BİR EMPATİ ÇAĞRISI; ‘GÜVEN AĞLARI’
BİR EMPATİ ÇAĞRISI; ‘GÜVEN AĞLARI’
BİR EMPATİ ÇAĞRISI; ‘GÜVEN AĞLARI’
BİR EMPATİ ÇAĞRISI; ‘GÜVEN AĞLARI’
BİR EMPATİ ÇAĞRISI; ‘GÜVEN AĞLARI’
BİR EMPATİ ÇAĞRISI; ‘GÜVEN AĞLARI’

BİR EMPATİ ÇAĞRISI; ‘GÜVEN AĞLARI’

TASARIM   12.11.2020

‘Empatiye Dönüş: birden fazlası için tasarım’ başlığını taşıyan 5. İstanbul Tasarım Bienali’nin sergileri 15 Kasım tarihinde sona erdi. Bienal, ortaya koyduğu tartışma ve paylaşım zeminini genişleterek, Nisan 2021’e dek gelişecek bir format üzerinden programların bir kısmını devam ettirmeyi planlıyor.

Bienalin katılımcılarından Kyriaki Goni’nin projesi olan ‘Güven Ağları’ ‘Ege ve Akdeniz bölgesinde nüfus hareketliliği, teknoloji ve iklim krizinin beraberinde getireceği gelecekteki olasılıklar hakkında kısa öykülerin yüklendiği bir çevrimdışı ağ.’ Proje, Yeni Yurttaşlık Ritüelleri programı kapsamında Pera Müzesi’nde yer aldı.

Kyriaki Goni ile, bir empati çağrısı olarak tarif ettiği ve farklı varlıklar arasındaki derin tarihsel ağları ve bağları paylaştığı ‘Güven Ağları’ projesini konuştuk.

Hem bienalde kullanıldığı hem de günümüzde kazandığı anlam göz önünde bulundurulduğunda empati bir tasarımcı için ne anlama geliyor?

Empatinin yeniden incelenmesi, hatta tanımlanması gereken bir çağdayız. Bienal söz konusu olduğunda sözcüğün anlamı da güçleniyor. İnsanları empati temalı bir bienale katılmaya davet etmek başlı başına çok şey ifade ediyor. Bunun ötesinde de empatiyle ilgili bir deneyim yaşamalarını, düşünmelerini sağlayabiliyorsanız başarılısınız demektir. Bienaldeki işlerin birçoğu empatiyi, onunla bağlantılı olarak da kendimizi yeniden düşünmek, incelemek ve keşfetmek için güvenli bir alan sağlıyor. Yunanistan’ın Atina kentinde, yani Avrupa’nın ve Akdeniz havzasının güneydoğusunda yaşayan ve çalışan bir kadın olarak benim için empati kavramı hem bir yoğunluk hem de bir aciliyet taşıyor.

Güven Ağları adını taşıyan projemin bir empati çağrısı olduğunu söyleyebiliriz. Farklı varlıklar (Akdeniz havzasındaki taşlar, adalar, insanlar, fosiller, hayvanlar, bitkiler ve deniz suları) arasındaki derin tarihsel ağları ve bağları paylaştım, bir araya gelişleri hedefleyen bu çevrimdışı ağı kurarak ziyaretçileri biraz durmaya, düşünmeye, hissetmeye ve bölgenin geleceğiyle ilgili hayallerini paylaşmaya davet ettim. Aynı zamanda başkalarının görüş ve hikâyelerini okuyabilir, kendilerini başka bakış açılarına açabilirler.

Günümüzde “empati” sözcüğü birden fazla anlama sahip. Medeni anlamda empati, toplumlarımızı popülist liderlerin insanlar ve uluslar arasında uyandırdığı korku, öfke ve nefretin yol açtığı bölünmüşlükten koruyabilir. Özellikle de günümüzdeki gibi hem sağlıkla ilgili hem de finansal krizlerin yaşandığı bir çağda toplumlar bu tür politikacılar ve onların çıkarları karşısında kolay bir hedef hâline geliyor. Empatinin anlamını biz insanlarla birlikte gezegende yaşayan diğer varlıklara, hatta gezegenin kendisine doğru genişletmemiz gerektiğini fark etmemiz konusunda pandeminin başarılı olup olamayacağını merak ediyorum.

