Katı Olan Her Şey, Öncesi Ve Sonrası
Katı Olan Her Şey, Öncesi Ve Sonrası
Katı Olan Her Şey, Öncesi Ve Sonrası
Katı Olan Her Şey, Öncesi Ve Sonrası
Katı Olan Her Şey, Öncesi Ve Sonrası
Katı Olan Her Şey, Öncesi Ve Sonrası
Katı Olan Her Şey, Öncesi Ve Sonrası
Katı Olan Her Şey, Öncesi Ve Sonrası
Katı Olan Her Şey, Öncesi Ve Sonrası
Katı Olan Her Şey, Öncesi Ve Sonrası
Katı Olan Her Şey, Öncesi Ve Sonrası
Katı Olan Her Şey, Öncesi Ve Sonrası
Katı Olan Her Şey, Öncesi Ve Sonrası
Katı Olan Her Şey, Öncesi Ve Sonrası

Katı Olan Her Şey, Öncesi Ve Sonrası

VitrA'dan Haberler   15.07.2015

Müge Akgün, PATTU ekibiyle yeniden bir araya gelerek 1 ayını geride bırakan Katı Olan Her Şey’in perde arkasını ve bölgede yaşanacak dönüşümü konuştu.

İnsanların belleğinde yer etmiş yapıları, en azından form ve ölçek olarak korumak gerekir.*

PATTU’nun İstanbul Modern’in bahçesine kurduğu yapı ‘Katı Olan Her Şey’ neredeyse altı aylık yaşamının bir ayını geride bıraktı. PATTU ekibiyle bir araya gelip hem projelerinin perde arkasını hem de bölgede yaşanacak dönüşümü konuştuk...

Mimarlara çok fazla deneysel bina yapma imkanı tanınmaz dünyanın bir çok köşesinde olduğu gibi ülkemizde de. Alışılageldik mimarlık yapmak istemeyenler de çoğu zaman zorlanırlar, farklı alanlara yönelirler.

PATTU ekibi Işıl Ünal ve Cem Kozar da bu yolu seçenlerden. Sergi ve grafik tasarımları yapıyor, akademik çalışmalarını sürdürüyor, bir yandan da yaratıcılıklarını özgürce sınayacakları yarışmalara katılıyorlar. 

Bu yüzden de İstanbul Modern’in 2012 yılında The Museum of Modern Art (MoMa) ve MoMa PS1 işbirliğiyle başlattığı YAP İstanbul Modern: Yeni Mimarlık Programı’nın, iki yılda bir genç ve farklı arayışlar içinde olan mimarlara geçici bir yapı tasarlama imkanı sunması çok değerli.

Aslında mimarların sürdürülebilirlik, geri dönüşüm ve yeniden kullanım, ekolojik çözümler, yenilikçi mimari gibi tasarımlar yapmaya teşvik edilmeleri, onların yaratıcılığına yapacağı katkı kadar, kentlerin geleceği için de çok önemli.

PATTU ikilisiyle İstanbul Modern’de YAP İstanbul Modern: Yeni Mimarlık Programı’nın ikinci geçici yapısını yapmak üzere jüri tarafından seçildikleri gün tanışmıştım. Sonra da projenin hazırlık aşamaları sırasında bir araya gelmiştik.

Katı Olan Her Şey'i ilk anlattıklarında çok heyecanlanmıştım. Onlar da öyleydi zaten. O güne dek gerçekleştirdikleri projeler, bakış açıları, yaratıcılıkları ve hayalleri beni çok etkilemişti. Sonra 9 Haziran’da ‘Katı Olan Herşey’ İstanbul Modern’in bahçesinde kuruldu, izleyicileriyle buluştu. 

Projelerini gördüğüm, hikayesini dinlediğim yapının nasıl olacağını merakla bekliyordum. Işığa göre dönüşen yapıyı hayallerimi aşan biçimde etkileyici buldum. Işıl Önal ve Cem Kozar’la bir kez daha buluşup yapım aşamasındaki zorluklardan, bölgede büyük bir değişime neden olacak Galata Port projesine uzanan ufuk açıcı bir söyleşi yaptık...

Yapım aşamasında karşınıza sizi zorlayan detaylar çıktı mı? Öngörmediğiniz değişiklikler yapmak zorunda kaldınız mı?

En çok zorlayan kısım hava şartları oldu, yaz ayında yağmur ve fırtına altında çalışmayı hiç hesaba katmamıştık. Aşırı yağmur yağdığında bir süre bekleyip, azaldığında tekrar başlıyorduk. Kaynak, zımpara, boya.. Bunların hiçbiri yağmur altında yapılamıyor. Programın kaymasından dolayı gece geç saatlerde yağmura rağmen çalışmak zorunda kaldık ama tüm ekip hiç durmadan devam etti. 

