BİR BULUŞMA, DİRENİŞ VE GÜÇLENME ALANI OLARAK MUTFAK
BİR BULUŞMA, DİRENİŞ VE GÜÇLENME ALANI OLARAK MUTFAK
BİR BULUŞMA, DİRENİŞ VE GÜÇLENME ALANI OLARAK MUTFAK
BİR BULUŞMA, DİRENİŞ VE GÜÇLENME ALANI OLARAK MUTFAK
BİR BULUŞMA, DİRENİŞ VE GÜÇLENME ALANI OLARAK MUTFAK
BİR BULUŞMA, DİRENİŞ VE GÜÇLENME ALANI OLARAK MUTFAK

BİR BULUŞMA, DİRENİŞ VE GÜÇLENME ALANI OLARAK MUTFAK

TASARIM   16.11.2020

‘Empatiye Dönüş; birden fazlası için tasarım’ başlığıyla gerçekleşen ve tartışmaya açtığı meseleler pandemi sonrasında daha fazla anlam kazanan 5. İstanbul Tasarım Bienali sergileri 15 Kasım'da sona erdi. Diğer yandan çeşitli dijital ve çevrimiçi formatlar üzerinden Nisan 2021’e kadar proje ve içerik paylaşımlarının devam etmesi planlanıyor.

Bienalin Ark Kültür’de yer alan Kara ve Deniz Kütüphanesi programı kapsamında sergilenen ‘Uydu Mutfaklar’ projesi, mutfağı buluşma, direniş, güçlenme ve bakım alanı olarak inceleyen bir araştırma projesi idi. Proje kapsamında 'Yunanistan’ın kuzeybatısında yer alan kırsal bir bölge olan Tesprotya’daki kırktan fazla topluluğa özgü müşterek mutfak tipolojileri, tariflerle ve buraları kullanan kadınların oluşturduğu kültürler arası kuşakların hikâyeleriyle beraber, kendisine has iç tasarımları ve mekânsal düzenlemeleri değerlendirilerek haritalandırıldı.'

‘Uydu Mutfaklar’ üzerinden, kültürler, kentsel ve kırsal bağlamlar arasında arabuluculuk işlevi gören mutfağa dair sorularımızı, projenin yürütücüsü TiriLab yanıtladı.

Empati, bienalde yer alan kapsamı ve bugünkü gündemde taşıdığı anlam üzerinden bir tasarımcı için ne anlama geliyor?

Tasarımcılar olarak bu bienalde, empatiye toplulukla yeniden bağ kurmanın bir yolu olarak yaklaşıyoruz. Bizim anladığımız hâliyle empati yalnızca birbirimiz arasındaki duygu paylaşımı değil, insan ve insan olmayan varlıklarla yakın bağlarımızı ve onlara bağımlılığımızı derinlemesine anlamanın bir yolu. Bugünün gündeminde, empatinin gündelik hayatımızı nasıl yaşayacağımızın kararına dair bir seçim, kendimizin ötesindeki dünyayla doğal bağımızı kabul etme yeteneği olduğunu iddia edebiliriz.

Pandemiden sonra kırsal topluluklara özgü yerel teknolojiler küresel olarak daha fazla anlam kazanmaya başladı. Şimdi mirasımızı keşfetmeye ve ondan öğrenmeye çalışıyoruz. Bu ne anlama geliyor? Sizce bu çaba bizi nereye götürecek?

Son 40 yıldır araştırmalar, sergiler ve söylem bağlamında kitlesel olarak kentler üzerine odaklanılıyor. Kırsalla ilgili ise eşit derecede yaygın bir ihmal söz konusu. Bununla birlikte kırsal toplulukların geçim kaynağını sağlamalarına yardımcı olan uygulamalar daha fazla takdir görmeyi hak ediyor.

Yerel mirası keşfetme çabası, çeşitlilik, sürdürülebilirlik, direnç ve savunmasızlığın ekolojik temsilleri üzerinden yeni bir kırsal dilin yaratılmasına yol açabilir. Sonuç olarak kırsal artık yalnızca basit bir şekilde tarım ve çiftçilik faaliyetleriyle sınırlandırılamaz. Doğal mirasın bozulması riskiyle karşı karşıyayken, yerel ve bölgeler arası işbirlikleri inşa etmenin, yerel toplulukları güçlendirmenin ve dayanışma kültürü yoluyla ortak değerleri desteklemenin daha mümkün ve olası olduğuna inanıyoruz. Bu kriz, kentsel ve kırsal çevreler arasındaki yakın bağları incelemek, kırsalın geçim bilgisini nasıl önemsediğini ve tepki verdiğini anlamak için bir fırsat sunabilir.

Araştırma projenizde mutfakların nasıl geliştiğini, farklı topluluklarda ve yerleşimlerde ne şekilde kullanıldığını, kültürler, kentsel ve kırsal bağlamlar arasında nasıl arabuluculuk işlevi gördüğünü inceliyorsunuz. Ortaya çıkan bulguları nasıl yorumluyorsunuz?

Uydu Mutfakları’nda Tesprotya bölgesinde yer alan köylerdeki evlerin dışında yer alan ve topluluğun içindeki kadınların kendi samimi alanları olarak yarattıkları mutfakları keşfettik. Bizim için asıl enteresan olan bu mutfakların bugün, her evde bulunan "modern" mutfaklardan farklı olarak nasıl kullanıldığını anlamaktı. Görüşmelerimiz sırasında kadınlara yönelttiğimiz ortak soru şu oldu: Dışarıdaki eski mutfağınızda içeride yapamadığınız neler yapabilirsiniz? Hemen hemen hepsi aynı cevabı verdi: Özgür olmak.

Fark ettik ki bu alanlar, taze keçi peynirini hazırlayıp astıkları, yumurtaları ve sebzeleri depoladıkları, yemek pişirdikleri, deneyler yaptıkları, tariflerin ve özel tekniklerin değiş dokuşunun gerçekleştiği açık laboratuvarlar, hikâyelerin anlatıldığı, toplantıların gerçekleştiği mekânlar olarak işlev görüyor. Bu mutfaklar bir şekilde yemek pişirmeyi "mutfak teşhirciliğine" alternatif oluşturan ve mutfağın sınırlarının sorgulayan samimi bir eylem olarak yansıtıyor. Dolayısıyla bu alanlar, ilgi ve özen gösterme formatlarını anlamanın ve hayata geçirmenin mümkün olduğu, direnç ve güçlenme mekânları olarak görülebilir.

Röportaj: Bahar Turkay

#5. İstanbul Tasarım Bienali #tasarım bienali #Empatiye Dönüş #Tirilab #mutfak


Sayfanın Başına Dön