2023 PRITZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ
2023 PRITZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ
2023 PRITZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ
2023 PRITZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ
2023 PRITZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ
2023 PRITZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ
2023 PRITZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ
2023 PRITZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ
2023 PRITZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ
2023 PRITZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ
2023 PRITZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ
2023 PRITZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ
2023 PRITZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ
2023 PRITZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ
2023 PRITZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ
2023 PRITZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ
2023 PRITZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ
2023 PRITZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ
2023 PRITZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ
2023 PRITZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ
2023 PRITZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ
2023 PRITZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ
2023 PRITZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ
2023 PRITZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ
2023 PRITZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ
2023 PRITZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ

2023 PRITZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ

MİMARİ   30.03.2023

2023 Pritzker Mimarlık Ödülü’nün sahibi, global ölçekteki projeleriyle bilinen David Alan Chipperfield oldu. Chipperfield, mimari yaklaşımıyla daha adil ve sürdürülebilir bir dünya yaratmaya katkıda bulunmayı hedefliyor.

Mimarlığın en büyük ödüllerinden bir olan Pritzker Mimarlık Ödülü, 1979’dan beri her yıl önemli konularda değer yaratan mimarlara veriliyor. 2021 yılında Anne Lacaton ve Jean-Philippe Vassal’a, 2022 yılında Francis Kéré’ye verilen ödülün 52. sahibi David Chipperfield oldu.

2023 seçim kurulu, ‘sürdürülebilirliğin yalnızca gereksiz olanı ortadan kaldırmak olmadığını, aynı zamanda fiziksel ve kültürel olarak kalıcı yapılar yaratmanın’ olduğunu belirterek, Chipperfield’ı ‘abartısız ve dönüştürücü bir etki yaratan kent mimarisine olan bağlılığından ve özgün mimari yaklaşımından’ dolayı kutladı.

David Chipperfield, ödül sonrasında ‘’Bu olağanüstü ödülü aldığım ve mimarlık camiasına ilham vermiş olan önceki kazananlarla bir arada anıldığım için çok heyecanlıyım. Bu ödülü, dikkatimi yalnızca mimarinin özüne ve anlamına değil, aynı zamanda iklim değişikliği ve toplumsal eşitliğizliğin varoluşsal zorluklarıyla ilgili yapabileceğimiz katkılara yönlendirmeye devam etmek üzere bir teşvik olarak alıyorum. Mimarlar olarak, sadece daha güzel bir dünya değil, aynı zamanda daha adil ve daha sürdürülebilir bir dünya yaratmada daha belirgin ve katılımcı bir role sahip olabileceğimizi biliyoruz. Bu zorluğun üstesinden gelmeli ve gelecek nesle bu sorumluluğu vizyon ve cesaretle benimsemeleri için ilham vermeliyiz.’’ açıklamasını yaptı.

Chipperfield, James Simon Galerie, Rive and Rowing Müzesi, Jumex Müzesi, Xixi gibi global ölçekte bilinen kamusal alan projelerine imza attı. Sizler için David Chipperfield projelerinden bir seçki derledik.

Mexico City’nin Polanco bölgesinde konumlanan Jumex Müzesi, geometrik formuyla öne çıkıyor. Müzede, Latin Amerika’nın en büyük özel çağdaş sanat koleksiyonlarından biri olan Jumex Koleksiyonu kalıcı olarak sergilenirken, yapı içerisindeki alternatif mekanlarda geçici sergiler kuruluyor. Yapı, sergi mekanlarıyla birlikte çeşitli atölyeleri ve konferansları da destekleyen bir platform olarak işliyor. Böylece, bölgedeki halkı, çeşitli amaçlar doğrultusunda müzeye yönlendiriyor. Bulunduğu bölgeyle güçlü bir diyalog kurmayı hedefleyen müzenin ritmik formdaki çatısı sayesinde mekana ve eserlere optimum gün ışığı sağlanıyor. Zemin kat, kamusal bir meydan ile bütünleşerek yapının şehirle kurduğu bağı güçlendiriyor. İç mekanda beyaz tonlarında bir beton kullanılırken, cephede ve çatıda yerel bir traverten kullanılıyor. Traverten kaplama yapının heykelsi formunu destekliyor. Jumex Müzesi, hem formu hem de malzemesiyle kentle bir bütünlük yaratıyor ve halkı mekana davet ediyor.

