DUNE HOUSE DOĞA İÇERİSİNDE YALIN BİR YAŞAM SUNUYOR

Herbst Architects imzalı Dune House, Yeni Zelanda’da engebeli bir yeşil alanda yerel bitki türleriyle bir araya gelerek doğa ile bütünleşmiş, yalın bir yaşam alanı sunuyor.

Doğal kaynakların minimalize edilerek kullanıldığı, kentten uzak, yenilebilir enerji kaynaklarından yararlanıldığı, çevreye zarar vermeyen mimari yaklaşımlar, dünyanın her yerinde farklı ölçeklerde ve farklı değerlerle ele alınıyor. Bu bağlamda Yeni Zelanda, sürdürülebilir mimari örnekleriyle öne çıkıyor. Doğaya entegre edilen alçak yapılar; doğayı kutlarken, çevreye verilen zararı en aza indirerek pasif yapı örneği oluşturuyor.

Yeni Zelanda’da doğa içerisinde konumlanan Dune House, Auckland merkezli mimarlık stüdyosu Herbst Architects’in imzasını taşıyor. Yapı, sahil kıyısında, yerel bitki türü olan Muehlenbeckia ile kaplanmış engebeli yeşil alan ile bütünleşiyor.

Olası sel felaketlerine karşı yüksekte ve su seviyesinden uzakta konumlanan ev, panoramik bir manzara sunuyor. Yapıyı çevreleyen ahşap çıtalar, yağmura karşı bir perde işlevi görürken, yapının dikdörtgen hacmini destekleyerek yalın ve net çizgileri zenginleştiriyor. Çıtaların dalgalı formu, bölgenin engebeli doğasını kavramsal olarak yansıtıyor ve keskin bir geometrideki yapıyı yumuşatarak hareketlilik yaratıyor.

Dune House, iki yatak odalı bir ana yapıdan ve iki küçük ek yapıdan oluşuyor. Üç binayı birbirine bağlayan ahşap yürüyüş yolu, Muehlenbeckia bitkilerinin de olduğu alana, doğaya zarar vermeden yerleştiriliyor. Bölgenin topografyasına uyum sağlamak için ev tek katlı olarak inşa ediliyor. Arazinin yeniden şekillendirilmesiyle okyanus manzarasından da maksimum seviyede faydalanılıyor.

Geçirgenliğin ön planda tutulduğu tasarımda geniş cam cepheler, iç mekana dahil edilen açık alanlar ve iç mekanda ağırlıklı olarak kullanılan ahşap malzemeler doğa ile kurulan iletişimi güçlendiriyor. Herbst Architects, Dune House ile doğayla bütünleşmiş yalın bir yaşam alanı sunuyor.