BİLİMKURGU VE GELECEK ARASINDA
BİLİMKURGU VE GELECEK ARASINDA

BİLİMKURGU VE GELECEK ARASINDA

İNOVASYON   16.03.2022

‘Geoengineering’ ya da Türkçe kullanımı ile iklim mühendisliği veya jeomühendislik; iklim kriziyle mücadelede kök sorunu çözmeyen, ancak var olan etkilerini yavaşlatmayı veya azaltmayı hedefleyen yeni teknolojileri anlatmak için kullanılan bir terim. Uzun zamandır hayatımızda, nerden baksanız on sene…

Ancak görünen o ki; Paris İklim Anlaşması aracılığıyla koyulan hedeflerden uzaklaşıldıkça, iklim mühendisliğinin çözüm önerileri daha çok konuşulacak. Sunulan teknolojilerin ne kadar fayda getireceği kuşkulu. Bir konuda iklim krizinin etkilerini azaltırken, diğer yanda başka bir soruna yola açması olası görülen (ve riskli) fikirler de mevcut. Bunlardan belki de en ön planda olanlar ise ‘solar geoengineering’ başlılğı altına düşen teknolojiler. İsminden de anlayacağınız üzere güneş ışığının olumsuz etkilerini azaltmaya çalışan çözümler bu başlık altında toplanıyor.

Bu teknolojilerden bir tanesi ‘marine cloud brightening’ denilen sistem. Bulut beyazlatma şeklinde çevirebiliriz. Özünde güneş ışınlarını yansıtması için bulutlara dışarıdan yapılan müdahalelere verilen isim. İkinci çözüm ise biraz daha fantastik. Bir uzay güneşliği veya güneş kalkanı…  Güneş radyasyonunun bir kısmını yansıtan veya azaltan bu teknolojinin küresel ısınmanın azalmasına yardımcı olması teorik olarak mümkün gözüküyor. Bir diğer teknik ise sirüs bulutlarını inceltmek. Bu şekilde yüksek irtifada bulunan bulutların uzun dalga boyuna sahip radyasyon ışınlarını daha fazla emmesi bekleniyor. Nispeten kulağa daha uygulanabilir gelen bir metot ise stratosferik aerosol saçılması. Bu teknoloji, sülfat aerosolleri veya diğer küçük yansıtıcı parçacıkları, güneş ışığının bir kısmını uzaya geri yansıtabilecekleri üst atmosfere sokmayı amaçlıyor.

Yapılan bazı araştırmalar güneş jeomühendisliğinin; dengeli şekilde kullanıldığında ve küresel ısınmanın asıl nedeni olan karbon emisyonları azaldığında iklim krizinin etkilerini azaltmada faydalı olabileceğini gösteriyor.

Ancak unutmamız gereken şeyler var. Örneğin bu teknolojilerin hiçbiri okyanus asitlenmesine önlem olarak görülmüyor. Her yıl atmosfere saldığımız karbondioksitin yaklaşık dörtte birini emen okyanusların kimyası değişiyor. Güneş jeomühendisliğinin bu konuda yapabileceği bir şey yok. Bununla birlikte, güneş jeomühendisliğinin yükselen sıcaklıkları kısmen azaltabileceği ve okyanuslar üzerindeki olumsuz etkilerin bazılarını dengeleyebileceğine inanılıyor.

Ne var ki, güneş jeomühendisliğinin karbondioksit salınımını azaltmanın yerini alamayacağı aşikâr. Daha da önemlisi, bu yöntemlere ciddi itirazlar da mevcut. Bu itirazların çıkış noktası ise iklim krizinin yaratığı etkileri kontrol altına almak yerine, sorunun köküne inmek, yani ‘iklimin ve ekosistemlerimizin korunması’nın öncelik haline getirilmesini gerektiğini söyleyen yaklaşım. Jeomühendislik teknolojileriyle iklimin kontrol altına alınması önümüzdeki on yılda daha çok konuşulacağa benziyor. Farklı teknolojilerden ve tartışmalardan nasıl bir sonuç çıkacağı ise meçhul.

Kaynaklar:
Union of Concerned Scientist: https://www.ucsusa.org/resources/what-solar-geoengineering
Harvard’s Solar Geoengineering Research Program: https://geoengineering.environment.harvard.edu/geoengineering
Wikipedia: https://en.wikipedia.org/wiki/Solar_geoengineering
Heinrich Böll Stiftung: https://tr.boell.org/tr/2020/12/08/jeomuhendislik-yanlis-bir-yoldur

 

#Jeomühendislik #İklimDeğişikliği


Sayfanın Başına Dön