"La Biennale di Venezia Üzerine..."
"La Biennale di Venezia Üzerine..."

"La Biennale di Venezia Üzerine..."

VitrA'dan Haberler   25.05.2014

Venedik Mimarlık Bienali 1975 yılında Vittorio Gregotti’nün direktörlüğünde hayata geçirilen ilk sergiden bugüne mimarlık gündemini belirlemekte önemli bir rol üstlendi. İlk uluslararası kimliğini kazandığı 1980’deki Paolo Portoghesi direktörlüğünde gerçekleşen bienal postmodern hareketi sorgularken 2000 yılında bienal direktörü Massimiliano Fuksas yeni yüzyılın mimarlığını estetikten ziyade etik üzerinden tartışmaya açmıştı. Tarihçesi büyük isimlerle ve ses getiren sergilerle yüklü olan Venedik Mimarlık Bienali’ni bu yıl 7 Haziran-23 Kasım 2014 tarihleri arasında ve Rem Koolhaas direktörlüğünde düzenlenecek. Mimar Gülden Canol'un bienale dair ilgi çekici notlarına yer verdiği ve Venedik Bienali 14. Uluslararası Mimarlık Sergisi’ndeki Türkiye Pavyonu’nun destekçilerinden VitrA’nın katkılarıyla Istanbul Art News'da yayınlanan yazısını devam eden satırlarda bulabilirsiniz. 

La Biennale di Venezia Üzerine...*

La Biennale di Venezia (Venedik Bienali), bu sene 14. kez mimariye meraklı bireyi karşılamaya hazırlanıyor. Venedik Bienali, başladığı 1895 senesinden bu yana dünyanın itibarlı etkinlikleri arasında gösteriliyor. Bienal kapsamında 1975’ten bu yana, dünyanın en önemli mimarlık etkinliği olarak kabul edilen Uluslararası Mimarlık Sergisi de gerçekleştiriliyor

Mimarlık Bienali üzerinden mimarlık üretimine dair pek çok şey söylenebilir ama önce bienal ve kenti ilişkisine bakmak daha makul görünüyor. Bienaller, kapsamı dahilindeki tüm disiplinler açısından, ev sahipliği yapan şehre değer katma fırsatı yaratan organizasyonlar olarak okunabilir. Her yıl mimarlık ve sanata dönüşümlü olarak ağırlık veren bienalin, Venedik’teki buram buram bürokrasi kokan meydana kattığı canlılık ve yenilenme İtalya açısından en büyük değerlerinden biri olarak değerlendiriliyor. Bienalin gerçekleştiği bölgelerden biri olan Arsenale’deki tarihi yapıların hayata döndürülmesi için bienal direktörleri her seferinde kenti ciddi şekilde etkileyecek fikirler inşa etmekte. Direktörlerden bahsedince hemen akla 1978 yılının direktörü İtalyan mimar Vittorio Gregotti, 2002 yılının direktörü Deyan Sudjic, 2006 yılının direktörü Ricky Burdett ve 2008 yılının direktörü Aaron Betsky gibi isimler geliyor. Bienal, düzenlendiği her sene mimarlık disiplinine son derece ilgili ve disiplini oluşturan elementler, etkileyen engeller, izlenen yollar ve mekanları, binaları şekillendirmede kullanılan araçlar hakkında soru üretebilen daha kapsamlı bir etkinlik olma yolunda evriliyor;  kamuyu ve mimarlık dünyasını güncellemek için ev sahibi olan ülke dışında, katılımcı ve pavyon sahibi her ulusun mimarlık üretimi için büyük fırsatlar sunuyor. 1975 senesindeki ilk mimarlık sergi Vittorio Gregotti direktörülüğünde hazırlandı ve 1980 senesinden itibaren Giuseppe Galasso başkanlığındaki dönemde Paolo Portoghesi  direktörlüğünde bağımsızlığını kazandı. Ve böylelikle ilk defa 1980 senesinde Venedik Bienali kapsamında, postmodern hareketin sorgulandığı La presenza del passato (The Presence of the Past) başlığı ile 1. Uluslararası Mimarlık Sergisi gerçekleştirilmiş oldu. Frank O. Gehry, Rem Koolhaas, Arata Isozaki, Robert Venturi, Franco Purini, Ricardo Bofil, ve Christian de Portzamparc katılan önemli isimler arasındaydı. Fernand Pouillon and Louis Kahn gibi mimarların katılımıyla 1982 senesindeArchitecture in Islamic Countries temasıyla  ikinci mimarlık sergisi gerçekleştirildi. Peter Eisenman and Daniel Libeskind’i ise 1985 senesinde Aldo Rossi direktörlüğündeki Venice Project temalı sergide görüyoruz. Giardini ve Arsenale bölgelerine yayılmış 1991 sergisinde Coop Himmelb(l)au, Peter Eisenman, Frank Gehry, Sverre Fehn gibi önemli isimlerin yanısıra 43 mimarlık okulunun da sergisi yer aldı. 2000’lere geldiğimizde Massimiliano Fuksas’ın yapılarla ilişkilendirmekten ziyade, kuramlar üzerinden 21. Yüzyıl mimarlığının tartışılmasını arzuladığını söylediği Less Aesthetics, More Ethics temasıyla kentin daha geniş alanlarına yayılmış bir sergi gerçekleştirildi. 12. Uluslararası Mimarlık Sergisi ise  ilk defa bir kadın direktör Kzuyo Sejima tarafından People Meet in Architecture teması bağlamında 44 uluslararası projenin katılımı ile 2010 senesinde yapıldı.

