Escape From Sofa ile Tembellik ve Tasarım Üzerine

Hem mekan hem de ürün tasarımlarıyla kullanıcılarını tembel ve kanepeye bağlı yaşamdan uzaklaştırmayı hedefleyen Escapefromsofa’ya birkaç soru yönelttik. 

Escape From Sofa ismi nereden geliyor?

Aslında bu bir serzeniş. İnsanoğlu olarak, özellikle de Akdeniz insanı olarak biraz tembel ve kanepeye bağlı yaşıyoruz. Escape From Sofa ekibi için yaşam bir kanepeden çok daha geniş bir alana yayılıyor ve yaşamın olduğu her alanda tasarım da olmalı diyoruz. 

Mekan tasarım ile ürün tasarım arasındaki farklılıkları kendi deneyiminizde nasıl gözlemliyorsunuz?

Mimari mekan tasarımlarında, mimar veya tasarımcı tarafından oluşturulan kavramsal fikir ile sınırlı bir alanda ?yeni bir algı yaratılır. Fakat ürün tasarımında bu algıya dahil edebileceğiniz veya sınırlarını düşünmeden üreteceğiniz tasarımlar ortaya çıkabilmektedir. 

Türkiye özelinde düşünürsek, markanın kurulduğu ilk zamanlardan günümüze tasarım yaptığınız alanlar ne yönde değişti?

2009'dan bu yana daha özgün ve kavramsal tasarıma değer veren talepler ile karşılaşıyoruz. Bu taleplerin büyük bir çoğunluğu köklü kurumsal firmalardan geliyor. Daha küçük alanlara sahip bireysel müşterilerle ise daha deneysel tasarımlar yaparak hem kendimizi hem de karşı tarafı geliştiriyoruz. 

Malzeme kullanımınıza gelirsek, sandalye tasarımlarınızda ağırlıklı olarak ceviz ağacı tercih etmenizin bir sebebi var mı?

Doğal malzemelerin geneline bir hayranlığımız var. Farklı üretim veya tasarım zamanlarında başka ağaç türlerini de kullanmaktayız. Fakat dediğiniz gibi bir süredir hem ürünlerimizde hem de projelerimizde yoğun olarak ceviz ağacı kullanmaktayız. Doku, lif ve renkleri ile görüntü olarak hoşumuza gittiği gibi sağlamlığı ve kolay işlenebilirliği ile de şüphesiz bir bağ yaratıyor. 

Tasarımlarınızla kullanıcılara ne vadediyorsunuz? 

İlk olarak kendimize, sonrasında son kullanıcıya, en üst düzeyde tutulan görsel ve malzeme kalitesini, doğru tasarım düşüncesi ve imalat tekniği ile sunmaya çalışıyoruz. Bunu takiben "Biçim işlevi takip eder.” Yani fikrimizin içeriği ile biçim her zaman iç içe olmak durumundadır. Bu yönüyle vaad ettiğimiz şey, aslında olgunlaşmış ve her yönden kullanıcıyı tatmin eden bir tasarımdır.

Stüdyonuzda, aynı çizgide olsalar da farklı tasarım alanlarından tasarımcılar var. Bu durum ekip dinamikleriniz arasında nasıl bir denge yaratıyor?

Farklı fikirler ve çok seslilik bizim olmazsa olmazımız. Her takım oyununda olması gerektiği gibi bizim de baş tasarımcılar olarak kurduğumuz ve korumaya çalışıp özveri ile geliştirdiğimiz bir dengemiz var. Bu dengeyi korumak ve ileriye taşımak, düşünme ve üretme ile olan ilişkimizin temellerinden. Bu dinamikleri bir arada tutarken ortaya çıkan iniş ve çıkışlar, dışa yansıyan kimliğimizin ilk kırıntılarını oluşturuyor.

Son olarak, sürdürülebilirliğin marka politikanızdaki yerinden de bahsedelim.

Sürdürülebilirlik adına, mobilya imalatlarımızda yerel ve kullanılmış ağaçları tekrardan kullanmaya çaba gösteriyoruz. Bunun yanı sıra imalatlarımızı ilk gününden beri yerel, küçük üreticilerle yürüterek çevremizi kalkındırmaya çalışıyoruz.