KENTİN DİKEY YEŞİLLİĞİ
KENTİN DİKEY YEŞİLLİĞİ
KENTİN DİKEY YEŞİLLİĞİ
KENTİN DİKEY YEŞİLLİĞİ
KENTİN DİKEY YEŞİLLİĞİ
KENTİN DİKEY YEŞİLLİĞİ
KENTİN DİKEY YEŞİLLİĞİ
KENTİN DİKEY YEŞİLLİĞİ
KENTİN DİKEY YEŞİLLİĞİ
KENTİN DİKEY YEŞİLLİĞİ
KENTİN DİKEY YEŞİLLİĞİ
KENTİN DİKEY YEŞİLLİĞİ
KENTİN DİKEY YEŞİLLİĞİ
KENTİN DİKEY YEŞİLLİĞİ
KENTİN DİKEY YEŞİLLİĞİ
KENTİN DİKEY YEŞİLLİĞİ
KENTİN DİKEY YEŞİLLİĞİ
KENTİN DİKEY YEŞİLLİĞİ
KENTİN DİKEY YEŞİLLİĞİ
KENTİN DİKEY YEŞİLLİĞİ

KENTİN DİKEY YEŞİLLİĞİ

MİMARİ   8.10.2020

Kentlerde yaşanan sıkışmışlık, ihtiyaçlar için yaratıcı çözümler geliştirme eğilimini ortaya çıkardı. Bu ‘yaratıcı çözümler’e bir örnek de dikey bahçeler. Dikey bahçeler, bir yandan kentin sürekli müdahaleye uğrayan yeşil alanları için alternatif yaratıyor, bir yandan da kentin yeşil alan görmeye alışık olunmayan noktalarında da nefes alanı açıyor.

Dikey bahçe tasarımının en güncel örneklerinden birisi, Litvanya’nın Riga kentinde, iç mimarlık ofisi Annvil tarafından gerçekleştirildi. Kent ve tarım alanları arasındaki etkileşim üzerine çalışmalar yürüten tasarım ofisinin gerçekleştirdiği ‘g(u)arden’ isimli proje, şehrin ilk kentsel dikey bahçesi olma özelliğini taşıyor. Bahçe,  bölgedeki merkezlerden ve fidanlıklardan temin edilen bitkilerden oluşuyor ve kent sakinleri, buraya yerel üretip, doğal kaynakları korumaya davet ediliyor. Bu bağlamda projenin amaçlarından biri sürdürülebilir ve etkin kentsel çevre etrafında şekillenecek tartışmalar yaratabilmek. Projenin tasarımcıları ‘g(u)arden’in insanların gerçek hayat, fiziksel dünya ve doğaya yakın olma konusundaki ilgilerini yakalamayı hedeflediklerini belirtiyorlar. Bunun ancak kentin içinde daha fazla yeşil alan yaratarak mümkün olabileceğine inanan tasarımcılar, bu alanların aynı zamanda kentteki çeşitli grupların bir araya gelebilecekleri sosyal alanlar niteliğinde de olabileceğinin altını çiziyorlar. Bu sayede, kentin ihmal edilmiş alanları da değerlendirilmiş oluyor.

Proje aynı zamanda kent içinde yetiştirilen yenilebilir bitkilerin, sebze ve meyvelerin içerdiği risk faktörlerini incelemek için oluşturulan daha kapsamlı bir çalışmayı da hedefleyen bir pilot proje. Araştırma kapsamında yerel hava ve suyun mikrobiyolojik bileşimlerinin kent bahçelerinde yetiştirilen bitkiler üzerindeki etkilerinin analiz edilmesi isteniyor.

Uluslararası mimarlık camiasında dikey bahçeler üzerine çeşitli projeler gerçekleştiren ve bu anlamda önemli bir birikim sahibi olan isimlerin başında İtalyan mimar Stefano Boeri geliyor. Yıllardır İtalya, Çin, Brezilya gibi dünyanın çeşitli ülkelerinde dikey Orman / bahçe projeleri gerçekleştiren Boeri’nin ‘İlk Dikey Ormandan Öğrenmek / Learning From the First Vertical Forest’ başlıklı bir manifestosu da var. Manifesto Boeri’nin ilk dikey orman projesinden öğrendiklerinden oluşuyor ve maddeler, dikey bahçe / orman temasının neden önemli olduğuna dair bilgiler içeriyor. VF01 projesiyle ilgili önemli bilgilerin olduğu manifestonun 9 maddesi şu şekilde;

  • Modern kentlerin çevresel anlamdaki kurtuluşu için gerçekleştirilen bir projedir.
  • Tümüyle ağaç yaprakları ve bitkilerle kaplı yeni nesil çok katlı kent binasıdır.
  • Kentsel alanlarda, mimari ve doğanın bir arada bulunmalarını ve karmaşık kent ekosistemleri yaratılmasını teşvik eden bir mimarlık aracıdır.
  • Kentte var olan ağaçların sayısını katlar.
  • İnsanların yaşadığı ağaç kuleleridir.
  • Kent yüzeylerini ‘demineralize’ eder.
  • Kentsel çevre kirliliğini ve enerji tüketimini azaltır.
  • Kentsel biyoçeşitlilik çarpanı işlevi görür.
  • Sürekli değişen bir kentsel dönüm noktası konumundadır.
#dikey bahçe #yeşil alan #kent #Stefano Boeri #VF01 #Learning From the First Vertical Forest #Annvil Interior Design #g(u)arden


Sayfanın Başına Dön