DÜNYADAKİ YERİMİZİ YENİDEN DÜŞÜNMEK
DÜNYADAKİ YERİMİZİ YENİDEN DÜŞÜNMEK
DÜNYADAKİ YERİMİZİ YENİDEN DÜŞÜNMEK
DÜNYADAKİ YERİMİZİ YENİDEN DÜŞÜNMEK
DÜNYADAKİ YERİMİZİ YENİDEN DÜŞÜNMEK
DÜNYADAKİ YERİMİZİ YENİDEN DÜŞÜNMEK

DÜNYADAKİ YERİMİZİ YENİDEN DÜŞÜNMEK

KONUK YAZAR   16.01.2022

İklim krizinin olası sonuçlarını uzun süredir biliyor, son yıllarda ise bu krizin gündelik hayatımıza yansımasını doğrudan yaşıyoruz. Bu süreçte iklim ve çevreye dair söylemler marjinal olmaktan çıkıp gündelik konuşmalarımızın birer parçası oldular. Aşırı sıcaklar, öngörülemez ve alışık olmadığımız hava olayları, büyük orman yangınları, seller, kuraklıklar, mahsullerin telef olması gibi felaketlerin ardı arkası kesilmiyor. Çok değil, en çok birkaç on yıl içinde birçok yerin bugün olduğundan daha da yaşanmaz hâle geleceği, bugünkünden çok daha büyük kitle göçleri yaşanacağı, mevcut her türlü eşitsizliğin derinleşeceği bilgisiyle hayatımızı sürdürüyoruz.

İklim krizine ek olarak – ve tabii bu krizle ilişkili– son iki yıldır hayatımızı büyük ölçüde değiştiren bir pandemi de söz konusu. Bu pandeminin kaynağının denetimsiz gıda tedarik zincirleri olduğu da artık birçoklarının malumu. Canlıların yaşam alanlarını yok eden ve yeni virüslerin dolaşıma girmesine neden olan bu gıda üretim sistemleri değiştirilmediği sürece bundan kurtulsak dahi başka bir pandeminin ortaya çıkması kaçınılmaz.

Henüz karantina sürecinin bir açık/bir kapalı şekilde devam ettiği Mart 2021’de bu platform için yazdığı yazıda Nur Horsanalı, pandemi sürecinde edindiğimiz bazı pratiklerin genel tüketim alışkanlıklarımızın temelli olarak değişmesine katkısı olup olmayacağını sormuş, bunun cevabından emin olmadığını dile getirmişti.(1) En güncel COVID varyantı Omikron, pandeminin bitmediğini bize şiddetle hatırlatırken bu sorunun cevabının şimdilik büyük ölçüde hayır olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz. Normalleşme ile birlikte uçak seyahatlerine, aşırı tüketim alışkanlıklarımıza (ekonominin izin verdiği ölçüde) dönmek pek zaman almadı, üstelik bu sırada mevcut tüketim alışkanlıklarımıza ek olarak iklim için hiç de olumlu etkileri olmadığı aşikâr olan NFT’ler eklendi. (2)

Bireysel olarak değiştirebileceklerimizin büyük şirketlerin ve hükümetlerinkinin yanında çok küçük olduğu bir gerçek; böyle bir sistem içerisinde yarattıkları tahribatı telafi etmekte öncelikli sorumlu olanlar da elbette bireyler değil. Fakat bu noktada, geçtiğimiz yaz Türkiye’nin çeşitli yerlerinde çıkan ve uzun süre söndürülemeyen yangınlardan sonra konuşması sosyal medyada viral olan Sarıkeçililer Yardımlaşma Derneği başkanı Pervin Çoban Savran’ın, gazeteci İrfan Aktan’a verdiği röportajda iklim krizinin sorumlularıyla ilgili söylediklerinin hatırlanmasının yararlı olduğunu düşünüyorum.

“Başka suçlu aramıyorum, önce kendimden yola çıkıyorum. Şayet ben insansam, tüm canlıların sesi olarak, tüm canlıların düşüncesini dile getirmek adına, yanan ateşin alevini bile anlamalıyım ki, insan olduğumu anlayabileyim. Bir derenin başına oturunca, o deredeki suyun ahengi bana neyi anlatıyor, hüznü mü anlatıyor? O deredeki su iniltisinde kalan zerrecikler eğer bana gelecekteki felaketi anlatıyor, ama ben anlayamıyorsam, insan değilim demektir. Eğer deredeki su akıp da “ben de gidiyorum, yolcuyum, seneye görüşemeyeceğiz” diyorsa şayet ve ben anlamadıysam, benim de insanlığımın sorgulanması lâzım. İnsan bunları anlamalı ve kendine bir yön çizmeli. Kullandığımız araçtan enerjiye varıncaya kadar gözden geçirmeliyiz. Belki insan olarak bir şeylerin karşısında duramayacağız, ama “yaptım” diyebilmeliyiz. 2011 yılında dedim ki, “keçilerimi, derelerimi vermeyeceğim”. Niye dedim? Bugünkü olayları yıllar öncesinden görebiliyordum. Şimdi de yıllar sonra gelecek felaketleri görebiliyorum. Bir gün bu fırınlar çalışmayacak, hiçbir şeye erişemeyeceğiz. O gün yaşamak için ne yapabiliriz sorusunu soruyorum. Buna hazırlıklı olmalıyız. Bunlar okullarda öğretilmiyor insanlara, doğa öğretiyor, yaşam alanları öğretiyor.” (3)

