İNSANİ BİR HAK OLARAK, TASARIMDA 'KONFOR'
İNSANİ BİR HAK OLARAK, TASARIMDA 'KONFOR'
İNSANİ BİR HAK OLARAK, TASARIMDA 'KONFOR'
İNSANİ BİR HAK OLARAK, TASARIMDA 'KONFOR'
İNSANİ BİR HAK OLARAK, TASARIMDA 'KONFOR'
İNSANİ BİR HAK OLARAK, TASARIMDA 'KONFOR'
İNSANİ BİR HAK OLARAK, TASARIMDA 'KONFOR'
İNSANİ BİR HAK OLARAK, TASARIMDA 'KONFOR'
İNSANİ BİR HAK OLARAK, TASARIMDA 'KONFOR'
İNSANİ BİR HAK OLARAK, TASARIMDA 'KONFOR'

İNSANİ BİR HAK OLARAK, TASARIMDA 'KONFOR'

TASARIM   17.11.2020

Design Emergency, krizler karşısında tasarımın sunduğu tepkileri araştırmak ve bunları tartışmak üzere, Paola Antonelli ve Alice Rawsthorn tarafından kuruldu. COVID-19 ile başlattıkları programla Antonelli ve Rawsthorn, ilk olarak tasarımın salgın sürecindeki rolünden başlayarak, ileride karşılaşacağımız olası karmaşıklıklar ve zorluklar üzerine, tasarım ve mimarlık alanının önde gelen liderleriyle programlar gerçekleştiriyorlar. Bu programlar, iklim krizi, barınma sorunu, afet, sağlık, bakım, sosyal yardım gibi konuları ele alan haftalık konuşmalardan oluşuyor. Design Emergency programı kapsamında Instagram üzerinden yapılan haftalık canlı yayınların son konuğu tasarımcı Ilse Crawford idi.

Rawsthorn’un "çalışmalarıyla besleyici, ilham verici ve sürdürülebilir bir yaklaşımın öncülerinden biri" olarak tanımladığı Crawford ile gerçekleşen konuşma ‘konfor’ başlığıyla programda yer aldı. Rawsthorn’un yürüttüğü konuşmada tasarımcı, gerçekleştirdiği projeler üzerinden küresel anlamda yaşam kalitemizi ve refahımızı artıracak bir etki yaratma gücüne sahip insani bir tasarım yaklaşımını nasıl geliştirdiğini paylaştı. Bu projeler arasında, kar amacı gütmeyen Food for Soul'un talep fazlası süpermarket malzemelerinden ihtiyaç sahibi insanlara sağlıklı yiyecekler sağladığı Refeterrio Felix topluluk mutfağı, özel ihtiyaç sahibi çocuklar için ev ve araştırma merkezi olarak işlev gören Kantor Centre okulu gibi projeler vardı

Rawsthorn ve Crawford’un konuşması; günümüz özellikle tasarım alanında konforun ne demek olduğu, gelecekte nasıl bir anlam taşıyacağı, öneminin arkasındaki neden, tasarımın etik ve ekolojik sorumluluğuyla ve tasrımcıların salgından sonra hayatımızı yeniden inşa etmek için karşılaştığı zorluklarla nasıl bütünleşebileceği, gibi sorular üzerine temellendi. Rawsthorn konforu, ‘etik, sürdürülebilirlik, anlatı, işlev, çeşitlilik’ gibi kriterler üzerinden tarifliyor. Crawford ise projelerindeki konfor özelliğini, ‘daha iyi, daha güvenli, estetik, sürdürülebilir ve temin edilebilir’ bir kapsamda tanımlıyor. Crawford’un bu anlamda öne çıkardığı güncel projelerinden biri Nanimarquina için tasarladığı Wellbeing koleksiyonu. Wellbeing koleksiyonunda üretilen kilimlerin özelliği, bu kriterler benimsenerek üretilmiş olmaları. Tekstil endüstrisinde yapılan üretimin büyük bir çoğunluğu çevre kirliliğine neden oluyorken ve aslında insan bedenine de zarar veriyorken, bu alanda aksine bir yaklaşımı tam anlamıyla benimsemek önemli. Crawford’un tasarladığı kilimlerin en önemli özelliği, makina olmadan, elde üretilmesi, ve tamamen yerel malzemelerin kullanılması. Böylece birbirlerinden farklı varyasyonlara sahip kilimlerin hepsi bir anlamda kusurluluk içeriyor.

Programda da altı çizildiği üzere, dünyada yaşamsal koşullara erişimin milyonlarca insan için eşit şekilde mümkün olmadığı günümüz şartlarında ‘konfor’ üzerine konuşmak sorgulanabilir bir durum. Rawsthorn’un yönelttiği sorulardan en çarpıcı olanı tam olarak bununla ilgili idi. Crawford ise ‘konfor’u bu algı sınırlarının ötesinde bir yerde, insani bir hak olarak tarif etmekten yana. Bu anlamda ‘insanlığa dair ölçülemez değerlerin, hayatta kalma mücadelesinin ortasında dahi ölçülebilir olanlar kadar önemli olduğunu’ belirtiyor.

#konfor #tasarım #Design Emergency #Alice Rawsthorn #Ilse Crawford #sürdürülebilir tasarım #Nanimarquina #Wellbeing #COVID-19


Sayfanın Başına Dön