Güven Ağları Ege ve Akdeniz bölgelerindeki olası geleceklere dair, nüfus hareketlerine, teknolojiye ve iklim krizine odaklanan kısa hikâyelerin paylaşıldığı çevrimdışı bir ağ. Aynı zamanda yurttaşlığa dair önemli bir arşiv niteliği taşıyan bu projeden topladığın verileri nsıl kullanmayı düşünüyorsun?

Çok haklısın! Bu gerçekten de yurttaşlığa dair önemli bir arşiv, farklı yerlerdeki insanların paylaştığı fikirleri ve hikâyeleri içeriyor. Şimdilik Göçerkonar Düğüm (Nomadic Node) yerleştirmenin bir parçası olarak sergileri geziyor, insanlar da onun aracılığıyla hikâyelerini paylaşıyor. Elbette isteyen bana doğrudan ulaşıp hikâyesini iletebilir, ben de onu Güven Ağları’na yüklerim. Aynı zamanda bazı grup ve topluluklarla atölyeler yürütüyorum, hep birlikte ağa yüklenecek hikâyeler üretiyoruz. Bu tür ekiplerle çalışarak ortak denizimize dair bilgileri, deneyimleri, istekleri ve korkuları paylaşmayı çok faydalı buluyorum. Bunların hepsi ağlarda biriktirilen güçlü hikâyelere dönüşüyor.

Bir noktada farklı dildeki bu hikâyelerin çevirisini yapmaya ve bunları kitap formatında yayımlatmaya yetecek fonu elde etmeyi umuyorum. Farklı topluluklarla bu arşivlerin toplu okumalarının yapıldığı buluşmalar da düzenlemek istiyorum.

Güven Ağları’nda incelediğin konular bağlamında Ege ve Akdeniz bölgesini özel kılan ne?

Bu bölge önemli medeniyetlere ev sahipliği yaptığı, ayrıca askeri ve politik çatışmalar, nüfus hareketlilikleri, turist sömürüsü, ekonomik krizler ve iklim değişikliği gibi birçok gerilimin ve acil konunun merkezinde yer aldığı için yüzyıllardır hayati önemde. Akdeniz ve Ege tarih boyunca geniş nüfus hareketlerine şahit oldu. Son olarak savaştan zarar görmüş ülkelerinden kaçan insanların Avrupa’ya sığınmaya çalıştıklarını gördük. Yakın gelecekte iklim krizinin sonucu olarak da nüfus hareketlilikleri göreceğiz. İklim krizi de bu bölgeyle bağlantılı. Geçtiğimiz yüzyılda Akdeniz havzasındaki hava sıcaklıkları 1,4 derece arttı, bu da küresel ortalamanın %0,4 fazlasına denk geliyor. Öte yandan deniz seviyeleri de son yirmi yılda altı santimetreden fazla yükseldi. Bu da özellikle nüfusun büyük çoğunluğunun kıyı şeridinde yaşadığı Akdeniz havzasındaki ülkeleri etkiliyor. Gezegenin yok olduğunu ilk bu periferiler öğrenecek.

Çalışmalarım boyunca teknolojiye, onun toplumlarımızı, dünyayı, diğerlerini, kendimizi, gezegeni tanımlama, deneyimleme, onlarla etkileşim kurma biçimlerimizi nasıl etkilediğine odaklandım. Teknoloji esas itibarıyla politik, onun bu bölgeyle, bölgenin jeopolitik özellikleri ve içinde yaşayan insanlarla iç içe geçme biçimini araştırmak için çok ilginç bir konu. Aynı zamanda periferilerdeki teknoloji ve altyapılar gezegenin diğer yerlerinde olduğu kadar mevcut ve merkezi değil. Henüz değil. Tabii bu da yavaş yavaş değişiyor. Yukarıdaki nedenlerden ötürü insanların ağ aracılığıyla paylaştığı hikâyeler Akdeniz hakkındaki temennilerimizi olduğu kadar korkularımızı da yansıtan olası geleceklerle ilgili değerli bir belge oluşturuyor.

Röportaj: Bahar Turkay

#5.İstanbul Tasarım Bienali #tasarım bienali #Empatiye Dönüş ##empatiyedönüş #Kyriaki Goni


Sayfanın Başına Dön