Projede çok büyük değişiklikler yapmak zorunda kalmadık, sadece panel boyutlarını ilk tasarıma göre biraz daha büyüttük ve cephelerin açılma kapanması ile ilgili teknik konularda bir takım değişiklikler oldu. Onun dışında genel form ilk tasarımımız ile birebir aynı kaldı. 

Hayal ettiğiniz, daha doğrusu çizdiğiniz, aylarca üzerinde düşündüğünüz proje ortaya çıktığında tüm beklentilerinizi karşıladı mı?

Aslında beklentilerimiz bitmiş bir "eser" yaratmaktan çok altı aya yayılan kullanımı ile ilgili, hayatına daha yeni başlıyor. Tasarımın uygulanması sadece bir başlangıç noktası, kullanıldıkça yeni anlamlar kazanacak diye umuyoruz. 

Şimdi neler var sırada, yeni bir çalışma başlıyor mu?

Yurt dışında birkaç müzeden davet aldık, daha hepsi henüz başlangıç aşamasında olmakla birlikte bu yıl sonuna doğru yeni sergilerimiz olacak. Bunun dışında küratörlüğünü veya tasarımını yaptığımız birkaç sergi ve yeni bir müze projesi var. Yoğun bir çalışma dönemi bizi bekliyor. 

Galata Port projesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Bölgede nasıl bir yapılaşma olmalı, var olanla uyumlu mu yoksa bambaşka mı?

Dünyanın birçok yerinde liman bölgelerinde dönüşüm projeleri uygulanıyor, çoğunda temel yaklaşım kıyıyı halka açmak oluyor. Ticari beklentiler de oluyor tabii ki ama kamusallık ve ticari beklentiler illa birbiri ile çatışmak zorunda değil. Öncelikle İstanbul'un limanlarında ya da tersane bölgelerinde henüz böyle bir dönüşüm başlamadı. 

Şimdi aynı tartışmaları tersaneler için de yaşayacağız büyük ihtimalle. Önemli olan tüm tarafların açık fikirlilikle ve iyi niyetle yaklaşabilmesi. Çünkü buranın şimdiki haliyle kalması da pek kabul edilir bir durum değil. 

Bu proje neredeyse 60 yıldır kentten koparılmış bir bölgeyi tekrar kente dahil etme projesi olmalı, yeni proje ne olacak henüz açıklanmadı. Ama büyük ihtimalle kıyı şeridi halen kentten kopmuş bir alan olarak varlığını devam ettirecek. Yeni yapılaşmanın nasıl gözükeceği ya da var olanla uyumu sonuçta bir tasarım kararı ve her tasarımcının kendi yaklaşımları olabilir. Bu konuda tek bir doğru yok aslında. Biz, insanların belleğinde yer etmiş yapıları, en azından form ve ölçek olarak korumak gerekir diye düşünüyoruz. 

Her şeyi yıkıp tamamen yeni bir şey yapmak defalarca düşündükten sonra alınan bir karar olmalı, önce var olanının potansiyeline bakılmalı. İstanbul Modern bir örnek olarak orada duruyor. Antrepolar sonuçta iyi ya da kötü bir dönemin temsilcileri, sırf bugün beğenmiyoruz diye her şeyi yıkmaya başlarsak etrafımızda bina kalmaz. Ama esas önemli nokta nasıl gözükeceklerinden çok kente ve kentliler olarak bize ne katacakları, yani kamusallıkları. Ve bu da bir tasarım kararı. 

YAP İstanbul Modern kapsamında, Katı Olan Her Şey geçici yapısına ek olarak pek çok etkinlik planlanıyor. Ağustos ayı boyunca, küresel müzik hareketi Sofar Sounds’un İstanbul ekibinin önerdiği programla dört akustik konser gerçekleştirilecek. Eylül ve ekim aylarında ise “bellek” ve “tarih” gibi kavramlar üzerine mimarinin yanı sıra sanat, sosyoloji, felsefe, psikoloji gibi farklı disiplinlerden katılımcılarla tüm gün sürecek konuşmalar serisi yapılacak. Buna ek olarak, İstanbul Modern Eğitim ve Sosyal Projeler Bölümü, “KATI OLAN HER ŞEY” ile ilişkili “Yapboz Binalar” adlı bir eğitim programı hazırladı. 7-12 yaş grubu çocuklara yönelik olan program, İstanbul Modern’in şu anda bulunduğu alanda geçmişte inşa edilen mimari yapılar hakkında tarihsel bir araştırma ve değerlendirmeyle başlıyor. Yaz sonuna kadar katılım sağlayabileceğiniz etkinlikler serisi ve sergi için detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

*Yazı ve röportaj: Müge Akgün 

#PATTU #yap #Katı Olan Her Şey #İstanbul Modern #Müge Akgün #vitra


Sayfanın Başına Dön