2021'İN ANA MESELESİ VERİ Mİ OLACAK?
2021'İN ANA MESELESİ VERİ Mİ OLACAK?
2021'İN ANA MESELESİ VERİ Mİ OLACAK?
2021'İN ANA MESELESİ VERİ Mİ OLACAK?
2021'İN ANA MESELESİ VERİ Mİ OLACAK?
2021'İN ANA MESELESİ VERİ Mİ OLACAK?
2021'İN ANA MESELESİ VERİ Mİ OLACAK?
2021'İN ANA MESELESİ VERİ Mİ OLACAK?
2021'İN ANA MESELESİ VERİ Mİ OLACAK?
2021'İN ANA MESELESİ VERİ Mİ OLACAK?
2021'İN ANA MESELESİ VERİ Mİ OLACAK?
2021'İN ANA MESELESİ VERİ Mİ OLACAK?

2021'İN ANA MESELESİ VERİ Mİ OLACAK?

TASARIM   2.02.2021

Pandemi, 2020 üzerine yapılmış, yapılacak bütün değerlendirmeleri gölgesi altına aldı. Geriye dönüp neler olduğuna tasarım ve mimarlık merceğinden bakınca, önümüze spekülatif öneriler, aciliyet içeren konular için geliştirilen projeler, yaratılmaya çalışılan diyalog zemini ve yeniden düşündüğümüz –ev, açık alan, mesafe gibi- kavramlar çıkıyor.

Pandeminin ilk aylarında gördüğümüz yeni tasarım projelerinin büyük çoğunluğu iki ana eksen olan maske ve mesafe üzerineydi. Çeşitli malzemelerden yapılmış, kişisel tercihlere göre farklı kullanımlara olanak tanıyan, rengarenk maskeler sunuldu. Moda tasarımcıları ve markalar da bu furyaya dahil oldu. Tasarımların bir kısmı, işlevinden çok görselliğiyle ve sunulan fiyatlarla dikkat çekti. Bir taraftan tasarımcıların bir bölümü de özellikle sağlık çalışanları ve sahada olan insanlar için pratik ve hızlı bir şekilde üretilebilecek ürünler geliştirerek önemli bir katkı sağladılar. Benzer şekilde çok fazla insan tarafından ellendiği için riskli hale gelen yüzeyler için öneriler de geliştirildi. Dokunmadan açılan kapılar, bakır kapı kolları gibi... Bakır, yüzeyinde virüs, bakteri barındırmayan bir madde olarak yeniden gündeme geldi. Pandemi döneminin diğer kritik meselesi olan mesafe kuralları için de tasarımcı ve mimarlar tarafından bir kısmı spekülatif, bir kısmı akılcı ve kullanılabilir sistemler ortaya çıktı. Kafe, restoran, kütüphane, ofis gibi kapalı ortak kullanım alanları için çeşitli separasyon sistemleri sunulurken, park, kaldırım gibi açık kamusal alanlar için de öneriler ortaya çıktı. Elbette hızla yapılan bu önerilerin uygulanabilirliği ve kullanım olasılığı sonrasındaki tartışmalar arasında yer aldı.

Bu sürecin tasarım ve mimarlık camiasındaki bir diğer yansıması, yaratılmaya çalışılan yeni diyalog zeminleri ile, geliştirilen yeni formatlar ve yaratılan mecralardı. 2020’nin ilk aylarında yayılımı hızlanan pandemi nedeniyle pek çok alanda olduğu gibi bu alanlardaki etkinlikler de önce erteleme, sonra iptal, ardından yeniden atanan takvimleriyle gündeme geldi. Milano Tasarım Haftası, Venedik Mimarlık Bienali, Londra Tasarım Haftası ve Bienali, Design Miami sergileri ve benzer etkinlikler bu furyanın başı çekenleri arasındaydı. Etkinliklerin gerçekleşememesiyle açılan boşluğu, dijital mecralar için geliştirilen içerikler doldurmaya başladı. Venedik Mimarlık Bienali’nde yer alan Rus Federasyonu Pavyonu tarafından geliştirilen Open? programı ve Dezeen’in gerçekleştirdiği Virtual Design Festival gibi etkinliklerle birlikte, Alice Rawsthorn ve Paola Antonelli’nin kurduğu, Instagram üzerinden içerik ve programlar hazırlayan Design Emergency platformu bu anlamda en fazla ilgi gören mecralar arasındaydı.   

