'YENİDEN ÜRETEN' MİMARLIK, OYUNU DEĞİŞTİREBİLİR Mİ?
'YENİDEN ÜRETEN' MİMARLIK, OYUNU DEĞİŞTİREBİLİR Mİ?
'YENİDEN ÜRETEN' MİMARLIK, OYUNU DEĞİŞTİREBİLİR Mİ?
'YENİDEN ÜRETEN' MİMARLIK, OYUNU DEĞİŞTİREBİLİR Mİ?
'YENİDEN ÜRETEN' MİMARLIK, OYUNU DEĞİŞTİREBİLİR Mİ?
'YENİDEN ÜRETEN' MİMARLIK, OYUNU DEĞİŞTİREBİLİR Mİ?

'YENİDEN ÜRETEN' MİMARLIK, OYUNU DEĞİŞTİREBİLİR Mİ?

TASARIM   18.11.2020

5. İstanbul Tasarım Bienali sergileri 15 Kasım tarihinde sona erdi. Bununla birlikte, çeşitli proje ve içerik paylaşımlarının dijital ve çevrimiçi formatlar üzerinden Nisan 2021’e kadar devam etmesi planlanıyor. Zira, bienalin ‘Empatiye Dönüş; birden fazlası için tasarım’ başlığıyla tartışmaya açtığı meseleler pandemi sonrasında daha fazla anlam kazandı.

Bienalde yer alan projelerden biri de theOtherDada tarafından Beyrut’ta yürütülen bir ağaçlandırma sürecini belgeleyen ve kentlerde iklim değişikliğini hedef alan doğa temelli çözüm ihtimallerini keşfetmeyi amaçlayan bir araştırma projesi olan theOtherForest idi. Bienalin Ark Kültür’de yer alan Kara ve Deniz Kütüphanesi programı kapsamında sergilenen projenin anlatı metni şu cümle ile başlıyor; ‘Kent ormanlarının, iklim değişikliğine ve toplum olarak karşılaştığımız kentsel zorluklara karşı verilen savaşta etkin ve düşük maliyetli bir çözüm olduğu bilimsel olarak kanıtlandı.’

Projeden hareketle, konuştuğumuz, theOtherDada’nın kurucusu Adib Dada’ya, "yeniden üreten" bir mimarlığı ve iklim değişikliği gibi çevresel krizlere yanıt olarak çeşitli çözümler üretme olasılığını da sorduk.

Empati, bienalde yer alan kapsamı ve bugünkü gündemde taşıdığı anlam üzerinden bir tasarımcı için ne anlama geliyor?

Bugünün toplumunda ve yaşam biçiminde kişi etrafındakilere, en önemlisi de evine ve çevresine karşı empatiden yoksun olamaz. Etrafımızdakilerin duygularını anlamak ve paylaşmak, keyfimize bakarken ıskalayabileceğimiz küçük ayrıntıların ve hayatın asıl önemli yönlerinin farkında olmamızı sağlar. Tasarımcılar olarak bizim başkaları tarafından fazla önemsenmeyen meselelerin farkına varmak gibi bir görevimiz olduğunu düşünüyorum. Günlük hayatımızı geçirdiğimiz ortamda meydana gelen irili ufaklı sorunlara çözüm bulmak (umarım ki) yaşamak için daha sağlıklı bir yer yaratmamıza izin verebilir. Bu da bizim ve bizi çevreleyen doğa için uzun bir değişimler silsilesi anlamına gelebilir.

Tasarımcı olmak sadece güzel şekiller hayal etmek değil. Daha ziyade mevcut güzelliği fark etmek, geliştirmek, korumak, büyümesine ve sürdürülebilir hâle gelmesine yardımcı olmak anlamına geliyor. Biz de günümüzde güzelliğin doğayla, sürdürülebilirlikle, vahşi yaşamla, sağlıklı bir çevreyle, yok olmuş veya kıtlığa uğramış ekosistemlerin yenilenmesiyle ilişkili olduğuna dikkat çekiyoruz. Empati bu bağlamda doğanın kendi güzelliğini ortaya çıkarmasına ve insanların yaşamı doğanın üzerinde görmeden, onunla birlikte sürdürmelerine yardım etmeyi kapsıyor.

İnsanların kendi yaşam alanlarını genişletmek için yaptıkları müdahaleleri ve inşa faaliyetlerini, kendileri dışındaki çevreye zarar vermeden, hatta o çevreye de gözeterek yapmanın yolu nedir? Bunun, yapmamayı tercih etmek dışında yollar var mı?

İnşa etme düşüncesi tipik olarak ağaçlar, toprak, su gibi mevcut ekosistemlerin yıkımını içerse de doğaya hizmet etmeye ve insanlara fayda sağlamaya yardımcı olacak şekilde de yapılabilir. İnşa etmenin sürdürülebilir yolları arasında malzeme seçimi, doğal ortamın yapılı çevre etrafında ve üzerinde büyüme veya yaşama kapasitesi, çevreye uyum sağlamak ve doğal unsurların yok edilmesini mümkün olduğunca aza indirmek yer alıyor.

Bunun yanında mimarlık ve yapı sektöründe gayet aşikâr olan seri üretim modern toplumlarda yaygın bir mesele. Pek çok bina sadece ticari amaçlarla inşa ediliyor ve nüfusun gerçek ihtiyacı incelenmiyor. Sonuçta elimizde boş yapılar ve ihtiyaç dışı yoğun bir kentleşme kalıyor.

Beyrut'ta 16 farklı yerel türden 1.200'den fazla ağaç diktiğiniz araştırma projenizin hedefi, iklim değişikliğini ele almak için doğa temelli çözümlerin potansiyelini keşfetmek. Peki, geleneksel yaklaşımın ötesinde, "yeniden üreten" bir mimarlık, iklim değişikliği ve diğer çevresel krizlere yanıt olarak olası çözümler üretme açısından oyunu nasıl değiştirebilir?

Öncelikle şunu netleştirmek isterim ki, Mayıs 2019’da ilk 800 fidanın dikimini yaptık. Ardından aynı yılın Kasım ayında 1.200 fidan daha diktik. Dolayısıyla şu an orada 2.000 fidan bulunuyor.

Sorunuza gelirsek, "yeniden üreten" bir mimarlık, insan ve doğa arasında bariyerler inşa etmektense insanların sağlıklı bir doğal çevreden faydalanmalarını sağlayacak şekilde doğanın lehine işler. Beyrut’ta örneğin, kentin nehir ekosistemi öldü. Nehir artık ekosistem hizmetini yerine getiremiyor. Doğal bir ekosistemden kanalizasyon altyapısına dönüştürüldü. İkinci olarak yalnızca akan kanalizasyon suyu değil, topraktan, ağaçlardan ve diğer yaşayan türlerden oluşan tüm sistem, kaybolan sağlıklı nehrin sürdürülmesine ihtiyaç duyuyordu.

"Yeniden üreten" mimarlık, tüm zincirin refahını geri getirmek için kentin bu tip mekânsal öğelerinin canlanmasına ve iyileşmesine imkân veriyor. Kendi doğal ekosistemi ile diyalog hâlinde olan bir kent sıcaklığın düşmesini, havanın temizlenmesini, insanların ve diğer organizmaların daha sağlıklı bir çevreyi paylaşmalarını sağlıyor.

Röportaj: Bahar Turkay

#5. İstanbul Tasarım Bienali #tasarım bienali #Empatiye Dönüş #Adib Dada #theOtherDada #Beyrut #iklim krizi #çevre


Sayfanın Başına Dön