KENTTE KATILIMCI VAROLUŞ, KENTSEL MÜDAHALE
KENTTE KATILIMCI VAROLUŞ, KENTSEL MÜDAHALE
KENTTE KATILIMCI VAROLUŞ, KENTSEL MÜDAHALE
KENTTE KATILIMCI VAROLUŞ, KENTSEL MÜDAHALE
KENTTE KATILIMCI VAROLUŞ, KENTSEL MÜDAHALE
KENTTE KATILIMCI VAROLUŞ, KENTSEL MÜDAHALE
KENTTE KATILIMCI VAROLUŞ, KENTSEL MÜDAHALE
KENTTE KATILIMCI VAROLUŞ, KENTSEL MÜDAHALE
KENTTE KATILIMCI VAROLUŞ, KENTSEL MÜDAHALE
KENTTE KATILIMCI VAROLUŞ, KENTSEL MÜDAHALE
KENTTE KATILIMCI VAROLUŞ, KENTSEL MÜDAHALE
KENTTE KATILIMCI VAROLUŞ, KENTSEL MÜDAHALE
KENTTE KATILIMCI VAROLUŞ, KENTSEL MÜDAHALE
KENTTE KATILIMCI VAROLUŞ, KENTSEL MÜDAHALE
KENTTE KATILIMCI VAROLUŞ, KENTSEL MÜDAHALE
KENTTE KATILIMCI VAROLUŞ, KENTSEL MÜDAHALE
KENTTE KATILIMCI VAROLUŞ, KENTSEL MÜDAHALE
KENTTE KATILIMCI VAROLUŞ, KENTSEL MÜDAHALE

KENTTE KATILIMCI VAROLUŞ, KENTSEL MÜDAHALE

KONUK YAZAR   11.10.2021

Doğduğumuz yerle olan bağımız gün geçtikçe azalıyor. Yaşadığımız kentler, mahalleler, her gün geçtiğimiz sokaklar hafızamızda yer etmiyor. Tüm bunlar, hızla dönüşen kentlerde yaşayan insanların deneyimlediği “aidiyet eksikliği”nden ileri gelen sonuçlar aslında.

Hızla dönüşüm ve başkalaşma uğruna kentli olma bilincinin ve kent hafızasının korunması bir hayli zorlaşıyor. Bu durumda kentsel hafızanın ve kentli olma bilincinin sürdürülebilirliğinden elbette bahsedemeyiz. Ekonomik, sosyal, siyasi, kültürel ve birçok bağlamda kent, her demografiden insanın ortak paydada buluştuğu, birbiriyle etkileşimde olduğu, ortak hafızalar türettiği bir alan. Kenti, birlikte hareket etmek zorunda olduğumuz ultra ölçekte bir mekan olarak algıladığımızda, kolektivite uğruna birçok temas noktamız olması gereken bir zemin de aynı zamanda. İşte tam bu noktada ortak değerler, çıkarlarda buluşabilmek; “iyiye” işaret edebilecek sonuçlar yaratmak yurttaşlar için çok önemli. Bu önemi pratiğe dökmek ise her gün geçtiğimiz sokakları, parkında oturduğumuz mahalleleri, daha yaşanabilir, daha keyifli hale dönüştürmek, demokratik yurttaşlık zemininde buluşturmak ile mümkün. Esasında temeli iyi atılmış bir kent-insan diyaloğu, aidiyet duygusu ile birlikte demokratik yurttaş katılımını da önemli ölçüde etkiliyor.

Kentsel müdahale kültürünün yaygınlaşması ile birlikte kentin insan ile olan diyalogu yerel yönetimlerin tekelinden bireylere doğru bir geçiş yapmaya başladı. Bir nevi insanını reaktif var oluşu proaktif bir yaklaşıma evrildi ya da evriliyor diyebiliriz. Bu bağlamda kentsel yaratıcılık ve çevre sanatı üzerine çalışmalar yapan sanat tarihçisi Minna Valjakka Urban hacking: the versatile forms of cultural resilience in Hong Kong (2019) başlıklı makalesinde “urban hacking” kavramını “Kamusal alanın güç yapılarını ve mekânsal politikalarını deşifre etmeyi veya yeniden yapılandırmayı amaçlayan, aynı zamanda da yeni estetik ve sosyal oluşumlara katkıda bulunan sanatsal ve yaratıcı uygulamalar” olarak tanımlıyor. Bu tanıma ek olarak bireyler için sahiplenme ve katılımcı olma içgüdülerini tetikleyen bir hareket alanı oluşturmasını da eklesek hata etmiş olmayız. Kentlerin eski hafızasını aratan dönüşümlerle birlikte başkalaşan mekanların geri kazanımı kentte müdahale hakkının gündem edilmesiyle mümkün hale gelebilir.

Kentin kamuya açık birçok alanın tasarımında söz sahibi olan yerel yönetimlerin “katılımcılığı” ve “kentsel müdahale hakkını” politikaları haline getirmesi tüm bu aidiyet sürecinin iyileştirilmesi ya da onarılmasında büyük önem taşıyor. Bu sürecin yerel yönetim, özel sektör ve yurttaş denkleminde homojen ve demokratik bir şekilde yürütülmesi ise başlı başına çözülmesi gereken bir paydaş yönetim sistemi problemi. Sorumluluk eşit bir şekilde bu bahsettiğimiz paydaşlar arasında bölünmeli. Dr. İnci Basa’nın “Kentsel Hafızanın Sürdürülebilirliği: Bir Mimarlık Stüdyosu Deneyimi” isimli makalesinde de bahsettiği gibi “Her türlü siyasal ve idari otoriteden soyutlanmış bir kentsel sahiplenme en yüksek ifadeli olandır.”

 

Özellikle atıl kalmış, tanımsız alanların kentsel müdahale pratikleriyle günlük hayatımızın bir parçası haline getirilmesi, kent mobilyalarına fonksiyonel veya sanatsal dokunuşlar yapılması, kentsel alanların yeniden tanımlar kazanması, canlanması konusunda büyük bir destek kuvvet görevi görüyor. Tüm bu müdahalelerin o çevrede yaşayan bireyler inisiyatifinde yapılması ise gerçek bir “urban hacking” pratiği öznesinin kimler olmasını gerektiğinin örneği sergiliyor. Türkiye’de ve dünyada bir araya gelerek kolektif hareket eden kent toplulukları, kentlileri cesaretlendirerek onlara birlikte üretip, onarıp ve paylaşabileceği pratik alanları sağlıyor. Tüm bu akışta yaratıcı endüstride yetişmiş insanlar gibi belli bir kesimin dahil olduğu süreçler, demokratik katılımcı sürecinde elitist bir tavırı da beraberinde getirebiliyor. İşte tam da bu sebeple “Urban Hacking” kavramı, kültürel bir baskıdan çok herkes tarafından anlaşılabilir ve erişilebilir olmalı. Kentsel müdahale topluluklarının herkes için demokratik bir platform sunması, her gün işe, okula, bakkala giderken sokaklarda umut, heyecan, keyif, mutluluk veren detaylar arayan ve bunun parçası olmak isteyen yurttaşlara bu özgür ve kolektif alanı sunması çok önemli.

Doğukan Güngör, Onaranlar Kulübü Kurucusu

#OnaranlarKlübü #DoğukanGüngör #KonukYazar


Sayfanın Başına Dön