THE UNDERLINE MIAMI
THE UNDERLINE MIAMI
THE UNDERLINE MIAMI
THE UNDERLINE MIAMI
THE UNDERLINE MIAMI
THE UNDERLINE MIAMI
THE UNDERLINE MIAMI
THE UNDERLINE MIAMI
THE UNDERLINE MIAMI
THE UNDERLINE MIAMI
THE UNDERLINE MIAMI
THE UNDERLINE MIAMI

THE UNDERLINE MIAMI

TASARIM   2.01.2022

Aralık başında gözler Art Miami’ye çevrilmişken, biz de Miami’yi ziyaret edelim; ama konu Art Miami değil de, bir kentsel müdahale hikayesi olsun. Mayıs ayında Monocle, yılın en iyi kentsel müdahale ödülünü Miami’de The Underline projesini hayata geçiren mimarlık ofisi James Corner Field Operations’a verdi. Bize de The Underline’ı incelemek düştü. Sosyal tasarımdan katılımcı tasarıma, evrensel tasarımdan sürdürülebilir tasarıma günümüzün güzel örneklerini barındıran bu proje, kullanışsız bir alanın çevresel, sosyal ve toplumsal faydaya dönüşümünü anlatıyor.

Konu kentsel müdahale olunca projenin fikir sahibinden kişisel bir hikaye duymamak elde degil. Bu projeyi daha da özel kılan ise fikrin, alanın diğer sakinlerini ortak bir paydada buluşturması ve paylaşıldıkça hikaye üstüne hikaye katılarak tasarıma yön vermesi olmuş. 

The Underline, 2013’te Meg Daly’nin (bugün Friends of The Underline’in kurucusu) hastane yolunda Miami’nin raylı toplu taşıma sistemi Metrorail’i seçmesiyle başlıyor. Metronun son durağı ve hastane arasındaki mesafeyi ise rayların altındaki ıssız yoldan yürüyerek tamamlamak zorunda kalmasıyla devam ediyor. Temmuz sıcağında tren yolunun serinleten gölgesinden tek faydalananın kendi oldugunu fark etmesiyle projenin ilk fikir tohumu atılıyor. 16 kilometrelik terkedilmiş yolun barındırdığı park, parkur ve kamusal sanat alanı potansiyelini fark edip harekete geçmek üzere Friends of The Underline insiyatifini kuruyor. Eyaletten yerel yönetime, vakıflardan özel bağışlara, yüzlerce gönüllüsünü arkasına alarak finansal ve operasyonel kaynağını buluyor. Tek parça bölünmemiş alan mülkiyetinin sadece yerel yönetime ait olması ise projenin bürokratik uğraşlarını tek ilgilide topluyor; karar mekanizmasının daha hızlı işlemesini sağlıyor. Sonuçta ne kadar çok mülk sahibi varsa, o kadar benmerkezcilik olması kaçınılmaz.

The Underline, yaşayanı için, yaşayanıyla birlikte terkedilmiş devasa bir alanın varoluş amacını, mahalleliyi fiziksel aktiviteye, oyun oynamaya ve sosyalleşmeye davet ederek yeniden tasarlıyor. Tasarım sürecinde demokratik bir yaklaşım var; yüzlerce sunum, toplantı, oturumda yaşayanların bu alandan ne istediği, ne beklediği soruluyor ve tasarım kararları bu yönde şekilleniyor. Bu katılımcı yaklaşım, her ayın ilk Cumartesi “Day in the Dirt” etkinliğinde uzman bahçecilerle beraber herkesin tohum ekme ve çiçeklendirmeye çağrılmasıyla somutlaşıyor. Toplantı fikirleri bir yanda, yaşayanın aktif bir şekilde çalıştığı bu alan bir bebek gibi yaşayanların elinde büyüyor. Düşünün ortaya çıkan sevgiyi saygıyı.

Uzun soluklu projedeki alanların 3 kademede kullanıma açılmasına karar verilmiş. Bu yıl açılan ilk ayağı The Brickell Yard’da bisiklet ve yürüyüş parkuru; basketbol ve futbol sahası; fiziksel aktivite alanı; botanik ve kelebek bahçeleri; yemek, oyun ve dinlenme sosyal alanları bulunuyor. Bu alanlardan kanımca en özgünü The Oolite Room; kelebeklerin göç koridoru üzerinde bitki bahçesinden bir durak noktası. Yapıldıktan sonra fark ediliyor ki nesli tükenmekte olan türlere bile cazip geliyor. The Promenade ise projenin sosyal alanı; meydanda 15 metre uzunluğunda yemek masası ve kültürel etkinlikler için bir sahne bulunuyor.

The Underline, evrensel tasarım ilkeleri çerçevesinde tasarlanmış. Amacı herhangi bir değişime ve özelleştirilmiş tasarıma ihtiyaç duymadan var olanın olduğu haliyle herkes tarafından erişilip kullanılabildiği bir alan yaratmak. Büyük ölçek projelerde bunu ilk aşamada başarmak zorlayıcı olsa da, projenin katılımcı doğası sürekli bu konuda gelişmeyi teşvik ediyor. Örneğin şu an üzerine calışılan konulardan biri görsel, işitsel, zihinsel ve fiziksel engelliler için parkurların kesiştiği noktalardaki güvenlik ve görünürlüğü iyileştirmek. Dediğim gibi çok sesliliğin hoş görüldüğü ve kabul edildiği bir projede kişisel hikayelerin yer almaması mümkün değil. Projenin ulaşım güvenliği direktörünün, 40 yıl önce kaza oranının yüksek olduğu Miami’de, dedesinin bisiklete binen tek tük insandan biri olması sebebiyle duyduğu geçmiş endişesi, bu konuya hassasiyetle yaklaşmasını sağlıyor.

Haliyle amaç yaşayanların refah seviyesini yüksek tutmak olunca, her bir ziyaretçisinin itibar ve saygı görerek alana girebilmesi de önem taşıyor. Bu da evsiz sayısının 3000-4000 olduğu Miami-Dade County’de ayrı bir soruyu akla getiriyor: evsizlerin bu kamusal alandaki yeri nedir? The Underline, herkesin güven içerisinde hoş karşılandığı bir alan olması adına bir takım topluluk kuralları koymuş. 7/24 güvenliği herkesi korumayı hedeflerken parkın bakım ekibinde geçmişinde evsizligi deneyimlemiş kişiler mevcut. Ekip içindeki evsizlerin birinci ağızdan temsili çok ince bir detay. Proje, Homeless Trust’la da yakın ilişkiler kurarak, barınma ve yiyecek gibi temel ihtiyaçları karşılayan insiyatifleri ve evsizleri buluşturma fırsatı doğuruyor.

Tasarımın çeşitli alanlarını pratikle buluşturan The Underline’ın ikinci evresi 2025’te tamamlanacak. O zamana kadar gelişen projeyi örnek almak adına, yakın takipte bulunmakta fayda var gibi görünüyor.

Kaynak: The Underline, Monocle, Archdaily, Field Operations

#TheUnderline #JamesCornerFieldOperations


Sayfanın Başına Dön