Scholten & Baijings
Scholten & Baijings
Scholten & Baijings
Scholten & Baijings
Scholten & Baijings
Scholten & Baijings
Scholten & Baijings
Scholten & Baijings
Scholten & Baijings
Scholten & Baijings
Scholten & Baijings
Scholten & Baijings
Scholten & Baijings
Scholten & Baijings
Scholten & Baijings
Scholten & Baijings

Scholten & Baijings

TASARIM   15.01.2016

Hollandalı tasarım markası Scholten & Baijings ile tasarımları ve vizyonları üzerine...

Tüm projelerinizde canlı renkler kullanıyor olmanıza rağmen işleriniz hala harika minimal tasarım çizgileri taşıyor. Bunu nasıl başarıyorsunuz?

Stefan Scholten: Formlar hayli minimal olduğu için grid ve katmanların yanı sıra renk kullanımı da ürünlere ekstra detaylar kazandırıyor. Tasarım tarzımız renk kullanımını da beraberinde getiriyor. Bir objeye baktığımız anda onu renkli haliyle görüyoruz.

Carole Baijings: Doğa bizi, sunduğu farklı renk ve ton çeşitleri ile şımartıyor. Bunu hemen bir ürüne veya kumaşa dönüştürmek isteseniz de kaçınılmaz bir şekilde iplik, boya banyosu, dokuma gibi noktalarda sınırlandırmalar devreye giriyor. Doğa hiçbir zaman kazanmanıza izin vermiyor. Hatta beceriksiz hissetmenize neden oluyor, defalarca. Ama denemeye devam etmek gerekiyor. Bu, bir tasarımcı olarak kendi renk alfabenizi ve paletinizi yaratmanız gerektiği anlamına geliyor. Bizim için renk de form kadar önemli. Uzun bir zaman tasarımda rengin lafı bile geçmemişti. Bir noktada, tüm iç mekanlar el değmemiş halde beyazdı. Ama renk, hayat kalitesine çok şey kazandırabilir. Renk, kesinlikle sonrasında kararlaştırdığımız bir seçim değil, tasarım sürecini de renk ile birlikte düşünüyoruz.  

Bazı projeleriniz 2009’dan beri Danimarka markası HAY tarafından piyasaya sürülüyor. HAY koleksiyonlarına neler kattığınızı düşünüyorsunuz?

S: Yaptığımız tüm iş birlikteliklerimizden gurur duyuyoruz, ama özellikle HAY ile olan çalışmalarımızdan çok memnunuz. Çok fazla yeni ürün üzerinde çalışıyoruz. ‘Scholten & Baijings for HAY’ koleksiyonunun tamamı, düzenli olarak yeni öğelerin ekleneceği, gelişmekte olan bir iş. Bu, yakın birlikteliğin bir sonucu.

Tasarım felsefenizde geometri büyük bir rol oynuyor. Estetik ve fonksiyonellik tasarımlarınızda nasıl bir yer alıyor?

C: Minimal formları, rengin dengeli bir şekilde kullanıldığı geleneksel zanaat tekniklerini ve kendine özgü, neredeyse tamamıyla Hollandalı çizgisinde olmayan endüstriyel üretimi birleştiriyoruz. Tasarımcı, zanaatkar ve imalatçı arasında bir köprü kuruyoruz. Üretim sürecine yakından dahil olmamız, mükemmel bir bitiş ve kişisel imza ile sonuçlanıyor. Bu mükemmeliyet, yetenekli zanaatkarlar ve öncü üreticiler ile yakın ilişkilerimiz sayesinde gelişen, ürünün başlangıcındaki kapsamlı öngörümüzün bir sonucu. Çok farklı çalışma şekilleri kullanıyoruz ve bu çalışma şekilleri lamba, halı, masa, atkı, cam eşya ve mobilya gibi fonksiyonel ve bireysel ürünlere dönüşüyor. 

Mobilyadan konsept arabalara, tasarımlarınızı çok geniş bir perspektiften ele alıyorsunuz. Bir sonraki adımınız ne?

S: Gelecek planlarımızdan bahsederken, Arita 2016/ projemizin altını çizmek isteriz. 2016, Japon Arita porseleninin 400 yıllık tarihinin kutlamasına tanık olacak. 17. yüzyılda bu porselen Avrupa’ya, Hollandalı Doğu Hindistan Şirketi’yle taşınıyordu. Hollanda’nın, Japon zanaatkarlar ile eskiye dayanan bir ilişkisi var. 2016’da, 1616/ Arita Japan’ın sanat yönetmeni Teruhiro Yanagihara ile birlikte projenin sanat yönetmenliğini yürüteceğiz. Arita’nın 1616’daki kuruluşundan ilham alarak, 16 uluslararası tasarımcıyı 10 Japon porselen firmasıyla eşleştirdik. Bu 16 porselen koleksiyonu 2016’da Salone del Mobile kapsamında Milano’da ve Amsterdam’daki Rijkmuseum’da sergilenecek. 

Tasarıma yaklaşımınızdaki anahtar sözcük ve ögeleriniz neler?

C: İmzamızı anahtar kelimelerle açıklamak gerekirse; renk, detay zenginliği, katmanlar ve geçirgenliğin farklı materyallerle birleşimi ve bu birleşimin el çizimi illüstrasyonlarla ilişkilendirilmesi. 

S: Bu ögeleri, anonim seri üretimin önüne geçmek için kullanıyoruz. Onlarla ayrışmak, tarzımızın en önemli özelliklerinden. Tasarımda kişisel damgaya ihtiyaç var. Sadece belli bir hikayesi, çalışma tarzı veya kişisel ifadesi olan objeler zaman testinden geçebiliyor. 

Röportaj: Yağmur Rüzgar

#Scholten & Baijings #hollanda #tasarım #ofis #röportaj


Sayfanın Başına Dön