COVID DERSLERİ'NDEN TASARIMCILARA NOTLAR
COVID DERSLERİ'NDEN TASARIMCILARA NOTLAR

COVID DERSLERİ'NDEN TASARIMCILARA NOTLAR

TASARIM   6.03.2021

‘Sapiens’, ‘Homo Deus’ kitaplarından tanıdığımız tarihçi, akademisyen, yazar Yuval Noah Harari’nin Covid yıllarından çıkarılacak dersler üzerine yazısı (Lessons from a year of Covid) 26 Şubat tarihinde Financial Times gazetesinde yayımlandı. Daha önce ’21. Yüzyıl için 21 Ders’ ile dijitalleşmeye ve bunun hayatımızdaki etkisine odaklanan Harari, Covid üzerine yazısında da dijitalleşme üzerine önemli tespitler ortaya koyuyor. 

İnsansız Sistemlerin Etkisi

Harari’nin yazısında geçmiş salgınlarla bugün içinde olduğumuz koşullar anlamında ortaya koyduğu önemli ayrımlardan birisi şüphesiz biyoteknoloji ve dijital teknolojilerin, hastalığın tespiti ve tedavisinde yarattığı etki. Harari otomasyon sistemlerinin ve internetin etkilerinin de altını çiziyor. Verdiği örnek üzerinden geniş tarım alanlarında, geçmiş yüzyıllara göre çok daha az insan gücüyle, otomasyon üzerinden tarım faaliyetleri devam edebilmesinin, insanların bu koşullarda besin ihtiyaçlarını karşılamalarını sağladığını belirtiyor. Örneğin artık GPS özellikli tarım makinaları ile tarlalar çok daha yüksek verimle ve az enfeksiyon riskiyle hasat edilebiliyor. Ayrıca çıkan mahsulün ticareti ve ulaşımı da geçmiş yüzyıllardakinden farklı olarak çok daha az insanla ve yüksek kapasiteli gemi ve araçlarla yapılabiliyor. Yine Harari’nin yazısındaki örneğe göre 22 kişilik bir mürettebatla 200.000 bin ton yük taşınabiliyor. Dolayısıyla yaşanan kapanmaların tarım faaliyetleri üzerindeki etkilerinin geçmiş yüzyıllara göre çok daha az olduğunun altını çiziyor. Elbette Harari’nin bu tespitinin dünya üzerindeki tarım alanları, besin üreten araziler düşünüldüğünde yani dünya nüfusunun ne kadarını besleyen alanlar için geçerli olduğunu düşünmek de önemli. 

Pek çok meselede odağımızı kentlere yoğunlaştırmak gibi bir pratiğimiz var. Oysa dünya üzerinde kentsel yapıların dışında kalan araziler hala çok daha büyük bir yer kaplıyor ve üzerine düşünülmesi önemli. Geçtiğimiz yıl Guggenheim’da açılan, Covid nedeniyle bir süre kapanıp yaz aylarında yeniden bir süreliğine izleyici kabul eden ‘Countryside, The Future’ sergisinin de odağında bu konu vardı. Rem Koolhaas ve stüdyosu OMA bünyesindeki AMO araştırma bölümünün yürütücülüğünü yapan Samir Bantal’ın uzun süreli araştırmasının sonucu olarak ortaya çıkan sergi, genel olarak ‘kırsal’ alan şeklinde tanımladığımız arazileri, yalnızca besin ve bir oranda enerji ihtiyacımızı karşılayan alanlar olarak görmenin ötesinde, mimarların daha planlı bir şekilde odaklanması gereken alanlar olarak ele almayı tartışmaya açıyordu. 

Veri ve gözlem teknolojilerinin yaygınlaşmasının anlamı

Harari’nin dikkat çektiği diğer bir konu, pek çok insanın çalışma, öğretim faaliyetleri ve iletişim için çok hızlı bir şekilde tamamıyla çevrimiçi ortama geçmiş olması. Yazarın burada altını çizdiği nokta neredeyse bir gecede küresel ölçekte ofislerin, okulların, kurumların çevrimiçine dönmesi ve internette bir kesinti olmaması. Peki ya dijital altyapı çökerse? Harari’nin sorusu bu. Dolayısıyla dijital altyapımızı güvence altına almamız gerektiği yazısında ele aldığı konulardan biri. 

Yazarın dijitalleşmeyle ilgili altını çizdiği önemli bir mesele de veri toplama ve gözetim teknolojileri ile ilgili. Bu konu Covid ile birlikte daha geniş bir ölçekte tartışılmaya başlanmıştı zaten. Çünkü salgın geliştirilmekte olan gözetim ve veri teknolojilerinin kitlesel kullanım alanlarını daha da yaygınlaştırmayı meşrulaştıracak bir zemin yaratmış oldu. Hariri bu durumda elimizdeki verilerin isabetli ve güvenilir olduğuna dair soru işaretinin yanı sıra, neyi saydığımız ve neyi saydığımıza kimin karar verdiği gibi sorular üzerinden, meselenin bilimsellik dışındaki politik yanına dikkat çekiyor. Ve veri gözetiminin çift taraflı olması gerektiğini, yani bireylere yönelik gözetim artarken, bireylerin kurumlara karşı gözetiminin de mümkün olması gerektiğini söylüyor. 

Harari Covid yıllarından alınması gereken dersler başlığı altında yaptığı ekonomik ve politik açılımlarla, geleceğe dair bir takım tespit ve öngörülerde bulunuyor ve çerçeveyi geniş tutuyor. Elbette vurgu yaptığı meselelerin önemli bir bölümü küresel anlamda eşitlikçi bir yaklaşım ortaya koymanın ve uluslararası ittifak oluşturmanın gerekliliği üzerine. Tasarımcı ve mimarlar için yaptığı bu tespitlerin odaklandığı öncelikli alanların ise; son yıllarda zaten çeşitli bağlamlarda tartışılan, dijital teknolojilerin hem kent hem kırsal ölçekteki uygulama alanları, otomasyon, veri, gözlem sistemleri ve tüm bunların yaşam alanlarını ve üretim pratiklerimizi nasıl dönüştüreceği üzerine yoğunlaştığı söylenebilir. 

(kaynak: ft.com)

#Covid-19 #Covid-19 test kabini #pandemi #dijital #otomasyon #veritas #kırsal #Yuval Noah Harari


Sayfanın Başına Dön