VitrA, UNICERA 2022'DE ATMOSFER YARATAN YAŞAM ALANLARINA ODAKLANIYOR

VitrA tasarım direktörü Erdem Akan ile 7-11 Kasım tarihleri arasında gerçekleşen UNICERA 2022 fuarında banyo koleksiyonları, karo serileri, tasarım yaklaşımları ve sergi üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

VitrA, İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilen Uluslararası Seramik ve Banyo Fuarı UNICERA 2022’de en yeni banyo ve karo ürünlerini sergiledi. 

VitrA olarak, değişen yaşam stilleri ve banyo ritüellerine paralel olarak dinamik bir şekilde gelişen bir tasarım yaklaşımınız var. Çağdaş yaşamı, kullanıcıların gündelik hayatına getirdiğiniz yenilikçi çözümler ve zamansız tasarımlarla yansıtıyorsunuz. Bu parametrelerle koleksiyonlarınızı ortaya çıkarma sürecinizden bahsedebilir misiniz? Bir koleksiyonu çıkarırken tasarım sürecine nasıl başlıyorsunuz ve nasıl ilerliyorsunuz?

Eczacıbaşı, modern ve sağlıklı yaşamın öncüsü. Bu, bizim için tasarım yaparken her zaman yol gösterici bir motto oluşturuyor. Ürünleri tasarlarken geniş bir coğrafyaya karşı sorumlu olduğumuzu biliyoruz. VitrA, İngiltere’den Hindistan’a, İskandinav ülkelerinden Afrika’ya kadar çok büyük bir coğrafyada ticaret yapan ve oralara hizmet eden bir marka. Bu geniş coğrafyada da banyo alışkanlıkları, zevkler, beğeniler birbirinden farklılıklar gösteriyor. Dolayısıyla, VitrA olarak nasıl bu geniş coğrafyaya sağlıklı ve çağdaş yaşamı taşıyabiliriz sorusu, bizler için gerçek bir ilham alanı.

Tasarlarken ve üretirken göz önünde bulundurduğumuz bir başka değer; sürdürülebilirlik. Nasıl dünyadaki kaynakları en etkili şekilde kullanıp, fiziksel ve estetik açıdan uzun yıllar dayanabilecek, kalıcı olabilecek ve kullanıcıların yıllarca keyifle kullanabileceği bir banyo ortamı yaratabiliriz?

Son olarak da; VitrA markası sadece klozet ve lavabo tasarımı değil, banyonun tüm alanlarında; karo, su, armatür ve mobilya üzerine tasarım, üretim ve mühendislik yapan bir marka. Bu anlayışla nasıl bu birimleri birbirine entegre bir halde tasarlayabiliriz ve bir ürünler ağı oluşturabiliriz sorusu bizim için önemli.

Bütün bu soruları birleştirdiğiniz zaman burada gördüğünüz fuar ve sonraki yıllarda göreceğiniz ürünler ortaya çıkıyor. Net bir çizgimizin ve sınırımızın olması bize çok fazla hata yapma payı bırakmıyor. Bu sınırlar bizi bir yandan tanımlarken bir yandan da özgür kılıyor ve bu özgürlük alanı içerisinde projenin zorluğuna göre bazen 1 yılda, bazen 2 yılda, bazen de 4 yılda ürünler ortaya çıkıyor.

Origin, ArchiPlan ve Liquid gibi koleksiyonlarınızda ortak olarak gördüğümüz bir zamansız olma ve dünya dinamiklerine adapte olarak farklı karakterlere, mottolara ve işlevlere sahip olma özelliği var. Bu bağlamda koleksiyonlarınızdaki karakterlerin ilhamlarından bahsedebilir misiniz?

VitrA markasının bütün sırrı atmosferler yaratmak. Ürünlerin tekil olarak başarılı olmaması söz konusu değil ama bunun ötesinde bir araya geldiklerinde bir atmosfer yaratması hedefleniyor. Çünkü günün sonunda biliyoruz ki; kullanıcılar ve mimarlar bu ürünleri bir araya getirerek bazı mekanlar oluşturacaklar. VitrA markası tasarım departmanı olarak bizim buradaki görevimiz, bu ürünlerin uyumlu halde bir araya getirilebilme olasılıklarını arttırmak.

Örneğin bir gardırop düşünürsek; gardırobun içine olabildiğinde birbirine uyabilecek kıyafetler koymaya çalışıyoruz ki günlük modumuza ya da ihtiyacımıza göre bunları bir araya getirip kombinasyonlar yaratabilelim. Burada da, kullanıcıya ya da mimara bir özgürlük alanı tanımaya çalışıyoruz. Bunu sınırsız ürünle sağlamamak için de ürünlerin brbirlerine entegre olması bizim için çok önemli.