Pandemi sürecinde sorguladığımız meselelerin bir kısmı, tasarım ve mimarlık pratiklerini ‘inşa’nın ötesine taşıyanlar için farklı bir odak alanı da yaratmış oldu. Bu içerikler genellikle video formatı üzerinden sunuldu. Bu anlamda öne çıkan işlerin başında Columbia Üniversitesi GSAPP (Graduate School of Architecture and Planning and Preservation) bünyesindeki Advanced Architectural Design programının direktörü ve Office for Political Innovation kurucusu Andrés Jaque ve Princeton Üniversitesi’nde akademisyen olan, eleştirmen ve küratör Iván López Munuera tarafından yapılan ‘Called The Transscalar Architecture of COVID-19’ videosu geliyordu. Video en özet ifadeyle, koronavirüsün geniş bir yelpazede, farklı ölçeklerdeki küresel etkisini görselleştiriyordu.  Salgının küresel etkilerini görselleştiren bu araştırma videosu için virüsün mikroskobik görüntülerinden, küresel seyahat modellerine, kirlilik seviyelerinden, etkiyi gösteren haritalara kadar çeşitli ölçeklerde görüntüler montajlandı. Konferans merkezlerinin geçici olarak hastane ve sağlık merkezlerine dönüştürülmesi ya da boş sokakların karşılaştığı vahşi yaşam izleri dahil olmak üzere yapılı çevrenin uğradığı dönüşüm ve tüm bunların ekonomik etkileri de videonun meseleleri arasında yer alıyordu, ki ilerleyen dönemde videoya konu olan bu etkilerin tümü daha dramatik boyutta yaşanmaya başladı. Filmin yapımcıları Jaque ve Munuera videonun ayrıca virüsün bulaşıcılığının uzayda nasıl canlandırıldığını da izlediğini iletiyorlardı. 13 dakika uzunluğundaki kısa filmin prömiyeri, Virtual Design Festival etkinliğinin kapanışı vesilesiyle gerçekleşti.

Pandeminin daha fazla görünür kıldığı konulardan birine özellikle dikkat çekmek için yapılan çalışmalardan bir diğeri de ‘Riders Not Heroes’ videosu idi. Mimar ve akademisyen Ippolito Pestellini Laparelli tarafından kurulan, teknoloji, çevre, politika ve tasarımın kesişme noktasında çalışan Milano merkezli 2050+ ve –orama yapımcılığında üretilen iş, Milano’da yemek dağıtımı yapan kuryelerin tehlikeli ve eşitliksiz çalışma koşullarını araştıran kısa bir video denemesi idi. 13 dakikalık video, platform kapitalizmi, iş gücü, mülteci krizleri ve COVID-19'un kesişme noktasında yer alan ana işçiler olan motor kuryeler üzerine kuvvetli bir sorgulama ve örnek teşkil ediyordu. Video 2020’de gerçekleşen ve ‘Empatiye dönüş: birden fazlası için tasarım’ başlığıyla gündeme oturan 5. İstanbul Tasarım Bienali’nde de gösterildi.

2021’in Sıcak Konusu Şimdiden Belli; ‘Veri’ ve ‘veri Teknolojileri’

2020’nin yoğun gündeminin ardından, kaygı ve umut karışımı bir ruh haliyle karşıladığımız 2021’de en çok neyin ön plana çıkacağını öngörmeye çalışırsak, akla ilk gelen şeylerden biri kuşkusuz ‘veri teknolojileri’ olacak gibi görünüyor. Bunun sinyallerini, kişisel verilerin toplanması, kullanılması, yayılması üzerine yılın başında yapılan tartışmalardan da görmek mümkün.

Geniş bir çerçeveden bakıldığında, 2021'de takipte olacağımız konuların başında insan-teknoloji ilişkisinin ve veri gerçeğinin yeni formu yer alıyor. Bu konu yeni değil elbette ancak covid ile birlikte de tartışıldı. Pandemi sürecinde yaratılan ‘Called The Transscalar Architecture of COVID-19’ ve ‘‘Riders Not Heroes’ videoları da, bir yanıyla verinin sosyal, ekonomik, toplumsal ve politik olarak nasıl kullanılacağı, ne şekilde sunulacağı, nasıl okunacağı üzerinden değerlendirilebilir. Verinin yorumlanması, görselleştirilmesi ve kitlesel olarak yaygınlaştırılması, içerdiği konunun insanların sorgulamasına sunulması anlamında çok önemli.

