SİNEMATOGRAFİK NESNELER
SİNEMATOGRAFİK NESNELER
SİNEMATOGRAFİK NESNELER
SİNEMATOGRAFİK NESNELER
SİNEMATOGRAFİK NESNELER
SİNEMATOGRAFİK NESNELER
SİNEMATOGRAFİK NESNELER
SİNEMATOGRAFİK NESNELER
SİNEMATOGRAFİK NESNELER
SİNEMATOGRAFİK NESNELER
SİNEMATOGRAFİK NESNELER
SİNEMATOGRAFİK NESNELER
SİNEMATOGRAFİK NESNELER
SİNEMATOGRAFİK NESNELER

SİNEMATOGRAFİK NESNELER

TASARIM   14.02.2021

Alexandre Humbert sinematografik nesneler inşa eden bir tasarımcı ve yönetmen. Ürün tasarımı eğitimi alan Humbert, bir tasarım pratiği olarak film yapımına odaklanıyor. Ürettiği filmlerle, nesnelerin kendileri ve onlarla kurduğumuz ilişki üzerine yeniden düşünmemizi sağlıyor. 'Cinematographic object' Humbert’in bu üretimi yaparkenki yaklaşımını özetlemek üzere kullandığı bir tanım. Filmin gittikçe daha yaygın bir hikaye anlatım yöntemi olarak kullanıldığı günümüzde, tasarım, kültür, insanlar ve dünya arasındaki kesişmeyi anlamak için filmin nasıl bir araç olduğunu Humbert’e sorduk.

'Cinematographic object' bir terim olarak ve bunun ötesinde çalışmalarını yürüttüğün vizyon bağlamında ne anlama geliyor?

Son sandalyemi 2012 yaptım ve o günden beri filmlerim birer nesne. ‘Sinematik nesne’ tasarım pratiğini sinemayla diyaloğa sokarak, bir film veya enstalasyon formunu alıyor. Böylece aralarında tahmin ettiğimizden çok daha fazla ortak nokta olan bu iki disiplin arasındaki bağlantılar açılıyor.

Tasarım süreçleri ve nesnelerle kurduğumuz ilişki üzerine daha derin bir anlayışa sahip olmamız için bu vizyon ne şekilde yardımcı olabilir?

Bu vizyon temelde insanlar ve nesneler arasında varolan duygusal ilişkiye odaklanıyor ve mümkün olduğunca bağlamsal, yeni hikaye anlatma biçimleri üretiyor. ‘Sinematik nesneler’ içinde bulunduğumuz zaman, nasıl oturduğumuz, ne şekilde davrandığımız ve günümüzde tasarımı tüketme yollarımız hakkında konuşuyor. Film, tasarımcıların temsil ettikleri nesnelerden doğrudan ilham alan anlatım sistemleri, çerçeveleme ve formatlar kurmak için modelleyebilecekleri, kesebilecekleri, yapılandırabilecekleri bir malzeme olarak düşünülmeli. (Film: The Door, Alexandre Humbert, 2018)

Teknolojinin ve dünya ile yeni bağlantı kurma formatlarının ortaya çıkmasının yarattığı etkiyle birlikte ve bugün de pandeminin yarattığı koşullar altında, son yıllarda nesnelerle aramızdaki ilişkinin hızla değiştiğini düşünüyor musunuz?

Design Academy Eindhoven’dan 2013 yılında mezun olduğumda, mezuniyet gösterisindeki 130 proje için 30 ekran yer alıyordu. Şimdiyse Dutch Design Week’te her proje için ortalama 1 ekran kuruluyor. Ekranlar tasarım dünyasının her yerinde var ve Covid krizi nedeniyle iyisiyle kötüsüyle ortaya çıkıveren sanal tasarım fuarlarıyla da bu oran doğal olarak artıyor. Bu aynı zamanda bir sandalyeyi gerçek anlamda denemeden önce, görseli üzerinden satın alma ihtimalimizin daha fazla olduğunu da gösteriyor.

