SUGIMOTO’NUN GÖZLEMEVİ
SUGIMOTO’NUN GÖZLEMEVİ
SUGIMOTO’NUN GÖZLEMEVİ
SUGIMOTO’NUN GÖZLEMEVİ
SUGIMOTO’NUN GÖZLEMEVİ
SUGIMOTO’NUN GÖZLEMEVİ
SUGIMOTO’NUN GÖZLEMEVİ
SUGIMOTO’NUN GÖZLEMEVİ

SUGIMOTO’NUN GÖZLEMEVİ

MİMARİ   7.03.2022

Konu mimari ve yapılar üzerinden bir anlatı oluşturmak, geçmişten gelen mirası, zamanın yeniden düşünmeye iten meseleleri ile bir bağlam üzerinden geleceğe bırakmak çabası ise, Hiroshi Sugimoto’nun Enoura Observatory projesi bunu yapmaya aday bir iş olarak mutlaka akla gelmeli.

Tokyo merkezli New Material Research Laboratory mimarlık firmasını yöneten fotoğrafçı, mimar Sugimoto’nun Ekim 2017’de gerçekleştirdiği, Tokyo’nun merkezine birkaç saat mesafede, güneybatısındaki Osawara’nın Kataura bölgesinde konumlanan bu ‘gözlemevi’, mimarının sanatı ve mimarlığı iç içe gören yaklaşımını ilk kez bu kadar belirgin şekilde hayata geçirdiği işi olarak değerlendirilebilir.

Enoura Observatory, Sugimoto’nun sanatı ve kültürü hem Japonya’ya, hem ötesine yayma amacıyla bir forum olarak tasarlanmış ve bir galeri, iki sahne, bir çay evi ve mekânın en önemli özelliklerinden biri olan harika bir manzaradan oluşuyor. Hakone dağlarını ve Sagami koyunu arkasına alan bu yapı aynı zamanda çok önemli bir doğal mirasın üzerinde bulunuyor.

Mekânın ev sahipliği yaptığı Odawara Art Foundation kurumunun gündemindeki en temel soru, “insan evrimsel olarak bu kadar kritik bir noktada dururken, sanatın bir zamanlar net olan amacını yitirmiş olması, ve günümüzde ne ifade ettiğini yeniden bulma ihtiyacı”. Bunun için de bilincin kaynağını araştırma ve bu kaynağa “geri dönme”  gerekliliği. Tam da bu misyon nedeniyle yapının adı “gözlemevi”.

Sanat Vakfı’nın öncelikli planı, 100 metre uzunluğundaki ve deniz seviyesinden de 100 metre yukarıda konumlanan galeri alanında, dış alandaki taş sahne (Stone Stage) ve optik cam sahnede (Optical Glass Stage) Sugimoto’nun sanat işlerinden bir seçkiye ve programlamaya yer vermek. Yaklaşık 10.000 metrekarelik bir alanda yayılan 928 metrekarelik Gözlemevi, bünyesindeki tüm bu mekânlarla birlikte bahçe alanı, geçitler ve ofis alanlarının olduğu bloklarla birlikte birden fazla yapı içeriyor. Mekânın en özgün bölümlerinden biri olan ve kaynağını yine Japon kültüründen alan çay evinin etrafındaki doğal çevreyle etkileşimi ise gözlemevinin dikkat çeken unsurlarından biri.

Gözlemevinin benzersiz özelliklerinden biri de ‘X’ formunda galerinin altından geçen ve deniz kenarından aldığı güneş ışığını vadideki taşlara mükemmel yansıtan 70 metre uzunluğunda kutu şeklindeki tünel. Her iki ucu açık olan bu dikdörtgen, pas rengi çelik kutu alanlar günışığını ve manzarayı çevrelemeye yönelik, içinde yürünebilen bir kiriş formuna sahip. Hemen yanındaki optik cam sahne ise özgün ahşap bir çerçeve konstrüksiyonun üzerinde yükseliyor. Bu konstrüksiyonun en önemli özelliği ise çivi, vida veya yapıştırıcı olmadan, geleneksel Japon marangozluk teknikleriyle birleştirilmiş olması.

Yapıların her biri, geleneksel Japon bina stillerini ve yöntemlerini bir araya getirerek, ziyaretçilere Japonya'nın mimari tarihine dair bir izlenim de sunuyor. Bu bağlamda Enoura Observatory projesinin bir amacı da kaybolma ya da unutulma tehlikesi olan geleneksel yapı yöntemlerini canlandırmak ve gelecek nesillere aktarmak olarak değerlendirilebilir.

Yazar: Bahar Turkay

#Hiroshi Sugimoto #Enoura Observatory


Sayfanın Başına Dön