MARIA CRISTINA DIDERO
MARIA CRISTINA DIDERO

MARIA CRISTINA DIDERO

TASARIM   1.04.2022

Küratörlüğünü yaptığı pek çok sergi, etkinlik ve çeşitli yayınlar için kaleme aldığı yazılar üzerinden uluslararası tasarım ve mimarlık camiasının yakında tanıdığı bir isim olan Maria Cristina Didero'nun, alanda ilgiyle takip edilen Design Miami/nin 2022 yılı Basel ve Miami edisyonlarına liderlik edecek küratöryel direktörü olduğu açıklandı geçtiğimiz aylarda. Bu vesileyle Didero ile, Design Miami'nin bu yılki gündemiyle birlikte, tasarım ve mimarlık dünyasının içinde bulunduğumuz koşullar altındaki pozisyonu ve geleceği ile ilgili konuştuk. 

Röportaj: Bahar Turkay

Tasarımcıların bugün karşı karşıya oldukları en önemli mesele nedir sence?
Bu soru için teşekkür ederim. Elbette bugünün tasarımcılarının karşı karşıya oldukları sayısız zorluk var. Küresel ölçekte iklim değişikliği artık kaçınılmaz hale geldi. Günümüz tasarımcılarının doğal dünya ile uyum içinde yaşamanın sürdürülebilir yöntemlerini bulmak için tasarımın gücünden nasıl yararlanabileceğimizle ilgili dikkatle düşünmeleri gerekiyor. Kriz dönemlerinin büyük canlanmalara, aciliyet duygusuyla birlikte harekete geçilmesine ve bunun ilerleme için bir tür katalizör olmasına sahne olduğu sıklıkla gözlemlenir. Ben işimde hümanist bir yaklaşım benimseyerek, tasarımın ve aramızdaki yaratıcı değiş-tokuşun insanlığın günümüzde karşı karşıya olduğu bazı büyük sorunların çözümü için alternatif yaşam yollarına bakmamız konusunda nasıl yardımcı olabileceğini keşfetmekle ilgileniyorum. 

Tasarım endüstrisinin günümüz koşulları ve olası gelecek senaryoları ile yüzleşecek yeni söylemler geliştirmesine ihtiyaç var mı?
Tasarım endüstrisinin yapabileceği en kritik şeyin kültürler ve disiplinler arası bir söylemin içine dahil olmak olduğunu düşünüyorum. Tasarımın bizi daha sürdürülebilir, kolektif bir geleceğe doğru yönlendirebileceği çeşitli yolları düşünmeliyiz. Bu açıdan bakınca, birlikte daha uyumlu ve doğaya, hayvanlara saygı duyarak yaşamamızı sağlayacak yeni çözümlere öncülük etmek için kolektif gücümüzü kullanarak, endüstrinin ve dünyanın her yerinden farklı ses ve fikirleri bir araya getirmenin hayati önem taşıyacağını söyleyebilirim. İşimde her zaman disiplinlerarası bir yaklaşım benimsedim ve bu, fikir alışverişinin yapıldığı, kültür, yetenek, yenilikçilik, yaratıcılık ve öğretimin desteklendiği prestijli bir alan olma hedefindeki Design Miami/nin vizyonuyla da örtüşüyor. Bu etkinliğin en sevdiğim yanı, burasının bir buluşma noktası olması. Benim bütün işlerimde insana dayanıyor. Dolayısıyla bu bana çok anlamlı geliyor. 

Geride bıraktığımız 2 yıl boyunca pek çok bienal, trienal ve sergi pandeminin gölgesi altında gerçekleşti. Bu süreçten ne öğrendik sence? Tasarım, mimarlık camiası için bu platformlar bağlamında "yeni" olan ne var?
Pandemi nasıl yaşadığımız, nasıl çalıştığımız konularında pek çok açıdan yeniden düşünmemize neden oldu. Elbette küresel izleyiciye erişmek ve uluslararası tasarım camiasında diyalog ve fikir alışverişini desteklemek için dijital platformların önemi bir kez daha onaylandı. Design Miami/ dijital inovasyon yoluyla küresel ölçekte izleyicilerini genişletmenin yeni yollarını bulma konusuna eğiliyor. Son yıllarda çok yönlü bir platform olarak sunduklarını çeşitlendiriyor, kişisel ve dijital alanda mevcudiyetini genişletiyor ve pandeminin devam eden etkilerine karşılık hibrit modeller öneriyor. 2022 yılında ortaya çıkacak bu bağlamdaki heyecan verici fırsatları keşfetmeyi bekliyorum. 
Bunun yanı sıra Basel'de yüz yüze bir araya gelemeyecek olan katılımcıları/izleyicileri ve koleksiyonerleri bir araya getirecek ve mekandaki içerikle bağlantılanacak bir çevrimiçi deneyim de sunacağız. 