Sözkonusu tarihçesini gözönüne aldığımızda, görüyoruz ki bienaller, farklı ulusların yanyana gelmiş pavyonlarının yarattığı zengin yelpaze zemininde, diğer uluslar ve ulusların mimari üretimleri ile ilişki kurulması bağlamında epey önemli birer karşılaşma alanları olarak kabul görmekte. Venedik Mimarlık Bienali’nde, sergiyi oluşturan ve dört duvar arasına sıkışmayıp, kentin pekçok bölgesine yayılarak kamusal alanda görünür olan pavyonlar haricinde gerçekleştirilen çeşitli yan etkinlikler sayesinde,  pavyonlar arasındaki diyalog, tekil bir biçimde projeler arası diyalog olmaktan çıkarak, dünyadaki mimarlık üretimine dair heyecan ve endişelerin paylaşıldığı, tartışıldığı canlanmış zengin bir mimari pratik ve söylem üretme alanı haline dönüşmekte.

Bugün, 370.000’den fazla uluslararası ziyaretçi kapasitesi olan Venedik Mimarlık Bienali, mimarlık mesleğinin dışında olup da mimarlık meraklısı olan tüm bireyler için de ev sahipliği yapıyor. Alışılagelmiş tek bir omurga ziyaretçi profili değil, aksine çok parçalı ve katılımcı bir profilden bahsetmek mümkün. Bienal, mesleki pratiğin içinden olmayan ziyaretçiler açısından, sergi ve yan etkinlikler sayesinde, mimarların çabalarının sadece tek yönlü fiziksel üretimler olmadığının, söylemek istedikleri bir söz olduğunun ve bu sözü söylemek için bu gibi farklı metotlar aradıklarının anlaşılacağının da altını çizmekte. Bienalin, fiziksel dünyaya anlamlı bir katkı sağlamak amacının yanısıra, aynı zamanda mimarlığın entelektüel, toplumsal ve fiziksel fikirler açısından zengin ve sürekli olması için de bir inşası olduğu söylenebilir.

Geçtiğimiz sene, bienal kapsamında David Chipperfield küratörlüğünde, Arsenale ve Giardini'de mekan bulan 69 projenin yer aldığı mimarlık sergisinde mimarlar, fotoğrafçılar, sanatçılar, eleştirmenler ile akademisyenlerden oluşan toplam 119 katılımcının işleri bulunuyordu. Bu yıl 14.sü düzenlenecek serginin küratörlüğünü ise, Mimar Rem Koolhaas yapıyor. Venedik gibi bir coğrafyada yapılan bu bienal, diğer mimarlık bienallerinden sıyrılmış ve kendi dilini üretmiştir. Bienal’deki Uluslararası Mimarlık Sergisi’ne bu sene ilk defa katılan Türkiye için ise bu dilin mimari ve kentsel bağlamda ne gibi bir alışverişe zemin oluşturabileceğini, açabileceği kapıları ve yaratabileceği olanakları şimdiden öngörebilmek güç ve erken. Fakat görünen o ki; Londra’da gerçekleşen 1851 Crystal Palace sergisinden beri, Kuzey Amerika ve Avrupa’daki pekçok önemli fuar ve sergide yer almış bu topraklar için; bu katılımın, mimarlık üretimini bir kez daha düşünmeye itecek olması, ulusal ve global bağlamda epey heyecan verici. Bienalin bir ortak üretim alanı olduğu önkabulü ile, ortak üretim fırsatını daha evvel bulamayan fakat bu pavyon vesilesiyle birarada üretim yapma şansı bulan kişi ve kurumlar açısından, sonuç üründense sürece odaklandığımızda, bu gibi alternatif üretim platformunun sağladığı ve  şimdiden elde edilmeye başlanan bir motivasyon ve verimden bahsedilebilir.

Bienalin kült mekânları Giardini ve Arsenale’nin yanı sıra, Venedik’in çeşitli noktalarına yayılacak sergi, 7 Haziran-23 Kasım 2014 tarihlerinde gerçekleştirilecek. Bienali düzenleyen La Biennale di Venezia’nın, 2014-2034 dönemi için Türkiye’ye Arsenale’de kalıcı bir sergileme mekânı tahsis etmesi ise, bu yılı her açıdan özel kılıyor.

Venedik Bienali 14. Uluslararası Mimarlık Sergisi’ndeki Türkiye Pavyonu’nun destekçileri arasında yer alan VitrA, bienal gündemini “VitrA ile Venedik Mimarlık Bienali’ne Doğru” başlığıyla www.vbenzeri.com adresinden paylaşmaya devam edecek.

*Bu yazı, Venedik Bienali 14. Uluslararası Mimarlık Sergisi’ndeki Türkiye Pavyonu’nun destekçilerinden VitrA’nın katkılarıyla yayınlanmıştır.

#Venedik #mimari #bienal #architecture #Türkiye #pavyon #MuratTabanlıoğlu #güldencanol


Sayfanın Başına Dön