YAŞ DOSTU KENTLER YARATMAK
YAŞ DOSTU KENTLER YARATMAK
YAŞ DOSTU KENTLER YARATMAK
YAŞ DOSTU KENTLER YARATMAK

YAŞ DOSTU KENTLER YARATMAK

DOSYA KONUSU   20.03.2021

Royal Institute of British Architects (RIBA) tarafından 2014 yılında yazılan ‘Design for an aging population’ raporu, büyümekte olan kentlerin değişen demografik yapıları üzerinden, mimarların bu duruma karşı nasıl bir tepki verdiği, yaş konusunu daha fazla dikkate alan, ‘age-inclusive’ alanları nasıl yaratabileceğimiz ve yaşlanan bir nüfusun istek ve ihtiyaçlarına yönelik bir tasarım duyarlılığının ne şekilde geliştirilebileceği sorularına odaklanıyordu. Bu raporun çıkış noktası özellikle pek çok Avrupa ülkesinde ve şehrinde ‘nüfusun yaşlanması’ idi elbette. Diğer yandan, üzerinden geçen zamanın ardından geçtiğimiz yıl itibariyle hayatımıza giren ve kentsel, toplumsal, sosyal, ekonomik ve dolayısıyla mimari olarak önemli dönüşümlere işaret eden pandemi dolayısıyla tartışmaya başladığımız farklı yaş kategorilerinin yaşam koşulları, bu ve benzeri araştırmalara ve literatüre yeniden bakma ihtiyacı doğurdu.

2014 yılı boyunca RIBA, yaşlı insanların ihtiyaçlarına ve yaşam koşullarına dair büyük miktarda mevcut bilgiyi toplayarak, mimarların, yapılı çevre uzmanlarının, akademisyenlerin ve farklı alanlardaki uzmanların çeşitli başlıklardaki makaleleriyle bir araya getirmişti. Konuttan, ‘master plan’ ölçeğine kadar geniş bir kapsama yayılan veriler; sağlıklı yaşam, katılım ve sürdürülebilirlik başlıklarına yönelik tasarım yaklaşımları altında toplandı. Toplanan verilerin büyük bir kısmı beklendiği şekilde sağlık ve sağlıklı yaşam alanında olurken, erişim ve sosyal katılım başlığı altındaki konular yaşlı nüfusun ‘yalnızlaşma’sı ve bunu kent ölçeğinde engellemenin yollarına odaklanıyordu. Sürdürülebilirlik başlığı altındaki araştırmaların ise günışığı, yapı hizmetleri ve yakıt yoksulluğu gibi çevresel, sosyal ve ekonomik temelli olduğu görüldü. Paylaşıma açılan tüm bu araştırma makaleleri uzmanlar tarafından farklı tarihlerde ve çeşitli mecralarda yayımlanan içeriklerden meydana geliyordu. 

Bu içeriklerden biri olan ve 2009 yılında Smith Allison tarafından yazılan ‘Ageing in Urban Neighbourhoods: Place Attachment and Social Exclusion’ kitabı pek çok Batı toplumunda yaşlı nüfusun bir bölümünün birçok riske rağmen neden bulundukları yerde yaşlanmak istedikleri sorusundan hareket ediyor. Ve mahallelerin bütünlüğüne ve sürdürülebilirliğine yönelik politikalar bağlamında yaşlanma deneyimini daha iyi anlamak gerektiğinin altını çizerken, yaşlı insanların yerle ilişkisinin yeniden düşünülmesini öneriyor. 

Yine bu içerikler arasında yer alan Dünya Sağlık Örgütü’nün ‘yaş-dostu’ çevre programı (Age-friendly environment programme), aktif ve sağlıklı yaşlanmaya katkısı olan çevresel faktörleri incelemeye yönelik bir içerikten meydana geliyor. Program çevre, ulaşım, barınma, sosyal katılım, iletişim, sosyal hizmetler, sivil katılım gibi başlıklar üzerinden yaşlı insanların ihtiyaçları konusunda kentlerin yapısını destekleyici bir yaklaşım sunuyor. Dünya Sağlık Örgütü ayrıca 2007’de çıkardığı Global Age-Friendly Cities: A Guide’ başlıklı bir kılavuzda, herhangi yaş odağı olmaksızın, çeşitli yaş gruplarından insanların ihtiyaçlarına göre şekillenen kent planı yaklaşımını esas alıyor. 

Labus Agnieszka tarafından yazılan ve 2011 tarihinde The Journal Ecology and Health dergisinde yayımlanan ‘Concepts of urban planning of the XXI century cities in the context of ageing society’ yazısı ise, AB ve OEBD ülkelerinin üzerine çalışmalar yürüttüğü ‘aktif yaşlanma’ ve ‘yerinde yaşlanma’ kavramlarının, Avrupa kentlerinin geleceğindeki barınma, ulaşım ve hizmet alanlarında ne kadar belirleyici olacağı vurgusunu yapıyor. Ve bu doğrultuda yaratılacak kentsel mekânlar için bir dizi çözüm sunuyor. 

Lewis Alan’ın Manchester Üniversitesi tarafından yayınlanan ‘Daylighting in Older People’s Housing’ makalesinin amacıysa, gün ışığının sağlık açısından faydalarından hareketle, yaşlı insanların yaşadığı konutlardaki gün ışığı standartlarını iyileştirmenin yollarını bulmak. Bu konunun pandemi zamanında yaşlı nüfusun alışık olduğundan çok daha uzun süreyle evde kalmak zorunda olmasıyla birlikte daha da önem kazandığı açıkça görülüyor. 

#kent #kentsel planlama #yaşlı nüfus #Yaş #RIBA #Royal Institute of British Architects #araştırma #rapor


Sayfanın Başına Dön