OSCAR NIEMEYER VE RICHARD ROGERS YAPILARI YENİ BİR SANAT DESTİNASYONU YARATIYOR

Chateau La Coste heykel parkında, Oscar Niemeyer’in fütüristik pavyonu Annie Morris’in renkli heykellerine ev sahipliği yaparken, Richard Rogers’ın Drawing Galerisi Idris Khan’ın dinamik tablolarını sergiliyor.

Doğa ile bağlarımızı yeniden kurmaya çalıştığımız bu dönemde sanat ve mimarinin buluştuğu deneyimlerin, sonsuzluk hissi veren doğal peyzajlar içerisinde konumlandığını gözlemleyebiliyoruz. Sanatı tüketme biçimi, mimari deneyimlerle zenginleşerek, dünyadaki farklı kültürleri ve coğrafyaları keşfetmemiz için bize yeni bir seyahat rotası sunuyor.

2017 yılında inşası tamamlanan Chateau La Coste Sanat Galerisi, Fransa’nın üzüm bağlarıyla tanınan Chateau La Coste bölgesinde konumlanıyor. 40’tan fazla sanatçının eserine ev sahipliği yapan heykel parkı aynı zamanda bulunduğu bölgede üretilen şarapların saklandığı bir şarap mahzeni işlevi görüyor. Alçak taş binalardan oluşan yapısı, bölgenin topoğrafyasına gömülerek bir bütünlük oluşturuyor. Aynı zamanda yapıda Jean Nouvel imzalı bir şaraphane ve Jean-Michel Wilmotte ve Richard Rogers tarafından tasarlanan sergi alanları bulunuyor.

İngiliz sanatçı Annie Morris’in kabaca yontulmuş renkli küre formlardan oluşan hareketli kuleleri Oscar Niemeyer’in, çevresi ile bir harmoni oluşturan pavyon tasarımıyla buluşuyor. Yaklaşık 6 metre yüksekliğindeki gün ışığında açığa çıkan renkli eserler, Morris’in en büyük çalışmaları arasında.

Annie Morris’in sergisiyle eş zamanlı olarak sanatçı olan eşi Idris Khan da, bölgedeki Richard Rogers imzalı, bir tepeden yaklaşık 27 metre boyunca uzanan dikdörtgen formlu galeriyi devralıyor. Khan, Rogers imzalı galeride alüminyum paneller üzerinde suluboya tekniğiyle geliştirdiği kolajları sergiliyor. Georgina Cohen’in küratörlüğünü üstlendiği sergiler Eylül ayının sonuna kadar devam edecek.

2021 yılında La Coste’un sahibi Paddy McKillen ile farklı projeler için de işbirliği yapan sanatçı çift, Lee Ufan, Tracey Emin ve Hiroshi Sugimoto gibi isimlerin sanat eserleriyle dolu olan Chateau La Coste’da sergi yapmanın özel bir deneyim olduğunu vurguluyor.

Morris’in ‘Stuck’ ismini verdiği eserleri, birbirleri arasında kümeleşerek güçlü renklerle dramatize ediliyor. Kayaya benzeyen formlar kumla kaplanıp pigmentle renklendirilmeden önce keder kavramını yansıtıyor. Süreç içerisinde kayalar renklendirilerek gün boyunca değişen gün ışığıyla mekanda renk oyunları yaratıyor. Böylece eserlerin renklerle birlikte yansıttığı duygular da gün içinde dönüşüyor. Dijitalleşmenin giderek arttığı sanat dünyasında, eserinde analog yaklaşımı benimseyen sanatçının sergide dikkat çeken bir diğer çalışması ise 12 farklı tablodan oluşan yağlı boya çizimleri. Tilki benzeri erkekleri ve daha çok taç yaprak başlı kadınları gördüğümüz çizimler, karmaşık bir aile öyküsünün ifadelerini yansıtıyor. Morris bu figürleri ‘arketipler’ olarak tanımlıyor.

Londra Stoke Newington’daki stüdyolarında birlikte çalışan sanatçı çiftin, birbirlerinden bağımsız projeler oluşturmalarına rağmen, uygulamalarında güçlü bir bağ var. Khan, Morris’in heykellerini figüratif hale getiren gruplaşmaya yardım ederken, Morris’in renk paleti Khan’ın çalışmalarına karışıyor. Richard Rogers Drawing Galerisi’nde gördüğümüz Idris Khan imzalı, gökkuşağı renklerini anımsatan tablo serisi, hayatın ritmiyle ilgili bir zaman çizelgesini soyutlarken, aynı zamanda Rogers’ın bir dönem New Yorker makalesinin konusu olan çok renkli çorap çekmecesine atıfta bulunuyor.

Etkili bir deneyim sunan  Drawing Galeri, aynı anda sadece 25 kişinin ağırlığını kabul ediyor. Kapalı bir dikdörtgen formdan yola çıkılarak tasarlanan yapı, ormana bakan cephesinde konumlanan pencere ve balkon üzerinden ziyaretçileri doğanın içerisine davet ediyor. Gesso ile ultramarin tonlarında oluşturulan eserler, ışığı farklı şekillerde yansıtarak, deneyimsel bir yaklaşımla Chateau La Coste’ye atıfta bulunuyor.