OLİMPİYATLARDAN GERİYE KALAN
OLİMPİYATLARDAN GERİYE KALAN
OLİMPİYATLARDAN GERİYE KALAN
OLİMPİYATLARDAN GERİYE KALAN
OLİMPİYATLARDAN GERİYE KALAN
OLİMPİYATLARDAN GERİYE KALAN

OLİMPİYATLARDAN GERİYE KALAN

MİMARİ   12.04.2021

Milyon dolarla yatırılaran inşa edilen olimpiyat köylerinin, stadyumların ve yapıların geleceği, kente nasıl bir miras bıraltığı ve sürdürülebilirliği meselesi zaman zaman gündeme geliyor. Pandemi ile birlikte ileride daha da gelecek gibi görünüyor.

Olimpiyatlar dünyanın en önemli spor olayları. Tarihsel olarak geçmişi bu kadar eskiye dayalı bu küresel organizasyonların etrafında oluşan ekonomi her geçen yıl gittikçe büyüyor. Konu yalnızca spor olmanın çok ötesinde, kültürel, sosyal, ekonomik ve politik bir mesele. Ve elbette olimpiyat kentlerinde yaşanan dönüşüm itibariyle de tasarım ve mimariyle de hayli ilişkili. Zira olimpiyatların gerçekleştiği kentlerden bazılarında organizasyon sonrasındaki gündelik kent yaşamında bu denli iddialı yapıların nasıl bir yeri olduğu / olacağı bir tartışma konusu. Ayrıca konu sürdürülebilir tasarım ve mimari açısından da önemli.

Pandeminin olimpiyatlara uzun vadede ne şekilde yansıyacağı ve organizasyonun yapılış şeklinde nasıl bir etki bırakacağı merakla takip edilen konulardan biri. Bununla birlikte, mimari ve kent ilişkisi tarafından bakıldığında akla gelen bir diğer konu da, kentte yapılan hayli iddialı stadyum inşalarının, olimpiyatlardan sonra kentte nasıl bir yaşam sürdürdüğü… Bu alanlar organizasyon sonrasında anlamlı bir şekilde değerlendirilebiliyor mu, yoksa kentin içinde kütlesi boş ve ölü bir yapı olarak mı kalıyor?

Bu konuda sunulan çeşitli kapsam ve ölçeklerde profesyonel çalışmalar mevcut. Örneğin Adrian C. PittsHanwen Liao tarafından yazılan ve 2009’da yayımlanan ‘Sustainable Olympic Design and Urban Development’ kitabının odağı, bu alanda sürdürülebilir bir tasarım yaklaşımının nasıl başarılı bir şekilde geliştirebileceği ve olimpiyata ev sahipliği yapan kente olumlu bir çevresel, kentsel miras bırakma ihtimali. Bu alandaki bir diğer çalışma da, tartışmalara izleyicileri de çekebilmek üzere, 2016 yılında İsviçre’nin Lozan kentinde The Olympic Museum’da gerçekleşen ‘Stadiums: Past and Future’ başlıklı sergi. Bu serginin temel yaklaşımı ise, stadyumlara yalnızca mimari açıdan değil daha bütünsel bakmak ve bu yapıların kentsel peyzajı değiştirdiğini ve bir miras bıraktığını kabul etmek üzerine kurulu.

Bu konuda önemli bir tartışma Londra Olimpiyat Stadyumu için yapılmıştı. 2012 Yaz Olimpiyatları için inşa edilen ve Populous mimarlık stüdyosu tarafından tasarlanan stadyumun oyunlar sona erdikten sonraki kullanımı tartışma yaratmıştı. Yapılan bir ihale sonrasında Premier Lig takımlarından West Ham United FC tarafından 2014 yılından itibaren kullanılacağı açıklanan stadyuma takım ancak bundan iki yıl sonra, 2016 yılında taşınabildi. Bu süreçteki en büyük tartışma ise, olimpiyat coşkusunun ardından stadyum için sağlam bir planın olmamasının ortaya çıkmasıyla yaşanmıştı.

Benzer bir süreç Tokyo’yu da bekliyor olabilir. Tokyo 2020 Olimpiyatları’nın 23 Temmuz-8 Ağustos 2021 tarihlerinde gerçekleşmesi planlanıyor. Olimpiyatlarda 42 stadyumun kullanılacağı açıklandı. Bunlardan biri, 1964 yılında inşa edilen ve Japon mimar Kengo Kuma tarafından olimpiyatlar için yeniden tasarlanan ulusal stadyum. Yapının yeniden tasarımı için düzenlenen yarışmayı Zaha Hadid’in yaptığı tasarım kazanmasına rağmen, Toyo Ito ve Kengo Kuma’nın tasarımları arasından bir seçim yapılarak, Kuma’nın tasarımıyla ilerlenmesine karar verilmişti. Japon bir mimarlık ofisinin tercih edilmesinde elbette çeşitli bütçe hesaplamalarının, halkın tepkisinin ve gelen eleştirilerin etkili olduğu tahmin edilebilir.

Elbette olimpiyat oyunlarının toplumlara, spor ve kültür ağına ve turizm etkisine kattıkları ortada. Ancak artan maliyetler göz önünde bulundurulduğunda olimpiyatın gerçekleştiği kente faydadan çok zarar getirdiği görüşünde olanlar da var. Smith College Ekonomi Profesörü Andrew Zimbalist, 35-40 farklı atletik mekâna ihtiyaç duyulan organizasyon için koşullara bağlı olarak yaklaşık 2 milyar dolara mal olabilecek olimpiyat köylerine ihtiyaç olduğunu açıklamıştı bundan birkaç yıl önce (‘No One Wants to Host the Olympics Anymore - Will they go Away?’, Business Insider ). Bu durumda olimpiyatlara ev sahipliği yapmanın olumsuz kentsel etkilerini hafifleten, yaratıcı ve sürdürülebilir mimari yaklaşımlar olumsuz algıyı kırabilir.

Bazı kentlerde de olimpiyat stadyumları benzer amaçlı spor etkinlikleri için yenilenerek kullanılmaya devam ediyor. Örneğin Montreal Yaz Olimpiyatları için 1976’da açılan 56.000 izleyici kapasiteli stadyum, yeni bir çatı düzeneğiyle birlikte 2026 FIFA Dünya Kupası’nı ağırlamaya hazırlanıyor ve çatı inşaatına 2024’te başlanması planlanıyor. Ancak bu yeni çatının maliyeti de yaklaşık 150-200 milyon dolar olarak açıklanıyor. Pandeminin bu tip çok seyahatli, uzun süreli ve yoğun katılımcıyla izleyici kapasiteli etkinlikler üzerindeki etkilerinin ve buna karşılık geliştirilen çeşitli dijital ve fiziksel hibrit kurguların tartışıldığı günümüz koşullar altında belki de bu maliyetler ve geri dönüşleri yeniden değerlendirilecek.

#Olimpiyat #stadyum #pandemi #SustainableOlympicDesign #İnovasyon #sürdürülebilirlik


Sayfanın Başına Dön