"Liman Kenti Konuşmaları. İstanbul.Anvers."
"Liman Kenti Konuşmaları. İstanbul.Anvers."
"Liman Kenti Konuşmaları. İstanbul.Anvers."
"Liman Kenti Konuşmaları. İstanbul.Anvers."
"Liman Kenti Konuşmaları. İstanbul.Anvers."
"Liman Kenti Konuşmaları. İstanbul.Anvers."
"Liman Kenti Konuşmaları. İstanbul.Anvers."
"Liman Kenti Konuşmaları. İstanbul.Anvers."

"Liman Kenti Konuşmaları. İstanbul.Anvers."

MİMARİ   27.10.2015

Avrupa’da, başta Belçika’da ve Belçika’nın komşu ülkelerinde Ekim 2015-Ocak 2016 tarihleri arasında gerçekleşecek olan, “Europalia  Turkey 2015” kültür ve sanat festivalinin üç ana sergisinden biri Murat Tabanlıoğlu’nun  küratörü olduğu "Port City Talks. Istanbul.Antwerp.” (“Liman Kenti Konuşmaları. İstanbul.Anvers.”) Sergi, Ekim 2015 - Ocak 2016 tarihleri arasında  Belçika’nın liman şehri Anvers’te  MAS Müzesi'nde yer alacak.

Su, kentlerin kurulması ve gelişmesinde hayati olmuştur; su kıyısında yer almak aynı zamanda sanayi gelişimini  teşvik etmiş, dolayısyla ticaret faaliyetlerini arttırmış,  böylelikle limanlar da tekrar kentler için canlandırıcı rol oynamıştır. Ancak, bugün, tüm dünyada endüstriyel faaliyetler ve ticaret yöntemleri ve buna bağlı olarak kent-liman ilişkisi  gibi ekonomi ve sosyal hayat değişti. Bir liman kenti olarak görüntüsünü ve temsiliyetini korumasına rağmen  İstanbul da liman olarak özelliğini kaybeden kentlerden biri.

İstanbul dünyanın en büyük ve en eski kentlerinden biri. Kökleri, liman olarak önemi de dahil olmak üzere, derin bir geçmişe uzanıyor.

Hollanda, Fransa ve Belçika’dan geçen Escaut Nehri’nin kıyısında kurulan, Flamanların “Antwerpen” dedikleri şehir, nehir kıyısındaki stratejik konumuyla Roma İmparatorluğu ve İngiliz adalarını birbirine bağlayan bir merkez olarak ticaret ve  sanat alanında etkin olmuş. 

Sergi , İstanbul’un denize dair özgün nesneleri ve  simge değerleri üzerinden, liman ile liman arkası kara ilişkilerini araştırarak bir anlatı kurguluyor ve eşzamanlı olarak Anvers kenti de bu anlatıya eşlik ediyor.

Bir zamanlar liman olan kentin “Liman Unsurları”

Tarihte  önemli bir liman ve hala stratejik bir deniz koridoru olmasına rağmen İstanbul bugün kendini öncelikli olarak bir liman şehri olarak  değil ancak sularla çevrili bir kıyı kenti olarak sunmakta. Kent suyla doğrudan temasını neredeyse kaybetmiş,  hatta, İstanbulluların günlük hayatta artık nadiren deniz yolu ulaşımında kullandığı , şehrin alameti farikası  "Boğaziçi"  ve "Altın Boynuz" sadece değerli  manzara unsurları haline gelmişken kentlinin bu sahili nasıl kullandığı, farkettiği, gözardı ettiği çeşitli işlerle sergiye taşınıyor. Başta  İstanbul’u tespit eden özellikli topoğrafyası olmak üzere, kentin daimi ve geçici nesneleri serginin odağı.

İstanbul Arkeoji Müzesi, Deniz Müzesi ve Koç Müzesi’nden ödünç alınan  tarihi eserlerin yanısıra, Murat Tabanlıoğlu bu sergiyi de  gençlerlerle ve onların yeni işleri ile, kimi zaman görüp farketmediğimiz veya hiç aşina olmadığımız açılardan, şehri yeniden anlatmak biçiminde kurgulamayı tercih ediyor.

Refik Anadol, Hasan Deniz, Emre Dörter, Alican Durbaş, Çigdem Borucu Erdoğan, Sabit Kalfagil, Ömer Kanıpak, Volkan Kızıltunç, Cem Kozar- Işıl Ünal (PATTU), Els Vanden Meersch ve Ali Emir Tapan’ın güncel işlerinin çoğunlukla dijital görselleştirme ile yer aldığı sergide Yenikapı buluntularından, Bizanslıların Haliç’e germiş olduğu zincire birçok tarihi nesne de yer alıyor.

#Port City Talks #istanbul #antwerp #MuratTabanlıoğlu #urbanism


Sayfanın Başına Dön