Berlin Müzeler Adası’nda Neues Museum ve James Simon Gallery’de neoklasik ve modern tasarımı harmanlayan Chipperfield, Müzeler Adası’nda bir dinamizm yarattı. Neues Museum, 1800’lerde inşa edilmiş ve 2.Dünya Savaşı sırasında büyük hasar alarak atıl kalmıştı. Müze, 2009 yılında Chipperfield tarafından 11 yıllık bir restorasyon süreci sonunda yeniden hayata kazandırıldı. Var olan mevcut bina korunarak gerçekleştirilen yenileme çalışması, yapının mimarisi ve malzemesinin vurgulanması fikriyle geliştirildi. Eklenen yeni kısımlar ise eski olanı taklit etmeden savaş döneminde yok olanı yansıtıyor. James Simon Gallery, Müzeler Adası’nın yeni giriş binası olarak hizmet veriyor. Galerinin cephesindeki ince kolonlar, Neues Museum’un kolonlarını çağdaş bir şekilde devam ettiriyor ve Neues Museum ile James Simon Gallery arasında bir avlu oluşturuyor. Binanın dış cephesi, yapının önemine ve çevresiyle kurduğu ilişkiye dikkat çekerken iç mekan ise kullanılan dökme betonun yarattığı pürüzsüz yüzeylerle öne çıkıyor. Alandaki beş müze arasında bir bağlantı işlevi gören bina, altıncı bir müze olarak karşımıza çıkıyor.

Kunsthaus Zurich projesi, 2008 yılında açılan uluslararası bir yarışma sonucunda hayata geçti. 2021 yılında halka açılan müze binası, Heimplatz meydanının kuzeyinde geometrik bir hacim olarak kurgulandı. Yapı, ilhamını bölgede bulunan 1842 yılında inşa edilmiş, İsviçre’nin eğitim sisteminde karşımıza çıkan eski bir kanton okulunun mimarisinden alıyor. Dış cephede kullanılan yerel kireçtaşı malzemesi, yapının bulunduğu coğrafyaya ve kültüre atıfta bulunuyor. Kalıcı ve geçici sergilere yer veren müze, erişilebilir ve az katlı tasarımıyla kamusal alan niteliği taşıyor.

1929’da inşa edilen Zhejiang Doğa Tarihi Müzesi, Çin’nin Hangzhou kentinde iki ayrı yapı olarak kurgulanıyor. Jeoloji, ekoloji ve paleontolojiyi kapsayan eserlerin sergilendiği müzenin 2. merkezi olarak nitelendirilen Chipperfield imzalı yapı, Hangzhou’nun kuzeyinde bulunan Anji’de konumlanıyor. Yeni bir kültür merkezi olarak tasarlanan yapı, topoğrafya üzerine kademeli şekilde yerleştiriliyor. Cephe, bölgenin killi toprağına uyum sağlaması için kırmızı toprak boyasıyla işleniyor. Dinazor fosillerinden, multimedya sergi ögelerine kadar eserlerin bulunduğu müze, peyzaj ile yapı arasında güçlü bir bağ kuruyor.

#2023 Pritzker Mimarlık Ödülü #David Chipperfield #James Simon Galerie #Rive and Rowing Museum #Jumex Museum #Xixi #Neues Museum #Kunsthaus Zurich #Zhejiang Doğa Tarihi Müzesi


Sayfanın Başına Dön