KADIKÖY'ÜN TARİHİ SİMGESİ: MODA İSKELESİ
KADIKÖY'ÜN TARİHİ SİMGESİ: MODA İSKELESİ
KADIKÖY'ÜN TARİHİ SİMGESİ: MODA İSKELESİ
KADIKÖY'ÜN TARİHİ SİMGESİ: MODA İSKELESİ
KADIKÖY'ÜN TARİHİ SİMGESİ: MODA İSKELESİ
KADIKÖY'ÜN TARİHİ SİMGESİ: MODA İSKELESİ
KADIKÖY'ÜN TARİHİ SİMGESİ: MODA İSKELESİ
KADIKÖY'ÜN TARİHİ SİMGESİ: MODA İSKELESİ
KADIKÖY'ÜN TARİHİ SİMGESİ: MODA İSKELESİ
KADIKÖY'ÜN TARİHİ SİMGESİ: MODA İSKELESİ
KADIKÖY'ÜN TARİHİ SİMGESİ: MODA İSKELESİ
KADIKÖY'ÜN TARİHİ SİMGESİ: MODA İSKELESİ
KADIKÖY'ÜN TARİHİ SİMGESİ: MODA İSKELESİ
KADIKÖY'ÜN TARİHİ SİMGESİ: MODA İSKELESİ
KADIKÖY'ÜN TARİHİ SİMGESİ: MODA İSKELESİ
KADIKÖY'ÜN TARİHİ SİMGESİ: MODA İSKELESİ
KADIKÖY'ÜN TARİHİ SİMGESİ: MODA İSKELESİ
KADIKÖY'ÜN TARİHİ SİMGESİ: MODA İSKELESİ
KADIKÖY'ÜN TARİHİ SİMGESİ: MODA İSKELESİ
KADIKÖY'ÜN TARİHİ SİMGESİ: MODA İSKELESİ
KADIKÖY'ÜN TARİHİ SİMGESİ: MODA İSKELESİ
KADIKÖY'ÜN TARİHİ SİMGESİ: MODA İSKELESİ

KADIKÖY'ÜN TARİHİ SİMGESİ: MODA İSKELESİ

MİMARİ   23.09.2022

Tarihi Moda İskelesi’nin tasarımını üstlenen NOVOS Mimarlık kurucuları Hande Ciğerli ve Mert Üçer ile restorasyon süreci üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

1916-1917 yıllarında dönemin önemli mimarlarından Vedat Tek tarafından tasarlanan Moda İskelesi, o zamandan beri pek çok işlevde kullanılmış. İlk olarak iskele olarak kullanılırken zaman içinde İngiliz Yat Kulübü ve sonra tekrar iskele olarak kullanılmaya devam edilmiş. Tek kat olarak tasarlanan yapı, Cumhuriyet öncesi dönemden itibaren pek çok tarihi olaya tanıklık etmiş ve yaşadığı talihsiz kazalarla birlikte atıl halde bırakılmıştı.

Kadıköy’ün simgelerinden olan tarihi Moda İskelesi, İBB Kültür Varlıkları Dairesi ve NOVOS Mimarlık işbirliğinde gerçekleştirilen restorasyon çalışması ile yeniden hayata kazandırıldı.

Moda İskelesi ile hakkında konuşmaya geçmeden önce sizden kültürel ve tarihi miraslarımız hakkındaki görüşlerinizi alarak başlayabiliriz. İstanbul tarihi ve kültürel miraslarıyla Türkiye’de önemli bir yere sahip. Bu miraslarımızın yeniden hayata kazandırılması, kent belleği, toplumsal bilinç, tarihi ve kültürel sürdürülebilirlik gibi pek çok açıdan özenle ele alınması gereken bir konu. Siz bu duruma nasıl bakıyorsunuz?

Hande Ciğerli: İstanbul, her noktasında bir kültürel mirasa ulaşabileceğimiz, çok katmanlı bir şehir. Ancak farklı yüzyıllara ait yapıların tek tek yok edilmesi buradaki büyük bir problem. İstanbul’un bu bağlamda bütün çehresi değişmeye başladı. İBB Kültür Varlıkları Dairesi, gördüğümüz kadarıyla bu değerlere sahip çıkıp, restore ederek bir kültür fonksiyonuyla tekrar hayata sunmayı hedefliyor. İstanbul’da bugün yapılan; bu yapıların korunması, tekrar hayata kazandırılması ve devam ettirilmesi.