Pervin Hanım’ın sözünü ettiği gibi başka türlü dinleme, bilme, öğrenme ve düşünme biçimleri edinmeye ihtiyacımız var. İnsanın kendisini diğer bütün türlerden üstün, doğayı da sömürebileceği bir kaynak olarak gördüğü düşünce biçiminin sonuçlarını yaşadığımız, bir çoğumuz için aşikar. Bu çok temel bir bilgi olsa da, yeni yeni hatırlamaya başladığımız üzere insan olarak biz de ekosistemin, biyolojik çeşitliliğin bir parçasıyız. İnsan da diğer türler gibi çevresine uyum sağlamış, bu çevrenin bir parçası olarak evrimleşmiş bir canlı türü. İnsanın yaşamı biyoçeşitliliğe ve ekosistemlerin devamlılığına bağlı. Dünyanın çeşitli yerlerinde bulundukları coğrafyaya, kalıcı ya da geçici olarak yerleştikleri çevreye nesiller boyunca en iyi şekilde uyum sağlamış yerli topluluklar bu ilişkileri korumaya devam ediyor, bulundukları çevreyi zenginleştiriyorlar. Bu toplulukların yok olmasını önlemek ve binlerce yıllık deneyimle süzülmüş, bilişselin ötesinde bedensel ve çok yönlü bilgiyi edinmek için çaba sarf etmeliyiz. Akla ve insanın akılcı tanımlarına verdiğimiz üstün yeri sorgulamalı, daha geniş bilinç kavramlarına geçmeli ve dünyada olmanın bilişsel olmayan boyutlarını üstlenmeli, hayvan ve bitkilerle bağlantılarımızı hatırlayıp insan dışı dünyalarla etkileşimimizi yeniden tanımlamalıyız. (4)

Pervin Hanım’ın aynı röportajda ifade ettiği gibi özellikle şehirlerde yaşayan insanlar çok büyük üretim-tüketim-tedarik sistemlerinin bir parçası olarak davranışlarının, kararlarının ne tür sonuçlara yol açtığını, tükettikleri ürünlerin “gerçek” maliyetinin ne olduğunu anlamakta ve bu bağlantıları kurmakta zorlanıyorlar. Son yıllarda tasarım ve mimarlık alanında bu ilişki ağlarını anlamaya çalışan ve görünür kılan projelerin yaygınlaşması çok sevindirici. Johannesburg merkezli Counterspace’in 5. İstanbul Tasarım Bienali’nde yer alan baharatların ve yemek pişirme yöntemlerinin Kazablanka ve Kahire’deki olaylarla ilişkilerini haritasını çıkarıp arşivleyerek, melezleşmiş yemek ritüellerini ve süreçlerini ortaya çıkaran Maddi Tarihler: Kumlar, Topraklar, Yemek Tarifleri ve Diğer Arşivler isimli araştırma projesi (5) ile Aslıhan Demirtaş yürütücülüğünde Kadir Has Üniversitesi Mimarlık ve Kent Çalışmaları Yüksek Lisans Programı öğrencileri tarafından üretilen, kentte topraktan süpermarketlere uzanan gıda üretimini araştırıp ortaya koyan Agros İstanbul (6) son zamanlarda dikkat çeken birçok örnekten yalnızca ikisi.

Nomeda & Gediminas Urbonas tarafından yürütülen ve Mayıs 2020’den beri devam eden Critical Zones – Observatories for Earthly Politics sergisinde yer alan The Swamp Observatory projesi (7) de bahsetmek istediğim bir başka örnek. Bilimsel bilgi ile sanatsal bakış açısını bir araya getiren bu yerleştirmenin içinde yer alan enstrümanlar dinleyicilerin duyularını tetikliyor, onları bataklıktan öğrenmeye ve "hibrit bilgiyi" deneyimlemeye davet ediyor.

Dünyayı alışık olduğumuzdan farklı yöntemlerle algılamaya gayret gösteren bu tür örnekler, tasarım ve mimarlıkta çevremizi kuran ilişki ağlarından ve ekosistemlerden öğrenmeyi amaçlayan projelerin arttığına işaret ediyor. Bilimsel bilginin yanında duyusal, bedensel ve melez bilgi üretiminin içselleştirilmesi, insan ve insan dışı yerli toplulukların kadim bilgilerinin keşfedilmesi, alıştığımız ve aksini düşünemediğimiz varoluş biçimlerini değiştirmemiz için bizi harekete geçirebilir. Bu diyaloğu devam ettirmek ve bu tür uygulamaların ve pratiklerin hayatın diğer alanlarına nasıl uygulanabileceğini keşfetmek ise hepimizin sorumluluğu.

1. Horsanalı, Nur. Nesnelerle İlişkimiz ve Çevre Farkındalığı, VBenzeri, 2021 https://www.vbenzeri.com/konuk-yazar/nesnelerle-iliskimiz-ve-cevre-farkindaligi

2.Pipkin, Everest. Neşe Dolu bir Müsriflik: Kripto Sanat, Vesaire, 2021 https://vesaire.org/nese-dolu-bir-musriflik-kripto-sanat/

3. Aktan, İrfan. Yağmur dedi ki, sistem bizi yutacak. 2021. https://birartibir.org/yagmur-dedi-ki-sistem-bizi-yutacak/

4. Rogoff, Irit, Becoming Research, 2019.

https://www.youtube.com/watch?v=D3AcgQoGaSU

5.https://empathyrevisited.iksv.org/tr/project/43-maddi-tarihler-kumlar-topraklar-yemek-tarifleri-ve-diger-arsivler

6.https://empathyrevisited.iksv.org/tr/project/46-agros-istanbul

7. http://act.mit.edu/2021/05/the-swamp-observatory-nomeda-gediminas-urbonas/

 

 

 

#KonukYazar #EylülŞenses #mimari #tasarım #vitra #vbenzeri


Sayfanın Başına Dön