GELENEKSEL DEĞERLERİN ÇAĞDAŞ YANSIMASI

Rocco Design Associates tarafından tasarlanan Hong Kong Palace Museum (Hong Kong Saray Müzesi), bölgenin kültürel gelişiminin bir parçası olarak tasarlanıyor ve yeni nesilleri Çin’in kültürel tarihi ile buluşturan bir platform olarak kurgulanıyor.

Mimarlık ofisi, Çin’in geleneksel mekansal kavramlarını çağdaş bir şekilde mimariye entegre ederek, Çin’in kültürel mirasını günümüze yansıtmayı hedefliyor.

Hong Kong Palace Museum (Hong Kong Saray Müzesi), West Kowloon Cultural District – WKCD (West Kowloon Kültür Bölgesi) gelişiminin bir projesi olarak Rocco Design Associates tarafından tasarlandı.

Yapı; Çin sanatı, antika eserler ve ‘ulusal hazine’ olarak kabul edilen nesnelerin de aralarında bulunduğu 900’den fazla objeye ev sahipliği yapıyor. Hong Kong için yeni bir kent merkezi olmakla birlikte yeni nesilleri Çin’in kültürel tarihi ile buluşturan bir platform olarak kurgulanıyor. Bu doğrultuda tarihi eserlere yeni bir ışık tutmak üzere interaktif ve deneyim odaklı sergiler gerçekleştirilmesi hedefleniyor.

30.000 metrekarelik bina, WKCD’nin batı kıyısında konumlanıyor ve Victoria Limanı’nın panoramik manzaralarına bakıyor. Rocco Design Associates, Çin’in geleneksel mekansal kavramlarını çağdaş bir şekilde mimariye entegre ederek, Çin’in kültürel mirasını günümüze ulaştırmayı hedefliyor.

Pekin Sarayı’ndaki sıralı avlulardan ilham alarak mekansal keşif kavramına odaklanan müze, ziyaretçileri yukarıya yönlendiren üç avlu olarak şekilleniyor. Yapının dikey olarak kurgulanması, Hong Kong’un kalabalık ve kompakt kentsel dokusuna atıfta bulunuyor. Zeminde, olabildiğince açık alan ve peyzaj alanları kurgulanıyor.

Yapıdaki üç avlu, bölgenin farklı yönlerinde panoramik manzaralar sunuyor. Girişteki avlu, Batı Kowloon Kültür Bölgesi’nin doğusuna yöneliyor. Güney Avlusu ve seyir alanı, bölgenin güney bölgesine odaklanarak Hong Kong’un ikonik siluetinin manzarasını sunuyor. Yapının en üstünde konumlanan Batı Avlusu ise bölgedeki Lantau Adası ve Güney Çin Denizi manzaralarını görüş alanına katan batıya yöneliyor. Bu üç avlu; ziyaretçilerin sergiler üzerine düşünebilecekleri, tartışabilecekleri, manzaraları izleyebilecekleri alanlar sunarak müzenin sosyal merkezlerine dönüşüyorlar.

Müze binasına; çeşitli enstelasyonların, geleneksek törenlerin ve dans performanslarının yer aldıkları bir meydandan giriş sağlanıyor. Yapının dalgalı forma sahip bronz tavanı, Pekin Sarayı’nın altın çatılarına atıfta bulunuyor. Aynı zamanda bu tavan binanın dikey bağlantılarını güçlendiriyor ve tüm bina için doğal ışık akışı sirkülasyonunu destekliyor. Tavan tasarımının heykelsi formu aynı zamanda yönlendirici bir unsur işlevi görüyor.

Sergi alanlarının büyük bir kısmı Jin hanedanlığına (MS 226-420) kadar uzanan objeler gibi tarihsel geçmişe dayalı sergilere ev sahipliği yaparken dördüncü kattaki sergi alanı, teknolojik olarak geliştirilerek, katılımcı odaklı geçici sergilere yer veriyor ve yenilikçi küratöryel deneyimlere olanak sağlıyor. Müzede aynı zamanda, Louvre içeriklerinin de dahil olduğu, farklı ülkelerden kültürel hazineler, Pekin’in hazineleriyle iletişim kurarak sergileniyor.

Yapıda, sergi alanlarıyla birlikte halka açık programlara ve film gösterimlerine ev sahipliği yapan 400 kişilik bir amfi, etkinlik alanları ve zemin katta bölgeyle etkileşim içinde olan restoran ve mağaza bulunuyor.