Contemporary İstanbul’un Ardından
Contemporary İstanbul’un Ardından
Contemporary İstanbul’un Ardından
Contemporary İstanbul’un Ardından
Contemporary İstanbul’un Ardından
Contemporary İstanbul’un Ardından
Contemporary İstanbul’un Ardından
Contemporary İstanbul’un Ardından
Contemporary İstanbul’un Ardından
Contemporary İstanbul’un Ardından

Contemporary İstanbul’un Ardından

TASARIM   9.12.2015

Yeni bir sanat fuarı açılıyor haberleri, katıldığımız toplantılar sanki daha dün gibi gelse de Contemporary İstanbul 10 yılı geride bıraktı. Bu süre ve süreklilik Türkiye gibi çağdaş sanat ve fuar geçmişi çok genç olan ülkelerde önemli. 

CI henüz Art Basel, Frieze gibi dünyanın en önemli sanat fuarları arasında değil belki ama İstanbul’un tanınmasına, global sanat ajandasına girmesine önemli bir katkısı olduğunu söyleyebiliriz.

12-15 Kasım tarihleri arasında gerçekleşen CI, bu yıl 24 ülkeden 23’ü ilk kez olmak üzere 102 galeriyi konuk etmiş. Katılan galerilerden ise sadece 37’si Türkiye’den. Ki bunların içinde uluslararası sanatçılara yer veren galeriler de var. 

Bu açılardan bakıldığında CI koleksiyoner olmak, sınırlar ötesi sanat piyasasını tanımak, güncel sanatı anlamak, fiyatları karşılaştırmak isteyenler için de iyi bir platform.

Bu yıl çağdaş İran sanatını mercek altına alınması fuarın en kayda değer bölümlerindendi. Bizler hep yüzümüz Batı’ya dönük yaşadığımız için farkında değiliz ancak günümüz İran Sineması gibi çağdaş sanatı da çok incelikli ve katman katman. 

Sergilenen yapıtlar arasında çok derinlikli işler vardı. İran’a bakışımızı büyük ölçüde ülkenin politik duruşu belirlediği için  ilişkimiz sınırlı olsa bile çağdaş İran Sanatı Batı’da devamlılık ve özgünlüğüyle haklı bir üne sahip. Tabii bu ilginin dallanıp budaklanmasında devrim sonrası yurt dışına kaçan koleksiyonerlerin ülke sanatına verdiği desteğin de payı büyük.

Bu yıl CI artistik danışman olarak dahil olan ve yeni yabancı galerileri belirleyen Marc Olivier Wahler de “İstanbul’un  stratejik öneme sahip coğrafi konumu kullanılmalı. İran, İsrail, Ürdün ve Mısır gibi geleceğin, enerjinin ve dinamizmin olduğu Ortadoğu coğrafyasındaki ülkelerin sanatının da görünür kılındığı bir cazibe merkezine dönüşmeli” diyor.

Yine bu yıl üçüncüsü ‘X-Change’ temasıyla gerçekleştirilen Plugin Yeni Medya Bölümü de fuarın ufuk açıcı ve daha çok gençlere hitap eden bölümlerindendi. Ebru Yetiş’in küratörlüğünü üstlendiği bölümde bağımsız sanatçılar, mimarlık ve tasarım stüdyoları, üniversiteler, dijital sanat kolektifleri gibi oluşumların kinetik heykel, ışık yerleştirmeleri gibi yaratıcı sanatsal projeleri sergileniyordu. 

Contemporary Istanbul’da Berlin’in en önemli galerilerinden olan Konig Galerie’yi, Paris’ten Galerie Loevenbruck’u, Ürdün’den Dar’al Alanda’yı İstanbul’da görmek, yüzü aşkın galeride yüzlerce yapıt arasında dolaşmak başlı başına çok keyifli ve ufuk açıcı bir deneyim.
Bu arada kimi galerilerde geçen yıllarda sergilenen yapıtların tekrar karşımıza çıkması belki sanat piyasasını da etkisine alan ekonomik dar boğazla açıklanabilir.

BİR SANAT ÇINARI VE GENÇ BİR SANATÇI

Ancak beni bu yıl en çok etkisine alan yapıt , sanat dünyasının 87 yıllık çınarı, yaşamının nerdeyse 75 yılını resimle iç içe geçiren Adnan Çoker’in ‘Alfabe’ serisi oldu. Çoker, daha önce birçoklarınca denenmiş resimsel soyutlamaya yakın Arap ve Çin kaligrafisi yerine, alfabemizi oluşturan Latin harfleriyle formundan ve rengine büyüleyici bir estetik yaratmış. Sanatçının neredeyse on yılını alan aynı boyutta 29 tabloluk seri Türkiye çağdaş sanatının bence şimdiden unutulmazları arasında yer aldı.

Bir diğer etkilendiğim isim ise henüz sanat yaşamının çok başında olan Sarp Kerem Yavuz. 2013 yılında henüz yirmi yaşındayken İstanbul Modern'de sergilenen ‘Babamın Yerine Koyduklarım’ adlı polaroid enstalasyonunu gördüğümden beri hafızama kazınan bir isim oldu Sarp Kerem. Zaten sonra bu çalışma müzenin kalıcı koleksiyonuna alındı. 

Fuar sırasında Sarp’la buluşup konuşma fırsatı bulduk. Bu iki yıl içinde New Artist Society Scholarship ödülüyle School of the Art Institute of Chicago'da fotoğraf master'ını tamamlamış. 

2014 yılında da geleneksel İslam motiflerini nü erkek bedenlerine yansıtarak günümüz Türkiye politikalarını, kendi kuşağının laiklik ve yeniden diriltilen bir Osmanlı kimliği karşısında yaşadığı şaşkınlığı, maruz kaldığı şiddet ve baskıyı eleştiren Maşallah serisine başlamış. 

Aynı zamanda bitirme tezi olan seriden bir kaç parça geçtiğimiz yıl ilk kez Contemporary Istanbul'da sergilenmişti. Ardından bu yıl içinde sırasıyla Chicago Sullivan Galleries, Carl Hammer Gallery ve Avustralya'da Sydney Contemporary'de sergilenme olanağı bulmuş.

10 Aralık - 24 Ocak arası da aynı çalışmalar Kopenhag Kunstforeningen Gl Strand Müzesi’nde tüm dünyadan 7 genç sanatçının yapıtıyla birlikte sergilenecekmiş. 

2016'nın ilkbaharında Shanghai'da yer alan Australia China Art Foundation'da üç ay kalıp iş üreteceği ve ilkokul yaşındaki çocuklara fotoğraf ve photoshop dersi vereceği bir Artist Residency programına davet edilmesi ise Sarp Kerem’e heyecan veren en son gelişme. 

Umarız böylesi uluslararası ölçekte var olmaya çaba gösteren, sınırları aşan genç sanatçılarımızın sayısı her geçen gün artar...

Konuk Yazar: Müge Akgün 

#Contemporary Istanbul #Müge Akgün #Adnan Çoker #Sarp Kerem Yavuz #tasarım


Sayfanın Başına Dön