Geçmiş 10-15 yılda küreselleşme üzerine fazlasıyla konuştuk, tartıştı. Ancak son 1-2 yılda olan bitenlerin politik, sosyo-ekonomik ve çevresel etkileriyle birlikte yerel kaynaklar, yerel kültür ve yaratımın ne kadar önemli kazanımlar olduğunu da bir kez daha gördük. Bu farkındalığı tasarım gözünden nasıl okuyorsun?
Bugün karşı karşıya olduğumuz, baskıcı politik, sosyo-ekonomik ve çevresel meseleler karşısında tasarımın pozitif bir değişim yaratma gücü olduğuna kesin olarak inanıyorum. Tasarım sıradışı bir güç ve onu elimizden geldiğince daha da güçlendirmeliyiz. Yalnızca tasarım bağlamında değil, kültürel olarak ve elbette ilkim değişikliği tehdidi altındaki gezegenizin geleceğine çok daha geniş  baktığımızda çok kilit bir dönemden geçtiğimiz reddedilemez. Ben de tasarım kelimesinin günümüz zorluklarına verdiği karşılığın çeşitli yenilikçi anlamları üzerinden hareket ediyorum. Bu, az önce de paylaştığım gibi, Design Miami/ platformunun geleceğimiz için olumlu bir etki yaratmasını umduğumuz yaratıcı ve kültürel fikir alışverişi ve değişim bütünlüğünün içinde yer almadaki yaklaşımıyla da çok örtüşüyor. 

Tasarım ve mimarlık camiası için altını çizdiğimiz disiplinlerarası yaklaşım, alanın geleceği için ne anlama geliyor? Ve nasıl bir potansiyele sahip?
Tasarımın daha geniş toplumda yaratabileceği pozitif değişime dair çeşitli heyecan verici olasılıklara baktığımızda, disiplinler arası yaklaşımının, tasarımın çeşitli alanlarında yeni fikirlerin gelişimi için katalizör niteliğindeki yaratıcı bilgi alışverişini desteklemek bağlamında ne kadar büyük bir potansiyele sahip olduğunu görebiliriz. Bu potansiyelin yalnızca disiplinlerin birbiri arasındaki değiş-tokuşu ile sınırlı olmadığına, aynı zamanda kültürler arası değişimle de ilgili olduğuna inanıyorum. Tasarım camiasının en büyük gücü bir araya gelmesiyle ortaya çıkıyor. 

Design Miami'nin Basel ve Miami'de gerçekleşecek 2022 edisyonlarının küratöryel direktörü olarak görevlendirildin. Bu yıl katılımcılar / izleyiciler ne görmeyi beklemeli?
Bu küratöryel direktörlük, Design Miami/nin amiral gemisi niteliğindeki, Haziran ayında gerçekleşecek Basel ve Aralık ayında olacak Miami fuarları ile birlikte, Ekim ayında planlanan yeni Paris edisyonunu da içeriyor. 2022 yılındaki fuarlar için "The Golden Age / Altın Çağ" temasını belirledim. Elbette bu altın çağın şu anda içinde yaşadığımız döneme referans vermediğinin, bunun daha iyi bir gelecek için bir umut, bir tür dilek olduğunun ve hayal gibi bir yön seçtiğimizin yeterince açık olduğunu tahmin ediyorum. Tüm bunların ötesinde, bu tema sanat, tasarım ve teknolojideki yeniliklerin ve dehanın bizi daha iyi ve daha sürdürülebilir bir geleceğe götürebileceği umudunu yakarak, içinde yaşadığımız döneme toplu olarak yansıtmamız için doğrudan bir davet. Bu aynı zamanda Design Miami/nin küresel zihniyetiyle de örtüşüyor. The Golden Age, ütopik gelecek senaryoları ve idealize edilmiş tarihsel anlatıma da uyarlanabilecek şekilde, kültürler, zamanlar ve mekanlar arası incelenecek bir tema. Fuarın Basel ediyonu için tema tarihsel bir perspektiften ele alınacak. Golden Ages: Rooted in the Past başlıklı ediyonda alanda genellikle muhteşem tarihi parçalar sergilenecek. Fuar insan tarihinde dış güçler tarafından müthiş bir şekilde zorlandığımız noktaları yansıtacak ve bu kriz dönemlerinde insanlığı ileriya taşıyan dahiyane çözümlerin nasıl yükseldiği resmedilecek. Ve elbette Ukrayna'dan da bir proje sergileyeceğiz. 

 

#MARIA CRISTINA DIDERO #Design Miami


Sayfanın Başına Dön