Mert Üçer: Bir yapıyı hayata geri kazandırmak, restorasyonun yanında kamusal alanı da düşünmeyi gerektiriyor. Burada ‘’yeniden işlevlendirme’’ kavramının önemi ortaya çıkıyor. Yeniden işlevlendirmeyi düşünürken, kamusal ve özel alanın arasındaki o ince çizgiyi güzel çizmek gerekiyor. İşletme kısmı da çok önemli. Yeniden işlevlendirdik, bıraktık gittik değil de onun hassas bir şekilde ele alınması, hep gündemde tutulması gerekiyor. Dolayısıyla yeniden işlevlendirme sürecinde en iyi yöntemlerden biri de kültür sanat faaliyetlerini içeren programlar önermek.

Moda İskelesi’nin daha önce 2015 yılında restorasyon çalışması başlatılmış ve sonrasında belirli sebeplerde durdurulmuştu. Uzun zamandır atıl halde bırakılan iskele, gerçekleştirdiğiniz restorasyon çalışması ile yeniden hayata kazandırıldı. Kadıköy’ün önemli simgelerinden biri olan Moda İskelesi’nin restorasyon sürecinden bahseder misiniz?

Hande Ciğerli: 2015 yılında başka bir kurum tarafından başlatılan bir restorasyon çalışması yapılmış. Burası bir Vedat Tek binası, onun bıraktığı miraslardan birisi ve iskele olmasının dışında da bir değere sahip. Burası için önerilen restorasyon projenin zemin katı endüstriyel mutfak ekipmanları ile tasarlanmış büyük bir mutfak, üst katı ise kapalı oturma alanına sahip bir restorandı. Biz buradaki fonksiyon ve yerleşimi tamamen değiştirmeyi önerdik. Yapıdaki muhdes duvarları ve ekipmanları kaldırıp, Vedat Tek’in tasarımına uygun olarak restore edilmesini önerdik. Alanı farklı mahallere bölen duvarlar, mobilyalar ve teknik ekipmanları kaldırarak açık bir plan şeması oluşturduk. Tasarıma ait temel müdahalelerden biri buydu.

Mert Üçer: Bizim bu restorasyon sürecine en büyük katkımız, burayı mümkün olduğu kadar fonksiyonel bir alana dönüştürmek. 2015’te burası bir restoran gibi düzenlenmişti ve inşaatı da başlamıştı. Alt katı tek bir mekan haline getirdikten sonra üst kattaki asma tavanı kaldırıp mekanın hacmini genişlettik. Restorasyon süreci, buranın yeniden nasıl işlev kazanacağı fikri ile birlikte gelişti. İstanbul Büyük Şehir Belediyesi, yapıyı kamusal ve kültür sanat aktivitelerinin de olduğu bir fonksiyona kavuşturmak istiyordu. Biz buranın yaşar ve işler bir şekilde olması için bir kafenin de bu programın içinde yer almasını düşündük. Üst katta bazı küçük gösteriler, söyleşiler, konserler vs. yapılması planlanıyordu. Biz bu daha gündelik fonksiyonlar diyebileceğimiz aktiviteleri zemin katta topladık ve teras alanı ile birlikte çalışmasını sağladık. Üst katı, kütüphaneye özgün, daha sessiz, kütüphane işleviyle birlikte açık çalışma alanı olabilecek şekilde düzenledik.

