesiyle birlikte genişletildi. 1975-1983 yıllarında kullanımı devre dışı bırakıldı. Yaklaşık 30 yıldır atıl halde kalan yapı, WilkinsonEyre tarafından günümüze adapte edilerek hayata kazandırıldı.

Battersea Elektrik Santrali bugün, 100’den fazla mağaza, 46.000 metrekarelik bir ofis ve 254 dairesiyle hizmet veriyor. Mimarlık ofisi, binanın yeni işlevlerine göre restorasyon sürecini ilerletirken, elektrik santralinin orijinal alanlarını ve malzemelerini korumayı ve aynı zamanda vurgulamayı amaçlıyor. WilkinsonEyre direktörü Sebastien Ricard; ziyaretçilerin buradaki tarihi dokunun farkında olup benzersiz bir alanda bulunmalarını istediklerini belirtiyor. Yapıdaki ofis tasarımı da bu doğrultuda geliştiriliyor. Ofis kazan dairesi içine konumlanıyor.Böylece kotların içeriden görülmesine imkan tanıyor ve yükselen bacalara kadar yapının manzarası açık kalıyor.

Bina restorasyonu için önemli olan etmenlerden biri de; yapının elektrik santrali olarak hikayesini anlatmasına izin vermek. Mimarlık ofisi restorasyon sürecinde var olanın değiştirilmeden sahip olduğu hikayeleri aktarmasına ve eklemlenecek yeni hikayelerle dönüşümüne olanak sağlamayı hedefliyor.

Yapının zeminden itibaren 3 katı, mağazalara, kafelere ve restoranlara ayrılan bir alışveriş merkezine dönüştürülmüş. Yapıya giriş, Danimarkalı mimarlık stüdyosu BIG tarafından tasarlanan bir meydandan sağlanıyor. Giriş alanında bulunan yürüyen merdivenler, binanın ortasındaki geniş ofis alanı – Kazan Dairesi’ne çıkıyor. Türbin Salonları’na konumlandırılan mağazalar, dramatik bir atmosfer yaratırken ziyaretçilere alışveriş esnasında farklı bir deneyim sunuyor. Yapıdaki daireler ise var olan yapının yanlarına rezidans olarak eklemlenerek yerleştiriliyor. Dairelerin iç mekan tasarımları Michaelis Boyd imzası taşıyor.

Ricard, mekan tasarımlarını ve yerleşimlerini, optimum hacim, doğal ışık gibi unsurlara göre şekillendirdiklerini belirtiyor. Restorasyon sürecinde malzeme kullanımı yapının eski ile yeni harmanının arasındaki dengeli ilişkiyi koruyacak şekilde kurgulanıyor; tuğla ile cam ve tarihi seramik karolar ile çelik yan yana gelerek binanın orijinal haline çağdaş bir yorum getiriyor.

Battersea Elektrik Santrali’ne yapılan tüm yeni müdahaleler, var olan dokuya saygılı kalarak çağdaş eklemlemeler olarak şekilleniyor.