FÜTÜRİSTİK TASARIM YAKLAŞIMLARIYLA DANIEL ARSHAM

Eserlerinde mimariden ilham alan Daniel Arsham, geçmiş ile gelecek arasında bir ironi oluşturarak, şimdiki zamanın gelecekteki kalıntıları olarak adlandırdığı durumu öteye taşıyor.

Cleveland doğumlu ve New York merkezli disiplinlerarası sanatçı Daniel Arsham, eserleriyle geleneksel sanat dünyasının ötesine geçiyor. Eserlerinde mimariden ilham alarak arkeolojik bir kalıntı niteliğinde çalışmalar ortaya çıkarıyor. Genellikle çağdaş nesnelerin ve mimarinin fosilleşmiş versiyonlarını sunan sanatçı, geleceğin tarihi ve kurgusal arkeoloji kavramlarıyla oynuyor. Kullandığı jeolojik malzemelerle geçmiş ile gelecek arasında oluşturduğu ironi, malzemeler arasında doğan diyaloglara dikkat çekiyor ve şimdiki zamanın gelecekteki kalıntıları olarak adlandırdığı durumu öteye taşıyor.

Arsham’ın mimari pratiği etrafında şekillenen çalışmaları; aşınmış duvarları ve bir yere varmayan merdivenleri olan, doğanın yapılara egemen olduğu bir ütopya yaratıyor. Bu şekilde, mimariyi kafa karışıklığı ve şaşkınlık yaratmak için bir araç olarak kullanıyor. Sanatçı, taşa dönüştürdüğü nesneler ile giderek dijitalleşen dünyaya ve milenyum çağına atıfta bulunuyor. Sergilediği fütüristik tavır, şimdi zaman, geçmiş ve geleceğin; romantizm ve pop-art’ın şiirselliği ve oyunsallığı ile denge kurmasını sağlıyor.

Daniel Arsham, Pokemon, Disney, Dior, Porsche ve Adidas gibi işbirlikleriyle birbirinden çok farklı nesneleri kristal, selenit, volkanik kül gibi malzemelerle dönüştürerek arkeolojik bir kazıdan kurtarılmış hissi oluşturuyor. Bu şekilde fütüristik olduğu kadar geçmişi de tasarımına entegre ettiği ayakkabılar ve araçlar ortaya çıkardı.

Mosaic Art Foundatin ve Les Benjamins işbirliği kapsamında sanatçı, Les Benjamins’te ‘’Self Structure’’ adlı bir sergi oluşturdu. Fütürisik eserlerini, Les Benjamins’in ham mimari yapısıyla harmoni yaratarak sergileyen Arsham, ziyaretçileri zaman yolculuğuna çıkardığı ütopik bir alan yarattı.

2017 yılında, Atlanta’daki Yüksek Sanat Müzesi’nde, Japon bir çay evi ile tamamladığı mavi, zen bahçesi’nde, tarihin fiziksel nesneler aracılığıyla yorumlanması üzerine sürdürdüğü çalışmalarını renkli bir mekan ile zaman kavramını düşündürerek sundu. Her pazar rutin olarak farklı sanatçıların işlediği zen bahçesinde, kadın heykelleri ve çeşitli objeler yer aldı.

Friedman Benda ile işbirliğinde oluşturduğu ‘’Objects for Living’’ koleksiyonu kapsamında, ahşap, reçine ve taşı kombinleyerek el yapımı, fütüristik bir mobilya serisi tasarladı. Mimar Norman Jaffe’nin kendisi için tasarladığı Long Island’daki evinden ilham alarak mobilya tasarımına giriş yapan sanatçı, bu koleksiyonda özgün, fosilleşmiş tasarım diliyle birlikte organik formlara yöneldi. Oyun hamurlarıyla başladığı tasarım sürecinin çıktısı olan her parça elle şekillendirilmiş, pürüzlü, girintili ve organik yapısıyla heykelsiliğini koruyor. İlkel bir görünüme sahip olan mobilyalar, malzemeleri ve bütünlüğüyle de fütüristik bir tavır sergileyerek zaman kavramını çarpıtıyor.

Tasarımlarının, dokunulmaması gereken heykeller olarak değil, kullanılacak mobilyalar olmasını hedeflediğini belirten Arsham, mobilyalarında form ve işlevi dengeleyerek, ürünlerin rahatlığını ve pratikliğini de ön planda tutuyor. Tasarımlarının görselliği ile hissiyatının oluşturduğu kontrast ile mobilyaların da sanat eseri niteliğinde olabileceğini vurguluyor.

Ikea’nın sanat ile tasarım arasındaki sınırları bulanıklaştıran ‘’Art Event’’ koleksiyonu kapsamında tasarladığı duvar saati ile zaman algısı üzerine oynuyor. Mimari yapıların ve duvarların genellikle deprem gibi yıkıcı bir güçten kaynaklı hareketine atıfta bulunarak geçen zamana dikkat çekiyor.