Hande Ciğerli: Zemin kat, önerdiğimiz farklı fonksiyonlara altyapı sağlayacak şekilde tasarlandı. Örneğin; şu anda bir kafesi var, yakında vapurlar yanaşmaya başlayacak, bir ada seferi olduğunda bütün mobilyalar bir tarafa toplanabilecek ve bu senaryoda mekan, vapur bekleme salonuna dönüşecek. Akşam olduğunda ise koltuklarda bir akustik konser verilmesi planlanıyor, o zaman masaları çekiyorsunuz ve bir konser ortamı oluşturuyorsunuz. Bu programlar şu an belediye tarafında hazırlanıyor. Düşündüğümüz çok yönlü kullanım zemin katta oluşturuluyor. Burası, Moda Caddesi ve sahil yolunun devamı aslında ve o devamlılığı, buradaki kültür fonksiyonuyla noktalamış oluyoruz.

Mert Üçer: İşlevleri sıralamak gerekirse; vapur ve deniz taksi iskelesi, kafe, etkinlik alanı, kütüphane ve aslında en önemlisi de sahilin simgelerinden bir tanesi, Moda sahilinin bir parçası. Böyle olması yapıyı sahil yürüyüşüne de entegre ediyor. Burası yıllar içinde farklı işlevlerde kullanılmış; gazino, meyhane, çay bahçesi… Aslında o kadar sert bir işlev için çok büyük bir bina değil. O yüzden bu gibi fonksiyonlarda binanın çevresi de kullanılmış. Biz binanın kendisi dışındaki kısımlara müdahale etmemeye özen gösterdik. Böylece binanın kendisini bir heykel olarak ortaya çıkarmaya çalıştık. Proje süreci 1 ay inşaat süreci de 2 aya yakın sürdü.

Tarihi iskele, 1916-1917 yıllarında dönemin önemli mimarlarından Vedat Tek’in İstanbul’a kazandırdığı en önemli miraslardan biri. Tek kat olarak tasarlanan yapı, Cumhuriyet öncesi dönemden itibaren pek çok tarihi olaya tanıklık etmiş ve işlevleri de süreç içinde değişmiş. İlk olarak İngiliz Yat Kulübü olarak kullanılıp sonrasında iskele olarak kullanılmaya devam edilmiş. Ne yazık ki hava koşullarından dolayı yaşanan kazalarla birlikte Moda İskelesi de kent belleğinde muğlaklaşmış. Bu kadar tarihi olaya tanıklık eden ve farklı kültürleri barındıran bu yapının restorasyon sürecinde tarihi ve kültürel değerler hangi noktalarda korundu ve sürdürüldü?

Hande Ciğerli: Vedat Tek burayı ilk önce iskele olarak hayata geçiriyor, sonra İngiliz Yat Kulübü’ne dönüşüyor ve sonra tekrar iskele oluyor. Yeniden iskeleye dönüştürdükleri aşamada terasa çıkış yapıyorlar, açık bir teras alanı yaratıyorlar. Sonrasında bir gölgelik yapıyorlar ve son olarak çatı ekleniyor. O eklenti de süreç içinde kapatılarak 1.katı oluşturuyor.

İskele, yangından dolayı kullanıma kapanmış ve süreç içinde yaşanan talihsizliklerle işlevini yitirmiş. Bina ilk yapıldığında iskele fonksiyonu olduğu için alt kat açık bir mekanmış, sadece iki köşesinde güvenlik ve çalışanlara ait odalar varmış. Bu projede ilk yaptığımız o mekanı eski görünümüne kavuşturmak, kemerleri ve kolonlarıyla birlikte dış cepheyi korumaktı. Yapının cephesi de çok hasar görmüştü. Restorasyon sürecinde binanın kabuğu da toparlandı.

Mert Üçer: Yapıya mümkün olduğunca az müdahale etmeye çalıştık. Mimari olarak da gereksiz eklentilerinden arındırdık. İskelenin ana fonksiyonu olan bekleme bölümünü muhafaza ettik. Vapur yanaşmayacağı zamanlarda da farklı fonksiyonlara izin verecek şekilde hareketli mobilyalar tasarladık.

Hande Ciğerli: Yapının mimari diline bizim eklediğimiz az unsur oldu. Bu noktada kritik olan müdahaleler malzemelerde oldu. Yapıda eski döneme ait zemin kalmamış, zamanla aşınarak kaybolmuştu. Biz de ön plana çıkmayan, bütün programlar için sakin ve kalıcı bir altlık oluşturan beton zemini tercih ettik. Vedat Tek’in yapılarında sık sık gördüğümüz dokulu ahşaplar, çiniler ve seramikleri kullanarak özgün yapıyla uyumlu malzemelerle ilerlemeye çalıştık.