Bu atmosfer tasarımlarını ortaya çıkarırken yaptığımız ve yapmadığımız şeyler var. Basitçe söylemek gerekirse; VitrA romantik bir marka ve çok fazla duygusallıkla ilgili olan bir marka değil. Biz bunun yerine tasarımlara daha çok doğayı ve duyuları katıyoruz. Duyularımızı aktive edecek fikirleri veya detayları katıyoruz; dokunma, görme ve koklama hissini arttıracak neler yapabiliriz? Bunlar bizim derdimiz.

Aynı şekilde VitrA için çok önemli olan bir diğer parametre de, geometri; düz çizgiler, çizgilerin tekrarı, tanımlı daireler ve birbirleriyle geometrik ilişkide olan şekiller.

Kullanıcıların ve mimarları, doğayı ve geometriyi birleştirerek farklı kombinasyonlarda yarattığımız tasarımları, çeşitli şekillerde bir araya getirerek kendi özgür kombinasyonlarını yaratması bizim için en büyük ilham kaynağı.

Metropole Koleksiyonu, VitrA’nın deyimiyle ‘’Şehirde Yalın Bir Nefes’’ mottosuyla kaotik yaşamda yalınlığıyla ortaya çıkıyor. Metropole Koleksiyonu’nun ve koleksiyon kapsamında geliştirilen iki ayrı mobilya serisinin tasarım ve üretim sürecinden bahsedebilir misiniz?

Yeni Metropol Serisi, bahsettiğiniz gibi yalınlığıyla dikkat çekiyor. Bizim burada tasarım olarak eklememiz gereken şey şu; bu yalınlık içerisinde basit veya eksik gözükmeden nasıl sofistike ve daha olgun bir his verebiliriz? İnsanların farklı yaşlarda farklı ihtiyaçları oluyor. Bir kişinin 20’li yaşlarında ya da 30’ların başlarında aldığı banyo ile 40’ların sonlarına doğru aldığı banyo arasında bir miktar fark olmalı. Bu anlamda Yeni Metropol Serisi, biraz daha senior dediğimiz, daha olgun bir kullanıcı grubuna hitap etmeye çalışıyor. Bunu yaparken de şehirli, yalın, zamansız olmasıyla dikkat çekiyor. Bizim bu tasarımda eklediğimiz detaylar, ahşabın üzerinde ve bitişinde gördüğümüz çerçeveler, sofistike yaklaşımı yansıtıyor. Bu detayların küçük ama yeterli olduğuna inanıyorum.

VitrA, bir seri oluşturduktan sonra bunu nasıl daha maksimize bir şekilde üretebiliriz ki bu sayede kullanıcıya daha çok opsiyon verebilsin düşüncesiyle hareket ediyor. Bu yaklaşım, her zaman daha efektif, daha verimli, sadece kaynakların sürdürülebilirliği anlamında değil aynı zamanda stillerin ve fikirlerin sürdürülebilirliği anlamında da bizim için değerli.

Yeni Metropol serisi için oluşturduğumuz baz, farklı kapak tasarımlarıyla yeni bir arayış, yeni bir estetik önerme getirebilir mi sorusu, bizi Edge ile başladığımız Yeni Metropol Serisi’nde daha çizgisiz ve yalın bir tasarıma sahip olan Pure alt grubunu oluşturmaya teşvik etti. Edge, ahşap malzemesi ve detaylarıyla estetik bir dile sahipken, Pure, daha yalın ve modern renklerde, çerçevesiz bir tasarım yaklaşımına sahip.

UNICERA 2022’de daha önce görmediğimiz modepaper karolarını görüyoruz. Ayrışan tasarımı ve formlarıyla öne çıkan Modepaper karolarındaki ilhamınız nedir?

Karolarla ilgili iki konu var; 1.si modepaper, bizim mode serisinin bir devam koleksiyonu. mode, bildiğiniz gibi ton sür tonları ve kontrast renkleriyle birlikte 4 ana renkten oluşarak farklı modları refere ediyor. modepaper’da, her bir moda özel olarak farklı desenler seçip, bunları farklı şekillerde bir araya getirerek yeni bir tasarım oluşturduk. Bu tasarımlarda bir miktar kemerler gözüküyor ve bu kemerler klasik mimarideki kemerlere refere ediyor ancak asıl çıkış noktamız duvar kağıtlarında gördüğümüz desenleri nasıl karoya uygulayabiliriz sorusuydu. Seramik malzemenin kendine ait bir estetiği ve güzelliği var. Dolayısıyla duvar kağıdından daha farklı bir estetik önermede, bunu nasıl yapabiliriz sorusu bizim için bir çalışma alanı oluşturdu.

