YENİ ZELANDA’DA PASİF BİR SAHİL EVİ

Yeni Zelanda’da doğa içerisinde konumlanan Coast House, pasif mimarlık yaklaşımıyla kullanılan enerjiyi minimize ediyor.

Günümüzde giderek artan nüfus, sanayileşme sonucu azalan enerji kaynakları ve yenilenmeyen fosil kaynakların kullanımı global iklim krizine sebep oluyor. Son yıllarda mimarlık dünyasında; çevre ve enerji sorunlarını disiplinlerarası bir yaklaşımla ele alıp  daha iyi bir gelecek yaratmaya dikkat çeken sürdürülebilir yaklaşımlar görüyoruz. Doğanın ve yarattığı potansiyellerin göz önünde bulundurulduğu ‘pasif mimarlık yaklaşımı’, bölgenin sağladığı avantajlar ve dezavantajlar ile üretim ve tasarımda karbon salınımını minimize ediyor.

Yeni Zelanda’daki Coast House, günümüz dünyasının pasif mimarlık yaklaşımına güncel örneklerden biri. Stacey Farrell tarafından tasarlanan yapı, Fiordland Ulusal Parkı ile seyrek nüfuslu, doğal bir alan olan Catlins arasında konumlanıyor. Yaklaşık 20 yıldır sürdürülebilirliği odak noktasına alan Stacey Farrell, iyi mimarlığın tanımını göz önünde bulundurarak, uzun ömürlü yapılar tasarlıyor. Farrell, yıllık yağışın yüksek olduğu ve genellikle nemli olan bu bölgede, Coast House için sürdürülebilir bir mimari yaklaşım benimsedi ve tüketilen enerji miktarını en aza indirmeyi hedefledi.

Doğanın içinde yer alan yapı, bölgenin topoğrafyasına uyumlu şekilde tasarlandığı için çevresiyle bir bütünlük yaratıyor. Çağdaş malzemeleri minimal bir şekilde kullanan mimar, bu projede malzeme paletini yalın tutarak doğayı ön plana çıkarıyor. İç mekanda kullanılan SIPs adlı yalıtımlı paneller, işlenerek iç mekan tasarımına dahil ediliyor. Silindirik formdaki su depolama sistemlerine doğru alçalan yapı, gereken bakımı minimuma indiren bir kaplama yöntemiyle, bölgenin rüzgarlarına karşı dayanıklı halde getirilmiş. Cephenin koyu tonlarda tercih edilmesi ise bulunduğu bölgede yapının dikkat çekiciliğini azaltıyor.

Sadeliğin ve fonksiyonelliğin ön planda tutulduğu iç mekan tasarımında iki yatak odası, odun sobası ile ısıtılan açık bir mutfak ve salon bulunuyor. Açık alanda konumlanan yemek masası aynı zamanda mutfak adası ve elle dikilmiş ağ aracılığıyla masa tenisi işlevlerini de görüyor. Mümkün olan tüm iç mekan alanlarında SIPs paneller ile geri dönüştürülmüş kereste kullanılmış. Bölgenin deniz seviyesindeki olası değişiklikleri ve erozyon problemlerine karşı yapı, hareket ettirilebilen ahşap plakalar üzerine yerleştirilmiş.