ÖZGE GÜVEN İLE PANDEMİ ÜZERİNE KISA KISA...
ÖZGE GÜVEN İLE PANDEMİ ÜZERİNE KISA KISA...
ÖZGE GÜVEN İLE PANDEMİ ÜZERİNE KISA KISA...
ÖZGE GÜVEN İLE PANDEMİ ÜZERİNE KISA KISA...
ÖZGE GÜVEN İLE PANDEMİ ÜZERİNE KISA KISA...
ÖZGE GÜVEN İLE PANDEMİ ÜZERİNE KISA KISA...
ÖZGE GÜVEN İLE PANDEMİ ÜZERİNE KISA KISA...
ÖZGE GÜVEN İLE PANDEMİ ÜZERİNE KISA KISA...

ÖZGE GÜVEN İLE PANDEMİ ÜZERİNE KISA KISA...

TASARIM   9.12.2020

Konumuz: Pandemi

Konuğumuz: Özge Güven / Grafik Tasarımcı

 

Pek çok alanda profesyoneller gündelik yaşam ve tüketim tercihleri kadar, üretim süreçlerini ve iş yapış şekillerini de yeniden düşünmeye ve sorgulamaya başladı. Bu sorgulama yeni değil belki ama pandemi, harekete geçme kararlılığını hızlandırmış olabilir. Genel olarak tasarım alanında ve ayrıca senin kendi pratiğin üzerinden düşünerek, en fazla odaklanılması gereken adım ne olmalı sana göre?

Pandemi koşullarında yaşamaya alışamadan, çalışmaya adapte olmaya başladık. Buna mecbur kaldık. Hem üretenler, hem işverenler, bir şekilde akan iş süreçlerini park etmeden, her neredeysek oradan ilerletmenin yollarını, aynı anda ve aynı tecrübeyle öğrenmek zorunda kaldı. “Acaba mümkün mü?” diye düşündüğümüz çalışma yöntemleri bir grup tarafından değil, herkes tarafından mecburen kabul edildiğinde mümkün hale geldi.

Zamanla hepimizin bir derdi var, malum. Yapmak istediğimiz ve zaman bulamadığımız birçok işe ya da işten bağımsız bir sürü meselemize zaman yaratabildik. Ben bu süreçte daha çok çalıştım ama sanırım bunu akıl sağlığımı korumak için yaptım. Çok planlı bir şekilde olmasa da, çalışarak vakit geçirmeye değil vakit doldurmaya çalıştım… Zamanı başka türlü kullanmayı öğrendim. Bu herkeste yeni tip çalışma kararlarını beraberinde getirdi. Benim derdim bir ofise gitmek değil, belli saatlerde, tek bir yerde çalışmakmış; bunu keşfettim. Yeni bir işe başlarken kendimle baş başa kalma ihtiyacı duyduğum zamanlarda bir gün içinde üç, dört mekân değiştirdiğimi bilirim. Mekân benim için çok önemli. Hep aynı yerde olmayı sevmiyorum. Komik olabilir ama, geze geze o fikrin çıkacağı yeri buluyorum... Şimdi bana bu şans haftanın yedi günü için verildi. Bu pandemi sürecinde bazen evin odalarında, bazen de ev değiştirerek mümkün oldu elbette, ama yine de bir esneklikti. Herkesin nasıl mutluysa o şekilde üretmesine ve yaşamasına olanak tanıyan bu sürece, eski düzendeki çalışma sistemini özleyenler de dahil elbette. Ancak onların kafasındaki soru işaretinin de bir yanıt almasını sağladı. Ben de ofisi seviyorum. Gerektiğinde gitmek ve bir arada olmak ne kadar anlamlı! Bir arkadaşım şöyle bir cümle kurdu: “Hiç gitmesen de, gidebileceğin bir ofisin olduğunu bilmek çok güzel.” Sanırım bu şu andaki duygu halimi özetliyor.

Birçok başka unsur gibi, zamanı, fiziksel ve zihinsel kapasiteyi en tasarruflu, verimli şekilde kullanmamız gerektiğini de öğrendik. Bence bunun devamlılığına odaklanmak, sayılabileceklerin başında geliyor.

Bizi buraya ne getirdi, buradan ne çıkarır?

Bizi buraya neyin getirdiğinin yanıtı az çok belli ama ben daha ziyade ‘buradan ne çıkarır’ kısmını ele almak istiyorum sanırım… Ortada olumsuz bir mevzuu ve bunun beraberinde de iyi-kötü etkilenen durumlar var. Buradan eski normal denilene ve hatta belki de eski anormale dönerek çıkmayacağız, çıkmamalıyız. Veya şu anda ‘eski’ olan bir şeyden çıktık zaten. Benzer ‘yeni’ çalışma sistemleri yerine, ‘yeni’ bireysel çalışma keşiflerinin, kalabalık sistemlerin kabulü olmasını dilerim. “Gerekli olan ne?” sorusuna odaklanmak, bizi yeni bir döneme geçirebilir belki.

Pandemi enstitüler, müzeler, markalar, eğitim kurumları gibi ürettiği içeriği kitlelerle paylaşan ve tartışma zemini yaratan yapılar için yeni iletişim mecraları geliştirme ihtiyacını doğurdu. Ben bu süreci eski formatların ‘yerini alma’ olarak değil, ‘yeni alan yaratma’ olarak görüyorum. Sen nasıl yorumlarsın? Ortaya çıkan bu iletişim mecralarının ve yeni -dijital- görsel formatların gelecekteki devamlılığı konusunda ne düşünüyorsun? Bu anlamda en önemli kriterler ne olabilir?

Dijital görsel mecraların gelecekteki varlığı, -mecra ne olursa olsun- kendini orada var etmek ve görünür kılmak isteyen birim tarafından o mecranın ne kadar iyi anlaşılıp, akıllı kullanılacağına bağlı diye düşünüyorum. Ben de bunun eski formatların yerini alma anlamına gelmediğine katılıyorum. Biri diğerinin yerini dolduracak bir başlık veya kıyaslanacak iki başlık değiller. Hayat virüssüz bir zamana erdiğinde de, bunlar yanımızda kalmaya devam edecek yeni ‘araçlar’ olacaklar. Dolayısıyla bir kenara bırakmayacağız işimizi geliştiren, hayatımızı kolaylaştıran şekilde kullanmaya odaklanmak bu mecraların devamlılığını sağlayacak, hatta onları olmazsa olmaz kılacaktır.

Röportaj: Bahar Turkay

#tasarım #grafik tasarım #görsel iletişim tasarımı #Özge Güven #pandemi #Covid-19


Sayfanın Başına Dön