Modepaper karolarında, ayrışan tasarımı ve formuyla öne çıkan bir yaklaşım görüyoruz. Modepaper karolarının üretim sürecini tasarım üzerinden nasıl kurguladınız?

Burada çok özel uygulamalar var. modepaper karolarındaki desenlerin ve dokuların bazıları kabartılı. Üzerine gün ışığı vurduğunda farklı yansımalar yaratarak kullanıcının mutluluğunu ve huzurunu sağlayacağına inanıyorum. Bunun ötesinde mode serisiyle ıslak alanlar, zemin karoları ve yalın formlar arasında denge sağlanabilecektir. Kullanıcılar, karoların yerleşiminde özgürler, yanlış yapma imkanları yok, çünkü mode’da hangi modu seçerseniz, karoları kendi içinde sahip olduğu renklerle istediğiniz kadar harmanlayarak uyumlu alanlar yaratabilirsiniz.

Karo projelerinde, tasarım ve geliştirme süreci her zaman çok uzun ve süprizlidir. Çünkü başladığınız ve hayal ettiğiniz şeyler karoya uygulandığında, detaylandırıldığında ve 10-20 karo olarak döşendiğinde size yeni olasılıklar açar. Dolayısıyla karo tasarımının güzelliği, sabit bir fikre kapılmadan, üretimin ve sürecin getirdiği olanakları ve olasılıkları maksimum şekilde değerlendirmek olacaktır. modepaper projesinde çok tecrübeli tasarımcımız Tuba Büyükkaraduman ile çalıştık. Kendisi de bu konuda çok bilgili ve yetkili, dolayısıyla çok keyifli ve bir o kadar da zor bir süreç oldu. Çünkü burada 4 seri var; farklı modlar oluşturabilmek için 4’ünün de birbirinden farklı olması, benzerlikler ve farklılıklar taşıması gerekiyor. Dolayısıyla karolar, her bir alt seri yapıldıktan sonra bir araya gelişlerine göre ve high tuning dediğimiz hassas detaylandırmalarla tekrar ayarlandı. İterasyonu oldukça fazla bir çalışma oldu.

UNICERA 2022’deki sergi tasarımınızdan ve önümüzdeki zaman diliminde katılacağınız fuarlardan bahsedebilir misiniz?

VitrA karo, her sene yeni bir koleksiyon çıkarmaya çalışıyor ve bunu yaparken de geçmişteki serilerle ve sistemlerle uyumlu çalışabilmesine dikkat ediyor. Bu durum, ilk sorunuzda söylediğim gibi kaynakları doğru kullanmak adına VitrA olarak ortaya koyduğumuz bir değer.

Banyo içerisinde, banyo ürünleriyle uyumlu olması da tasarım stüdyosu için çok önemli bir konu. Günün sonunda kullanıcı karoları ve banyo ürünlerini bir araya getirecek. Her iki alanda da sürekli yenilik yapmaya devam edeceğiz.

VitrA’nın yıllar içerisinde geliştirdiği bir sergi tasarımı var. Bu sene bunu biraz daha katmanlandırdık; mimari teknik resimleri katarak, gerçek banyodan bir kesitmiş gibi sunarak ve ürün yanlarına yerleştirdiğimiz katalog açıklamalarıyla beraber üç katmanlı bir sergilemeye geçtik. Sergi tasarımında oldukça açık bir plan var, ağırlama alanına oturduğunuz zaman ya da alana girerken hem karo hem banyo alanlarını katmanlı yapılardan dolayı çok açık bir şekilde görebiliyorsunuz. Bu rahat okuma, VitrA’nın erişilebilir, ulaşılabilir ve aynı zamanda rahat çalışabilir bir marka olma felsefesini yansıtmayı amaçlıyor. Stantta bir bağlam, netlik ve açıklık hakim. Bu durum da markanın değerleriyle son derece örtüşüyor.

VitrA’nın iddiasını, bu fuarı, buradaki tasarım ürünleri ve buradan biraz daha fazlasını; akıllı ürünler, duvar arkası çözümler ve diğer yeni teknolojik ürünlerimizle birlikte Almanya’da her iki yılda bir olan ancak pandemiden dolayı ertelenen ISH Fuarı’nda sergileyeceğiz. Önümüzde bunun heyecanı ve coşkusu var.