İyi bir sistem oluşturmak için veriye ihtiyacımız var. Veri üzerine bu kadar fazla tartışılmasının nedenlerinden biri de sistemin yarattığı ihtiyaç. Ancak asıl mesele bu verinin nasıl dönüştüğü, ne şekilde yaygınlaştığı ve ne için kullanıldığı. Gelişen veri teknolojileri bir yandan hızla ilerlerken, bir yandan da bu sorular daha fazla merak edilir hale geldi. Bu yüzyılı pek çokları Bilgi Çağı olarak isimlendirdi. Diğer yandan bilginin en temel kaynağı olan veri ve veri gerçekliği zaman içinde yeni anlamlar kazandı. Veri gerçekliğinin görselleştirilmesi de artık bir tasarım konusu haline geldi ve veri biçiminde nesnelleştirildi.

2018 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Ebru Yetişkin küratörlüğünde gerçekleşen konuyla ilgili çalışmalar yürüten tasarımcı, mimar, sanatçı ve akademisyenlerin konuşmacı olduğu ‘Ağ Siyaseti Seminer Dizisi’ metninde, ‘günümüzde büyük verinin e-ticaretten sosyal medyaya, finanstan taşımacılığa, telekomdan güvenliğe pek çok sektörde optimizasyon amaçlı kullanıldığı ancak özellikle veri noktaları birbirine bağlandığında, parçaların toplamının üreteceği değerden çok daha fazlasının elde edildiğine vurgu yapılıyordu. Yine aynı metinde ifade edildiği gibi, ‘sermayeyi ve sistemi besleyen veri ağları, bir yandan da karmaşık meseleleri anlamlandırmak için sivil topluma çok çeşitli imkanlar veriyor’. Dolayısıyla kazanç güdümlü ‘sistematik baskıya karşı durabilmek için yaratıcılığın bir zorunluluk’ olduğunun altı çiziliyordu.

Burada bahsedildiği gibi verinin meseleleri anlamlandırmak için sivil topluma çok çeşitli imkanlar sunmasının önemli örneklerinden biri Forensic Architecture ekibinin yürüttüğü çalışmalar. Forensic Architecture (FA), Goldsmiths, University of London'da bulunan ve çeşitli şekillerde kamusal olarak işlenen, şiddet dahil olmak üzere insan hakları ihlallerini inceleyen bir araştırma kuruluşu. Araştırmalarında tasarım ve mimarlık pratiklerinden faydalanan ekip, açık kaynak veri toplama kapasitelerini geliştirmek için çeşitli şekillerde ‘machine learning’ tekniklerini kullanıyor. Ve yürüttükleri araştırmalarla, farklı ülkelerde ve kentlerde çeşitli ölçeklerde adli vakaların çözümüne destek oluyorlar.

Takip teknolojilerinin kent mimarisini nasıl etkilediği üzerine geçtiğimiz aylarda VBenzeri için konuştuğumuz mimar / sanatçı ve araştırmacı Yelta Köm, ‘verilerimizi özel şirketlerle ve onların ticari amaçları için kolayca paylaşır olduğumuzu’ hatırlatırken, ‘şirketlerinin motivasyonlarının yalnızca veriyi takip etmek değil, aynı zamanda manipüle etmek olduğunu’ vurguluyor. Köm konuyla ilgili olarak ayrıca şunları aktarıyor; ‘Çoğu kişi toplanan verilerin zaten ‘big data’ içinde olduğunu, yani özel olarak kimsenin sizin tam verinize ulaşamadığını söylese de, bu pek çok durumda böyle değil. Spesifik olarak sizin verinizi bilmese de, ‘big data’ içinden toplumsal çıkarımlar, yönlendirmeler yapmak mümkün. Veri bugün hiç olmadığı kadar önemli ve gelişen teknolojiyle verinin işlenmesi, manipüle edilmesi çok olası. Dijitalleşen hayatlar içinde güvenlik kameralarından, parmak izlerine, yüz tanıma teknolojilerinden, önümüze çıkan reklamlara kadar bir gözetim altındayız.

Tüm bu gerçekler ve görüşler üzerinden bakıldığında 2021’in önemli tartışma konularından biri olan veri ve veri teknolojileri, başka pek çok meselede olduğu gibi gelişimi ve sağladığı imkanlarla umut verirken, bir yandan da sahip olduğu potansiyelin ne şekilde kullanıldığına bağlı olarak kaygı yaratıyor. Tıpkı 2021’i karşılarken içinde olduğumuz duygu durumumuz gibi...

#2020 #2021 #pandemi #veri #veri teknolojileri #data


Sayfanın Başına Dön