Avrupa’da çeşitli tasarım okullarında ders veriyorum ve bu krizin tasarımcılar arasında var olan sosyal ilişkiyi tamamen bozduğunu söyleyebilirim. Aynı zamanda yeni nesil tasarımcıların, nesneleriyle, üzerine araştırma yaptıkları hikayelerin anlatımlarında gittikçe daha fazla tasarım temsili kullandıklarını da vurguluyor. (Film: Sleeping Beauties, Alexandre Humbert, 2019)

2017-2019 yılları arasında çektiğin ve 19 bölümden oluşan ‘Object Interview’ serisi tam olarak neye odaklanıyordu?

2017 yılında projeye ilk başladığımda, nesneleri bugün, arkalarında yatan kavramdan, yapıldıkları malzemeden ve tasarlayanın kim olduğundan bağımsız bir şekilde nasıl algıladığımızı incelemek istedim. Konu, tasarımcıların tüm dünyada ve sürekli olarak ürettikleri form ve işlevlerin duygusuyla ilgiliydi. Senaryolar nesnelerle ilk kez karşılaşıldığı anda, sezgisel olarak yazıldı ve sonrasında bu nesneleri en iyi bilenler, yani tasarımcıların kendileri tarafından okundu. Onlara verilen sesle filmler, formları ne olursa olsun çevremizdeki tüm bu nesnelerle var olan duygusal ilişkiyi, sözlü ve sözlü olmayan etkileşimi vurguluyordu.

1988 yılında Alessandro Mendini tarafından tasarlanan ‘Colonna’nın gösterildiği son bölümün başlığı ‘What if an object had to retire? / Ya bir nesnenin emekli olması gerekiyorsa?’ idi ve Mendini’yi bu bölümün çekiminden 2 ay önce uğurladık. Bu son bölüm, onun tasarım felsefesine bir saygı duruşu olarak inşa edildi ve aralarında tasarımcıların, küratörlerin, kültür kurumlarının, sanatçıların, editörlerin yer aldığı, dünyanın her yerinden 103 katılımcının dahil olduğu projeyi sona erdirdi.

Tasarım, kültür, biz insanlar ve etrafımızdaki dünya arasındaki kesişme üzerine düşünmek ve bunu sorgulamak için film nasıl bir araç?

Bir sandalya tasarladığınızda, kullanıcılar için ‘nasıl yapıldı, tasarımcı ne söylemek istedi, rahat mı’ gibi sorular ortaya atabilirsiniz. Ancak kullanıcının kurduğu duygusal bağa nadiren müdahale edersiniz.  Film bunu yaratabilir. Bir sandalyenin filmini çekip, korku, mutluluk, şüphe, gücen, şaşırma gibi izleyicinin yakalayabileceği duyguları yaratabilirsiniz. Bu sinematik nesnelerle ilgili araştırmamda, nesneleri tasarım sürecinin bittiği nokta olarak ele almadım. Aksine bir başlangıç olarak değerlendirdim. Biz yeni nesneler yaratmaya devam ettikçe de sürecek.

Geçen yıl Avrupa’daki ilk karantinada Paris’teki Musée des Arts Décoratifs beni 1 yıl boyunca koleksiyonları üzerine filmler ortaya çıkarmam için davet etti. Bu aynı zamanda bu şekilde çalışmanın, geçmiş yüzyıllarda yapılmış ve görünmezlikleriyle izleyiciler için büyüleyici olan bu kadar nesne yapılmışken, yenilerini yaratmanın gerekliliğini sorgulamak için ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. (Film: Les Impatients, Alexandre Humbert, 2020)

Röportaj: Bahar Turkay

#nesne #sinematografik nesne #tasarım #cinematographic object #Alexandre Humbert #film


Sayfanın Başına Dön