İSTİLACI TÜRLER
İSTİLACI TÜRLER
İSTİLACI TÜRLER
İSTİLACI TÜRLER
İSTİLACI TÜRLER
İSTİLACI TÜRLER
İSTİLACI TÜRLER
İSTİLACI TÜRLER

İSTİLACI TÜRLER

DOSYA KONUSU   27.06.2021

Gezegende yüzyıllardır, binyıllardır yaşayan, hatta milyonlarca, milyarlarca yıl önce yaşamış olan canlılarla ilgili bilgi birikimimiz çok fazla. Ancak bu birikimi yeni istilacı türlere doğru genişletmek durumundayız. Dünyanın farklı noktalarında, iklim değişiklikleri, küresel ısınma, çevresel faktörler ve örneğin buzulların erimesi gibi nedenlere bağlı olarak, ‘istilacı’ olarak adlandırdığımız yeni türler ortaya çıkıyor ve bu türler çeşitli şekillerde hayatımıza girmeye çoktan başladı.

Geçtiğimiz yıl, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü işbirliği ile hazırlanan çalıştay ve sonrasında yayımlanan ‘İklim Değişikliği ve Türkiye Denizleri Üzerine Etkileri’ başlıklı kitapta örneğin Akdeniz’in son 50 yılda 1,5 derece ısınmasından hareketle, su sıcaklığının yükselmesinin istilacı türleri artırarak denizlerdeki verimliliği olumsuz etkileyeceğine vurgu yapılıyordu. İklim değişikliği, deniz suyu seviyesinin yükselmesi ve deniz sıcaklığının artışı, belli canlı türlerinin bir denizden başka bir denize gitmesine neden oluyor ve bu, denizlerin ekosistemini etkileyen değişimlere neden oluyor. Bu etkiler nedeniyle örneğin Akdeniz Havzası’ndaki yerel türlerin çoğunun tehdit altında olduğu bir sıcaklık seviyesine gelinmiş durumda.

İstilacı türlerle ilgili araştırmalar ve yayınlar çoğalıyor. Bu alandaki pek çok kitaptan biri olan ve Harold A. Mooney ve Richard J. Hobbs tarafından Ağustos 2000’de yazılmış ‘Invasive Species in a Changing World’ kitabı değişen küresel ticaret kalıplarının ‘istilacıların’ ortaya çıkışını nasıl etkilediğini, bu türlerin ekosistemin çeşitliliğine ve döngüsüne ne şekilde zarar verebileceğini, bununla birlikte küresel ölçekte çevresel ve toprağa ilişkin değişimlerin istilacıları güçlendireceği öngörüsünü ortaya koyuyordu. Aynı zamanda istilacı türlerin gelecekteki başarısını etkileyecek fiziksel faktörleri inceliyordu.

İstilacı canlı türleri, bitki ve mikro-organizmalar üzerine yapılan araştırmalar, pek çok alan gibi, örneğin mimarinin, tasarımın, peyzaj mimarlığının da ilgisine giren bir konu olarak dikkat çekiyor. İstilacı bitki türleri ve orman atıkları kullanılarak yapılan çalışmalar da mevcut. After Architecture tarafından, Knoxville Museum of Art (Tennessee ) bahçesine geçtiğimiz yıl geçici olarak sergilenmek üzere kurulan ‘Homegrown’ isimli yerleştirme bu kapsamdaki küçük ölçekli örneklerden biri. Kapı ve pencere görevi gören açıklıkları olan dört duvarlı ve yaklaşık 1m x 1m boyutlarındaki yapı, değişen kalınlık ve gözeneklere sahip, düzensiz olarak şekillendirilmiş lifli biyo-malzemelerden yapılmış biyo-kompozit panellerden meydana geliyor. Yapım aşamasında hibrit bir üretim süreci söz konusu olmuş. Dijital olarak modellenen duvar tasarımlarının fiziksel olarak ortaya çıkması için yeni pnömatik kalıplar kullanılmış. Kalıpların geleneksel dijital üretimi genellikle CNC frezeleme ve robotik köpük kesme gibi işlemlere dayanarak üretilmiş ve her bir kalıp yalnızca tek bir benzersiz geometri olarak ortaya çıkmış.

Kasım 2020’ye kadar bu mekânda sergilenen ve yüksek teknoloji modelleme sistemleri ve ilkel malzemelerin bir arada kullanıldığı ‘Homegrown’ projesinin amacı ‘alternatif malzeme etiğini’ tartışmaya açmak, küçük ölçekli peyzaj atıklarının ve bambu gibi istilacı bitki türlerinin mimari uygulamada nasıl yeniden kullanılabileceğine dair bir örnek sunmak.

#ODTÜ #DenizBilimleriEnstitüsü #İklimDeğişikliği #TÜDAV


Sayfanın Başına Dön