GEOMETRİK DENGE
GEOMETRİK DENGE
GEOMETRİK DENGE
GEOMETRİK DENGE
GEOMETRİK DENGE
GEOMETRİK DENGE
GEOMETRİK DENGE
GEOMETRİK DENGE
GEOMETRİK DENGE
GEOMETRİK DENGE
GEOMETRİK DENGE
GEOMETRİK DENGE
GEOMETRİK DENGE
GEOMETRİK DENGE
GEOMETRİK DENGE
GEOMETRİK DENGE
GEOMETRİK DENGE
GEOMETRİK DENGE
GEOMETRİK DENGE
GEOMETRİK DENGE

GEOMETRİK DENGE

TASARIM   5.06.2019

Malzemeyi olduğu haliyle kullanan ergonomik tasarımlar üretmek çoğu zaman tasarımcılar için bir meydan okumaya dönüşebiliyor. Brezilyalı Pedro Paulo-Venzon'un sandalye ve kahve sehpaları de tam olarak böyle; hem ikonik hem de ergonomik. Üstelik ikonik görüntüleriyle de her biri otonom birer tasarım manifestosu.

Pedro Paulo Venzon'nun tasarım dili "Yapılabilecek en iyi tasarımlar zaten yapıldı" ezberini kıran bir hareketlenmenin de habericisi. Çünkü Venzon, en basit geometrik formları kullanarak yeni tasarımlar yapmakla kalmıyor, bu tasarımları 'tasarımın dekolonizasyonu' kavramını tartışmaya açmak için kullanıyor. Avrupa'nın tasarım merkezi ve zorunlu olarak tasarımcıların estetik hafızasını oluşturması fikrine karşı gelen terim yıllardır kapalı kaldığı odalardan çıkıp, somut nesnelere dönüşüyor.

Venzon'un estetik kriterleri oldukça sert. Geometrinin en minimal formlarına asla dokunmuyor. Bu sandalyelerde süsleme ya da gereksiz hiçbir öğe yok. Böylece Venzon, Avrupa'nın kendine mal ettiği geometri, mantık ve formel kurguyu benimseyen bir Güney Amerika postmodernizmini açığa çıkarıyor. Sandalye ayağı yerine kullanılan bir çember oturma düzeneğini ayakta tutma işlevi görüyor ama aynı zamanda da minimal tasarımın temel estetik kurgusuna uyum sağlıyor.

Kim derdi ki mobilyalar tekrar bir postmodernizm manifestosuna dönüşecek diye!

#Pedro Paulo Venzon #sandalye #sehpa #postmodernizm #dekolonizasyon


Sayfanın Başına Dön