BERLİN'İN GERÇEK “MOKA EFTİ”Sİ
BERLİN'İN GERÇEK “MOKA EFTİ”Sİ
BERLİN'İN GERÇEK “MOKA EFTİ”Sİ
BERLİN'İN GERÇEK “MOKA EFTİ”Sİ

BERLİN'İN GERÇEK “MOKA EFTİ”Sİ

İÇ MEKAN   18.07.2020

Hikaye anlatımında, kurulan görsel dünya, hikayenin etkisini kuvvetlendirmek için öne çıkan unsurların en önemlilerinden biri. Bu nedenle de özellikle televizyon ve sinema yapımlarında bu alana büyük yatırım yapılıyor ve yüksek bütçeler ayrılıyor. Son zamanlar hatırı sayılır bir izleyici ilgisiyle karşılanan bir takım yapımlar, yarattıkları dünya ile büyük ilgi görüp, bu yatırımlarının karşılığını alıyor. Bunlar arasında yapımın tasarımcılarının ve sanat yönetmenlerinin yarattığı dünya ile izleyiciyi hemen içine çeken dönem yapımları var. “Babylon Berlin” dizisi bu yapımlardan biri. Yapımın, Almanya’nın televizyon tarihindeki en yüksek bütçeli dizi olduğu söyleniyor. Dizinin kalbindeyse, tasarımcılar tarafından yeniden yaratılan ve adeta dirilen 1920’lerin Berlin’inin önemli mekanlarından biri olan “Moka Efti” kulübü var.

Moka Efti, 1. Dünya Savaşı sonrası Almanya’sında önemli bir mekan. Dizide Weimar’ın çöküşünü temsil eden ve 2. Dünya Savaşı’na doğru gidilen yıllarda gizemli ilişkilerin yaşandığı bir kulüp. Bürokratların gizli ilişki ağı bu mekanda vücut buluyor. Bir yandan, savaş sonrasında sokaklardaki ekonomik çöküşün aksine, büyük bir orkestranın sahnelediği olağanüstü bir müziğin yayıldığı, deniz ürünlerinin ve özellikle de özel bir tür ahtapotun müşterilere sunulduğu, içkinin su gibi aktığı ve gençlerin sabaha kadar dans ettiği bir yer... Elbette kulübün başka yerlerinde farklı işler de dönüyor. Gerçekte ise, Moka Efti Berlin’in merkezinde, Leipziger Strasse’de bulunan, ismini yarı Yunan yarı İtalyan olan sahibi Giovanni Eftimiades’den alan, caz müziğin çaldığı ve günde 25.000 kahvenin servis edildiği bir “salon” idi. Kendisini “Egyptian Music Salon” olarak adlandıran mekandaki müzik, eğlence, sert kahve ve Mağribi kemerlerin sardığı ortamda sunulan egzotik hava, kısa süre içinde savaş sonrasında moral bulmaya çalışan kentlilerin buraya akın etmesine sebep olmuş olmalı. Dizidekinden biraz daha yumuşak bir tasarıma sahip olduğu çeşitli arşiv dokümanlarından görülebilen mekandaki en ilgi çekici unsurlardan birisi, kapısız ve dönme dolap benzeri sürekli hareket eden “paternoster asansör”. Bu detay, dizideki kulüp kurgusunda yer almıyor. Kentliler için heyecan verici olan bu bir teknik buluş sayesinde Moka Efti’yi yalnızca asansör için bile ziyaret edenler olmuş.

Mekanda ayrıca bir bilardo salonu, berber dükkanı, her an dikte etmeye hazır daktilocuların olduğu bir yazışma odası ve Orient Express lokomotifi benzeri bir koridorla bara bağlanan bir pastane bulunduğu kaynaklarda yer alıyor. Moka Efti’nin ömrü, Londralı yatırımcıların 1929’daki borsa çöküşüyle birlikte son buluyor. 1933'te Giovanni Eftimiades tesislerini satarak, batıda Moka Efti am Tiergarten adını verdiği yeni bir mekan satın alıyor.

Dizideki Moka Efti’de gerçeğinden biraz daha farklı mekansal unsurlar ve tasarım özellikleri var. Yapımın tasarımcısı Uli Hanisch konuyla ilgili verdiği bir röportajda, “hangi öğelerin modern, hangilerinin geçmişe ait olduğu söylemenin zor olduğunu, çünkü bildiğimiz haliyle modernliğin 1920lerde ortaya çıktığını” söylüyor. Hanisch dizi için Moka Efti setini, eski Delphi sinema binasının içine kurmuş ve burası için kentin dışındaki Babelsbergs Studio’da özel bir cephe inşa etmiş. Dizideki kulüp,  tekrar soyulmuş duvarları ve geometrik ışık kuleleri ile fütüristik bir tasarıma sahip.

Sonuçta tüm bu unsurlar birleştiğinde, müziğin, kurgunun ve hikayenin de etkisiyle Moka Efti, hepimiz izlerken, o yıllara gidip sabaha kadar dans etmek istediği bir mekan haline geliyor...

#Berlin #dizi #Babylon Berlin #Moka Efti #mekan #mekan tasarımı #Almanya


Sayfanın Başına Dön