105 yıllık bir geçmişi olan iskele yıllar içinde farklı işlevlerde kullanılmış. Bugün ise vapurlarla kavuşarak iskele özelliğini korurken aynı zamanda kültür ve sanat mekanı olarak kullanılmaya devam ediyor. İskelede dikkatimizi çeken noktalardan biri kütüphane. Yapılan restorasyon çalışması ile eski işlevinin geri kazandırılmasına ek olarak İstanbullulara ilham verecek yaşayan bir mekana dönüşmüş. Bu noktada iskelenin tarihi değerinin kültür ve sanat ile harmanlandığı bir kurgudan bahsedebiliriz. Bu yeni kurguda ziyaretçilere nasıl bir deneyim sunmayı hedeflediniz?

Mert Üçer: Böyle bir yapıya kültür sanat fonksiyonu eklemek bir kütüphane işlevi eklemek gibi gözüküyor aslında ama biz bunun yanında küçük etkinliklerin olabileceği, kütüphanede minik konserlerin verilebileceği bir plan yaratmaya çalıştık. Oluşturduğumuz kurguda projenin bir parçası olarak, akustik konserler olacak, zemin katta lounge alanı olarak kullanılan yeşil koltuk küçük bir sahneye dönüşecek. Buradaki konserler, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi ve buranın işletmesi tarafından kayıt altına alınacak ve bir Youtube kanalıyla Moda İskelesi konserleri olarak yayınlanacak. İlerleyen zamanlarda bununla ilgili çalışmalara başlayacaklar.

Hande Ciğerli: Deneyimi biraz da halka bırakıyorsunuz burada. Altlık oluşturulduktan sonra mekanlar kullanıma açılıyor ve yapının kendi ölçeğine uygun olarak fonksiyonlarını üretmesine izin veriyorsunuz. Üst katta atölyeler, kitap söyleşileri yapılabilirken, zemin  katta kafe, akustik konser ve daha günlük buluşmalar için kullanılabiliyor. İstanbul gibi metropol bir şehirde farklı ölçeklerdeki mekanlar kendi ölçeğine uygun etkinlikler ile hayat bulabiliyor.

Önümüzdeki zaman diliminde NOVOS Mimarlık olarak bu gibi heyecan verici başka projeleriniz var mı?

Hande Ciğerli: Biz Mert ile 10 yıldır tanışıyoruz, 1 yıldır da birlikte iş yapıyoruz. NOVOS Mimarlık olarak hayata geçirdiğimiz ilk proje Moda İskelesi oldu. Şu an süregelen farklı ölçeklerde projelerimiz var. Karaköy’de şantiyesi devam eden bir performans salonu projesi, Ayvacık’ta konut projesi ve yine Karaköy’deki eski külah fabrikası restorasyon projesi bulunmakta.

Mert Üçer: Birtakım restorasyon projeleri, konut projeleri ve kamusal alan projelerimiz var. İBB Kültür Varlıkları Dairesi ile Büyükada’da bulunan Taş Mektep üzerine bir yeniden işlevlendirme projemiz var. Orada da yine buradaki problem var; atıl halde bırakılmış çok değerli bir yapı.

Hande Ciğerli: Onun çalışmalarına başlayacağız, kamusal bir alana dönüştürmeyi hedefliyoruz.

  • Proje Adı: Moda İskelesi
  • Proje Yeri: Kadıköy / İstanbul
  • Proje ekibi: Hande Ciğerli, Mert Üçer, Zeynep Burçoğlu
  • İşveren: İstanbul Büyük Şehir Belediyesi
  • Ana yüklenici: İBB Kültür Varlıkları Dairesi Başkanlığı
#Moda İskelesi #NOVOS Mimarlık #Hande Ciğerli #Mert Üçer #İstanbul Kültür Varlıkları Dairesi #restorasyon #Vedat Tek #yeniden işlevlendirme


Sayfanın Başına Dön