KIYI ŞERİDİNİN DALGA ENERJİSİ İLE KORUNMASI
KIYI ŞERİDİNİN DALGA ENERJİSİ İLE KORUNMASI
KIYI ŞERİDİNİN DALGA ENERJİSİ İLE KORUNMASI
KIYI ŞERİDİNİN DALGA ENERJİSİ İLE KORUNMASI
KIYI ŞERİDİNİN DALGA ENERJİSİ İLE KORUNMASI
KIYI ŞERİDİNİN DALGA ENERJİSİ İLE KORUNMASI

KIYI ŞERİDİNİN DALGA ENERJİSİ İLE KORUNMASI

İNOVASYON   18.07.2020

Okyanus, denizler ve su dünyası, çevre ve doğayı korumak adına son yıllarda geliştirilen projeler için önemli bir merkez haline geliyor. Yeryüzünün %70'i suyla kaplı ve bu suyun %96.5'ini okyanuslar oluşturuyor. Dolayısıyla gezegeni korumak için atılacak adımlarda denizler, okyanuslar çok önemli bir kaynak. Ve bu kaynağın uzun süre görmezden gelindiğini söylemek yanlış olmaz. Geçtiğimiz yıl gerçekleşen ve “Yedinci Kıta” başlığını taşıyan 16. İstanbul Bienali sırasında sık sık altı çizildiği gibi, Pasifik Okyanusu’nun ortasında insan atıklarının oluşturduğu, 3,4 milyon kilometrekare genişliğinde, 7 milyon ton ağırlığında bir plastik yığın duruyor.

Deniz ve okyanus ölçeğinde geliştirilen çevreci çalışmalar, “The Ocean Cleanup” projesi ile dikkat çekmeye başlamıştı. Proje, okyanuslarda bulunan plastiği hızlı ve uygun maliyetli bir şekilde temizlemek için doğal okyanus kuvvetlerini kullanan pasif bir temizleme yönteminden meydana geliyor. Projede eksiksiz bir temizleme sistemleri filosuyla, plastiğin % 50'sinin beş yılda bir temizlenmesi hedefleniyor.  

Son dönemdeyse MIT bünyesinde kendi kendine programlanabilir malzeme teknolojileri geliştiren bir araştırma laboratuvarı olan Self-Assembly Lab tarafından kıyıla özelinde bir araştırma projesi yürütülüyor. “Growing Islands” projesi, plajların yeniden inşası ve kıyı şeridinin dalga enerjisi ile korunması üzerine kurulu. Ortaya atılan soru ise şu; “ya kıyı topluluklarını deniz seviyesinin yükselmesine karşı korumak için okyanusun gücünden yararlanabilmek mümkün olsaydı?”

Bu soru üzerine çalışmaya başlayan MIT, Self-Assembly Lab ve Maldivler’de yer alan Invena organizasyonu, stratejik bir takım lokasyonlarda doğal yollarla kum birikimi oluşumunu mümkün kılarak, dalga enerjisi kullanan bir sualtı yapılar sistemi oluşturmak üzerine çalışıyor. Amaç zaman içinde kendi kendine birleşen kumun, yeni adalar oluşturması veya kıyı şeridini yeniden kurması ve bunun, kıyı topluluklarını yükselen deniz seviyelerinden korumak için bir çözüm yaratması. Zira iklim değişikliği ilerledikçe, dünya nüfusunun yaklaşık %40’ını oluşturduğu söylenen ada ulusları ve kıyı bölgeleri, deniz seviyesindeki yükselmeyle ve artan fırtınalarla birlikte, bunların yarattığı su baskını riskiyle gittikçe daha fazla karşı karşıyalar.

Fırtınalar ve deniz seviyesinin yükselmesine bağlı önlemler anlamında benzer amaçlarla yürütülen çalışmalar genellikle değişen doğal güçlere karşı direnci olan statik fiziksel yapılardan oluşuyor. Self-Assembly Lab tarafından yürütülen projede ise, doğanın kendi gücüyle çalışmak ve ona karşı koymaya çalışmaktansa, onu doğal bir inşanın parçası haline getirmek var. Proje kapsamında uyarlanabilir yapay resifler olarak işlev gören dalgıç cihazları tasarlanıyor. Stratejik yerlerde kum birikimini hızlandırmak ve yönlendirmek için dalga kuvvetlerinden yararlanılıyor. Bu süreçte cihazların mevsimsel değişikliklere ve fırtına yönüne uyum sağlaması üzerine kurulu bir sistem söz konusu. Proje temelde doğa güçlerini kullanarak kum topografilerini doğal ve sürdürülebilir şekilde yeniden şekillendirmeyi amaçlıyor. Proje ekibi, “okyanusun kendi doğal gücüyle işbirliği yaparak, insan yapımı kalıcı engeller veya doğal yaşam alanlarının sürekli imhası olmadan kum yapılarının kendi kendine organize olmasını teşvik edebileceklerine” inanıyor. Ekibe göre, “doğanın güçleriyle savaşmaya çalışan geleneksel yaklaşımlarla karşılaştırıldığında, yok etmek yerine doğa ile birlikte yol alma yöntemi nihayetinde dünyadaki birçok kıyı bölgesine ölçeklendirilebilecek ve böylece bu soruna sürdürülebilir bir yaklaşım sunulmuş olacak.

© Self-Assembly Lab, MIT

Proje kapsamında bugüne kadar yürütülen çalışmalar şu aiamalardan oluşuyor;

  • İklim çalışmaları, Maldivler
  • Laboratuvar deneyleri, MIT : 2017-2020
  • Birinci aşama saha deneyleri, Maldivler: Şubat 2019
  • İkinci aşama saha deneyleri, Maldivler: Ekim-Kasım 2019
  • Hızlandırılmış uydu çalışmaları, Maldivler: Nisan 2019-Nisan 2020
  • Kum hareketlenmeleri, Maldivler: Nisan 2019-Nisan 2020
  • Doğal kum birikimi ve kum hareketlenme çalışmalarının devamı

Kaynak: Self-Assembly Lab-MIT

 

#MIT #Self Assembly Lab #araştırma projesi #kıyı şeridi #deniz #çevre #doğa #çevre koruma #dalga #okyanus #dalga enerjisi #Yedinci Kıta #İstanbul Bienali #Pasifik Okyanusu #plastik #plastik atık #resifler #dalga kuvveti


Sayfanın Başına Dön